35-Fatır 29: Muhakkak ki Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık infâk edenler, asla kesilmeyecek bir ticaret ümit ederler. 21-Enbiya 10: Andolsun ki; içinde, sizi zikreden bir kitap indirdik. Hâlâ akıl etmez misiniz? 96-Alak 1: Yaratan Rabbinin İsmi ile oku. Pek çok insan günahlarından pişmanlık duyuyor. Doğruyu bulamayınca çözüm de bulamıyor. Günahlarından arınmak istiyor,
(daha&helliip;)
Konu para olunca babasını bile tanımayan insanlarız. Zaten Allah da bunu bildiği için iki lafından biri: “Sevdiğiniz şeylerden harcayın”, “Zekat verin, dağıtın…” Oysa biz, para dağıtmakla mükellef olanlar, bırakın para dağıtmayı, bir de bankada para biriktiriyoruz. Bankada para biriktiremez miyiz? Elbette biriktirebiliriz. Ama bunu ne niyetle yapıyoruz? Şüphesiz ne niyetle yaptığımızı Allah biliyor. Kenara üç beş kuruş atıp kendini emniyete
(daha&helliip;)
“Madem İnanıyorsunuz Neden Tam Aksini Yapıyorsunuz?” Son tevhid dini olan İslamiyetin tek ve değiştirilemez kaynağı Kuran’dır. Bunu ilk söylediğinizde herkes kabul eder. Oysa bunu diliyle kabul edip icraatte kabul etmeyenler çoğunluktadır. Çoğu inanan Kuran’ı övmek için över, içinde ne olduğunu bildiği için değil! Ama birimiz çıkıp, işte biz dinimizin tek kaynağının Kuran olduğunu bildiğimizden onun dışındaki kaynakları din hükmü verecek
(daha&helliip;)
Kime, Neye ve Nasıl Teslim Olunur?” İslamiyet bildiğimiz gibi selam ve barış manalarının yanı sıra “teslim olmak” Müslüman ise “teslim olan” anlamlarına gelir. Müslüman olmayan ya da iman etmeye yanaşmayan birine “gel teslim ol (Müslüman ol)” denince ne düşünür? Muhtemelen “bu konudaki delillerin nedir ki ben teslim olayım” der. Neden diye sorar? Bu da onun en doğal hakkıdır. Başka dinde
(daha&helliip;)
Özellikle 18. yüzyıl Avrupa Hıristiyan dünyasını etkileyen ‘Aydınlanma’ kavramı Immanuel Kant’a göre “insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin-olmayış durumundan kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır”. Buna göre kısaca Aydınlanma, aklın egemenliğinin onaylanması, insanın kendi aklından başka bir yol göstericisinin olmadığının öne sürülmesidir, denilebilir. Bu yönüyle aydınlanma felsefesi, özelde Hıristiyan dinine ve vahye karşı bir tavır almıştır. Her ne kadar
(daha&helliip;)
“Sevan Nişanyan ve Suçu Hakkında” Dilbilimci ve yazar Sevan Nişanyan hakkında peygamberimize hakaret ettiği iddiasıyla “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan mahkûm edildiğini medyadan duymuşsunuzdur. Bu yazımda bu konuda oluşan fikirlerimi sunmaya çalışacağım. Fazıl Say’la ilgili söylemleri de hemen hemen bu kapsamda görüyorum. Mahkeme kararından haberim olduğunda her Müslüman gibi ben de “Nişanyan acaba nasıl hakaret etmiş”
(daha&helliip;)
Yazılarıma yapılan tenkitleri, hatta ikazları çok dikkate alır ve üzerinde tekrar, tekrar Kur’an`ın rehberliğinde düşünürüm. Şunu asla unutmam, ben bir beşerim, hata riskim her zaman vardır. En az hata yapmak istiyorsak, İslamı doğru öğrenme çabasındaysak, bu gerçeği hiç birimiz göz ardı etmemeliyiz diye düşünüyorum. Yazımı okuyan bir kardeşimiz, sanırım yazının konusuna ve ana fikrine katılmadığı için olsa gerek, bakın bana
(daha&helliip;)
“Yoksa Halen Üretim Tezgâhında mıyız?” Kuran’da Allah bize bu dünyada nasıl olmamız, nasıl davranmamız gerektiğini enine boyuna ve açık seçik anlatıyor. Doğru olun, dürüst olun, yardım edin, bağışlayın, sizinle savaşanlarla savaşın ama vazgeçerlerse affedin, okuyun, öğrenin, bilenle bilmeyen bir değildir bilen olun, lütuf sonsuzdur malı yığmayın, ilmi ve hikmeti öğrenin öğretin, koruyucu olun, gelip geçici dünya hayatını değil ebedi hayatı
(daha&helliip;)