Ateistler ve Deistler İçin…

“Tesadüf Çiçeği!!!”

Çalan dünyası… Talan dünyası… Riya ve arkadan çekiştirme almış başını gitmiş. Hizipleşme diz boyu… Her görüş sahibi, o görüşü yüzünden bir başkaları tarafından nefretle dışlanmakta. Bugüne kadar birçok din âlimi ve dindar sizi kendi gibi düşünmeye davet etti. Sosyal ortam size din dayattı. Mahalle baskılarının ve çeşitli cahilane görüşlerin tesiri altında kaldınız. Oysa şimdi biz sizi dini kabul etmeye değil, Kuran’ı hak ettiği biçimde ve iyi niyetle, anlamak için okumaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki bizim anladığımız kadarı onun Yaratanımızın sözü olduğuna ikna olmaya fazlasıyla yeterli. Cümlelerimizi dayatmacı, cahilane, propagandacı, kızgın veya irite edici buluyorsanız bu bizim gibi düşünmediğiniz içindir. Ve de insan olmamızın karakterindendir. Biz sizi bizim gibi olmaya, Kuran’ı bizim gibi anlamaya değil, sadece iyi niyetle onu okuyup size nasip olacak kadarıyla anlayacağınız gibi anlamaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki eğer Allah istemezse ne siz ne de biz onu anlayamayız. Ama Allah ne zaman bunu ister, kim için istemez, az çok fikir yürütebiliyoruz.

Allah beni neden seçmedi diyebilirsiniz… Bakın ayet ne diyor…

5-Maide
49 Aralarında Allah’ın indirdiği ile hüküm vermelisin. Onların keyfine uyma. Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından sakın seni şaşırtmasınlar. Yüz çevirirlerse, demek ki Allah bazı günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Gerçekten insanların çoğu yoldan çıkmıştır.

İlmi sadece Allah’ın veriyor oluşu ve kullarını Allah’ın seçiyor oluşu da sizi rahatsız ediyor, biliyoruz. Ama bu kavram şu anda düşündüğünüz kadar basit değil. Eğer bu kavramın ne demek olduğunu samimi olarak anlamak istiyorsanız iyi niyetle Kuran’ı okumanız gerekir. Ardından yine reddedecekseniz reddedin. Bu tamamen sizin özgürlüğünüzdür. Bundan dolayı biz inananlar sizi kınayacak değiliz. İnanmak zorunda olmadığınızı da biliyoruz.

Kuran’ı ben de okudum ama senin gibi anlamadım, onun uydurulduğunu düşünüyorum diyebilirsiniz… Bakın ayet ne diyor…

6-Enam
110 İlk başta inanmamaya karar verdikleri için anlaklarını ve gözlerini çevirip azgınlıkları içinde bocalar durumda bırakırız.

Kuran’ın bazı emirlerini beğenmiyor olabilirsiniz. Ya sizin doğrunuz Allah’ın doğrusu değilse! Bakın ayet ne diyor…

10-Yusuf
15 Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: “Bundan başka bir Kur’an getir yahut bunu değiştir.” De ki “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim.”

Tesadüfe yer bırakmayacak kadar düzenli bir kâinat içinde her şeyi tesadüfe bağlamanın mantıksızlığını kavramak bu kadar zor mu? Bu kadar tesadüf, neden hep yaşamı idame eder biçimde tesadüfüne devam ediyor!!! Sırf bu tesadüflere inanıyor bile olsak, bu tesadüflerin eninde sonunda yaşamı yok edecek bir tesadüfe de tesadüf edeceğini ve bunun da ahir olacağını anlamak bu kadar zor mu? Bu düzensizlik gördüğünüz düzen içindeki düzensizliği düzene çevirip anlatan ve asla ispatlanmış verilerle çelişmeyen bir kitabı nasıl oluyor da reddedebiliyorsunuz?  Elbette düşünmek ve düşündüğünüz gibi yaşamakta özgür olmalısınız. İstiyorsanız “tesadüf tanrısı”na secde etmeye de devam edebilirsiniz.

Bunlar yalan, bunlar uydurma diyebilirsiniz. Bu anlayışınız sizin reddedici yaklaşımınızdan ve bazı şeyleri bilmiyor oluşunuzdan olabilir mi? Bakın ayet ne diyor…

7-Araf
146 Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.

Biz biliyoruz ki gerçekte Allah’a inanmıyor değilsiniz. İnkâr etseniz de bir yaratıcıya inandığınızın farkında değilsiniz. Kabul etmesiniz de bu bizim iddiamız. Şöyle ki; dünya üzerinde bir sürü tecavüz, katliam ve nefret suçları işleniyor. Onursuz suçlar işleniyor. Dindar olduğunu iddia edenlerin yanlışları yanında aslında bütün şikâyetiniz yeryüzündeki kötülükler. Aynen bizim de bu kötülüklerden şikâyet ettiğimiz gibi. Siz tüm bu kötülükleri bizim inandığımız Yaratıcı kavramıyla bağdaştıramıyorsunuz. En kötü şey bugün şudur budur deyip, aslında Allah’ı suçluyorsunuz. İyi düşünün… Siz Yaratıcıyı red mi ediyor yoksa O’nun sorumluluğunu kabul mü ediyorsunuz? Var olma ihtimalini asla aklınızdan çıkaramıyorsunuz. Şüphe içindesiniz. Reddetmek kolayınıza geliyor. Oysa O’nu her şeyin sorumlusu kabul ediyorsanız, zaten O’nu da kabul ediyorsunuz demektir. Ölüm anının birkaç saniye öncesinde olduğunuzu bilseydiniz eminim ki “bir ihtimal ya varsa” deyip yine O’na sığınacaktınız. Şu an, o an olsa emin olun sığınacaksınız.

Ben yaratıcıya inanıyor ama dinin gerekli olduğunu düşünmüyorum diyen deistlere de aynı şeyi söyleyebiliriz. Sizin dini reddetmeniz altında yatan en ciddi neden, yine bu kötülük anlayışınız. Tüm bu kötülükleri Allah’a yakıştırmıyor ama sadece dindarlardan biliyor ve dini reddederek böylece rahatladığınızı zannediyorsunuz.

Varsayalım öyle bir düzen olsaydı da…  Bugünkü o en kötü şeyler olmasaydı… Mesela en kötü şey yere tükürmek olsaydı veya ne bileyim birisinin kalbini kırmak veya daha da ucuz bir şey olsaydı, O’nu, yani Allah’ı yine o günün en kötü şeyi için, en kötü kendi suçunuz için suçlayacaktınız. Çünkü daha kötüsünü bilmiyor olacaktınız. Bugünkü kötülükler var edilmemiş olacağından yere tüküren o adamın bu iğrenç davranışını yeryüzünün en kötü işi kabul edecektiniz. İşte bu sizin denenmenizdir arkadaşım. Bugün en kötü bildiklerimizden daha kötülerini Allah’ın yaratmamış olduğunun farkına varamıyorsunuz. Her şeye gücü yeten bir ilahın daha da kötülerini yaratabileceğine ihtimal veremiyorsunuz. Buna şükredemiyorsunuz. Mevcut hayat bilginiz, bugünkü en kötü şeyleri O’nun yarattığını ve dolayısıyla böyle kötülükleri yaratan bir ilahın var olamayacağını size dayatıyor. Çünkü dünyevi bilginiz değil, olmayanı idrak edebilecek ilminiz eksik. Aslında en az bizim kadar Allah’ı övme peşindesiniz. Ama şeytanınız O’nun kötü olduğunu ve dolayısıyla böyle kötü bir ilahın var olamayacağını kulağınıza fısıldıyor. Siz de ona kanıyorsunuz.

Siz tek olarak bir tanrıya inanamıyorsunuz, inanmadığınızı söylüyorsunuz ama sayfalarınızın kapak resimlerinde insandan tanrıLARınızın resimlerini paylaşıp duruyor, bir sürü ateist felsefecinin sözlerini ayet gibi kabul ediyorsunuz. Dolayısıyla o insanların doğrularının yanında yanlış düşüncelerini de endirekt kabul etmiş oluyor, düşünmeden o insanlara ne derse güveniyorsunuz. Çünkü temelde sizinle aynı fikirleri paylaştıklarını biliyorsunuz. Oysa o insanlar da sizi kendileri gibi düşünmeye davet ediyorlar. Onlardan yardım, destek, şefaat bulduğunuzu zannediyorsunuz. Onların sözleri size sahte bir huzur ve vaat veriyor. Siz birebir o insan olamazsınız. Hepinizin parmak izi de yürek izi de farklı. Bunu bilen Allah size bir kitap yolluyor ve diyor ki bu kitaba insan eli değmemiştir. İşte biz de sizi, bizim gibi düşünmeye değil, Yaratıcınız gibi düşünmeye davet ediyoruz. Kendimize değil, O’na davet ediyoruz.

Seni dinliyorum, ama Kuran’ın bir mucize oluşunu nedense ben göremiyorum, hep korku var, tehdit var, eski hikâyeler var diyebilirsiniz… Bakın ayet ne diyor…

6-Enam
25,26 Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkârcılar, “Bu ancak bir efsanedir,” der. Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler.

Gördük, okuduk, yok Musa şöyle yapmış, yok İsa körü iyileştirmiş, yok Nuh gemiyle tufandan kurtulmuş, masal bunlar diyebilirsiniz. Birçok tarihi olayın hem açık hem de benzetmelerle anlatıldığından haberiniz var mı? Bakın ayet ne diyor…

8-Enfal
31 Ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle derler: “Tamam, işittik. İstersek bunun gibisini elbette ki söyleriz; öncekilerin masallarından başka şey değil ki bu!”

Seni anlayamıyorum diyebilirsiniz. Ya anlamak istemediğinizdense! Bakın ayet ne diyor…

17-İsra
45 Kur’an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.

Siz Allah’ın varlığını reddediyor değilsiniz. Sizi tek Allah’ı bilemeyen dindarların yanılgısının aldatmasına izin vermemelisiniz. Allah’ın savunulmaya ihtiyacı yok ama sizin uyanmaya ihtiyacınız var. Ve her an uyanabilmeye hakkınız ve fırsatınız da. En azından düşünmeden, kitabını okumadan “Ben Müslümanım” diyenlerden belki de daha makul düşünmekte, aklınızı kullanma peşindesiniz. Ama onların yanılgısı sizin yanılgınız olmasın. Onlara değil yaratıcınıza uyun. Dindar geçinenlerin yaşadığı dini haklı olarak beğenmemeniz, sizi Yaratanı beğenmez hale getirmesin. Allah’ın ayetlerini okuduğunuzda ancak, çevrenizde yaşanan dinin Kuran’daki, İncil’deki din olmadığını görebilirsiniz. Reddetmek için okursanız Kuran size bu fırsatı ve malzemeyi de verir. İncil ve Tevrat hayli hayli verir. Kuran ise kolaylaştırılmıştır. Ama ona arınmamışlar dokunamaz, onu yine de anlayamaz.

Onu anlamak için reset atmak lazım. Tüm kirli bilgileri atmak lazım. Beynimizi “Tabula Rasa” haline getirip de ona gitmek lazım. Boş levhaya yazı yazarsanız anlarsınız. Altında silinmemiş kelimeler varsa gözleriniz iki de bir alttaki izlere kayar. Beyninize format atıp bütün ön kabullerinizden arınmış olarak okursanız o sizi yine de kucaklayacaktır. O kitabı anladığınızda dünyayı dolduran çoğunluğun gerçekten yanılgıda olduğunu şu anda fark ettiğinizden çok daha iyi anlayacaksınız. Onu anlamak için önce sizin gibi reddetmek lazım. Ama sizin de önce bilincinizdeki truva atlarını pasif hale getirmeniz, sadece işletim sisteminize odaklanmanız lazım. Önce sizin gibi “La İlahe” (tanrı yoktur) deyip, Kuran’ı hak ettiği biçimde okursanız, sonra bizim gibi “İlle Allah” (sadece Allah) diyeceğinizden şüpheniz olmasın.

İstediğim gibi yaşamak istiyorum, kimse bana karışamaz diyebilirsiniz. Elbette karışamaz. Allah bile süre (ömür) verip kararınıza karışmaz. Peki bütün tanrılarınızı gerçekten reddettiniz mi? Bakın ayet ne diyor…

25-Furkan
43 Kendi istek ve tutkularını tanrı edinen kişiyi gördün mü? Sen mi ona vekil olacaksın?

Sizlerin de sadece Kuran’ı rehber edinmiş ve din adına diğer tüm hikâyeleri reddetmiş bizler gibi, sizin de iyinin peşinde insanlar olduğunuza inanmak istiyoruz. En az bizim kadar ahlaklı olabileceğinize de. Bizim ilahımız bu değersiz ve onursuz dünyanın adaletini er geç sağlayacak. Gördüğünüz duyduğunuz tüm bu tecavüzler, katliamlar, kadını ikinci sınıf bile yapmayan aptalların dini ya da dinsiz anlayışları, insan onurunu yere seren şe…siz insanların şe…sizlikleri karşılığını bulacak. Sizin “olmayan” tanrılarınızın ise elinden hiçbir şey gelmiyor ve o “olamayan” tanrılarınız bu dünyanın düzenine mahkûm. Size herhangi bir vaat veya sahte bile saysanız basit bir ümit bile veremiyorlar.

Sizi bizim gibi düşünmeye değil, bize değil, bu söylediklerimize bile değil, tek olan ilaha ve Kuran’ı bu gözle okumaya davet ediyoruz. Hayatınızdaki modern çizgiden ve elinizde bulunanları kaybedeceğinizden korkmayın. Bir şey kaybetmeyecek, çok şey kazanacaksınız.

Siz nasıl oluyor da bu ayet dediğiniz cümlelerden bu kadar etkileniyorsunuz, diyerek dalga da geçebilirsiniz. Ya bizim gördüklerimizi siz görememişseniz! Bakın ayet ne diyor…

37-Saffat
12 Sen hayranlık duyarken onlar alay ediyorlar.

İstediğiniz kadar alay da edebilirsiniz. Biz de sizinle ederiz. Bizimle mücadele edebilirsiniz. Siz vazgeçene kadar biz de sizin her fikrinizle mücadele ederiz. Her şeye rağmen bize saygı duyduğunuz sürece biz de size saygı duyarız. Şu an için fikirlerimiz farklı, insan oluşumuz değil. O inanmadığınız Allah’la mücadeleye girişmediğiniz sürece sizlere “selam” vermekten ve “barış” demekten çekinmeyiz. Ama az biraz düşünün… Emin misiniz olmadığına? Madem varlığına inanmıyorsunuz, o “yok” dediğiniz tanrıyla neden mücadele ediyorsunuz!!!

Bizden beklenen ve istenen sevgi ile ve gönülden “selam” ile…

Kalemzade Kamil

http://kalemzade.net/2013/12/20/ateistlere-ve-deist-yandaslarina/


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Leave a reply

Name (required)

Website