Kur’an Ayetlerinden / Bahçe Sahipleri Kıssalarından Çıkarılabilecek Dersler

İslam çok hassas bir çizgi üzerinde yürümektir. , zorlu bir yokuşu tırmanmaktır!

Kendi BAHÇEMİZ İÇİN emek sarf etmeden, başkasının bahçesindeki yabancı otları görüp sahibini eleştireceğimize, ya da benim bahçem çok güzel diye kibirlenmeden önce Rabbim, ne demek istiyor BAHÇE SAHİPLERİ HAKKINDA diye düşünmeliyiz.

Hanginizin daha güzel iş  /Amel yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz’dir O, Gafûr’dur.
(Mülk-2)

Karşımızdaki insanın bir hatasını gördüğümüzde en güzel kelimelerle(Rabbimizin kelimeleriyle) uyarmamız gerekir. Eylemine taş atmalıyız şahsına değil. Hüküm verme hastalığından kendimizi kurtarmalıyız. Karşımızdaki kişiye Zındık, Kâfir dersek biz de hüküm verme hastalığına tutunabiliriz. ’’ben ondan daha hayırlıyım’’ diyen iblis mantığını sergileyip Allah tan rol çalıp yargılayan oluruz….Kur’an ‘’OKU’’yan bir mümin kişisel temelde kolay kolay hüküm verip kimseye kâfir diyemez. Mümin bilir ki Rahman ve Rahim olan Rabbim herkese yaşamla – ölüm arasında tövbe etme şansı tanıyor. Kur’an insana dikkat! Der. Attığın her adımdan sorumlusun! Mücadeleni en güzel şekilde yerine getir. Yoksa farkında olmadan Zalim olup hem kendi nefsine hem de karşındakinin nefsine zulüm edersin…Allah kimseye zulüm etmez biz kendi kendimize zulüm ederiz. Hatta yaptığımız zulüm ün kendimizce haklı bir sebebini çıkarlarımız doğrultusun da bulabiliriz.. Amaç ALLAHIN dinini kurtarmak.. Rabbim Kur’anı koruma görevini çok şükür biz kullarına bırakmamış Yoksa ehli kitabın yaptığı tahrifatın aynısını biz de yapıp. Birçok savaşı da meşru kılıp zulüm ederiz. Sebebi de Alahın dinini kurtarmak için savaşmak….Oysa gerçek amaç sorgulandığında, kendi dinimizi egemen kılmak, kendi yazdığımız din kitaplarını kabul ettirmek….. Tarih buna şahittir..

Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
(Enbiya-35)

EMPATİYE İSLAMİ BAKIŞ, Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma! Eylemlerimizden hesaba çekileceğiz!

Rabbimiz, Kişilerin gizli ve açık olsun başkasının nefsine karşı uyguladıkları her tür yaptırımdan kişileri sorumlu tutar.

Herkes kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına YAPMAZSA/uygulamazsa/DÜŞÜNMEZSE gerçek “EMPATİ“ kurulmuş olur.

Kur`anın rehberliğinde kendimizi düzelttikçe etrafımızda OTOMATİK OLARAK düzelmeye başlayacaktır….

Örnek bir Müslüman olma sorumluluğunu RABBİMİZ tıpkı Nebi- Elçimiz gibi her bir İslam ferdine yüklemiş olduğu büyük sorumluluktur.

Zihni ben bahçeye benzetirim ve dilerim hepimizin güzel düşünceleri -eylemleri olur.

İşe önce zararlı otları/düşünceleri temizleyerek başlayabiliriz.

“Kur’an” ayetleri, ahlaklı bir mümini inşa ederken temel aldığı öncelikler evrenseldir!

İslam’ın, kişi temelli ahlaka vurgusunun yanında kişiler ve toplumlar arasındaki ilişkilere verdiği önem tartışılmazdır! Adaleti gözetme hem kişiler arası hem toplumlar arasındaki ilişkiler de , öfkeyi yutmak, bir topluma duyulan kin dahi bizi adaletsiz olmaya sürüklememeli, güzel söz söyleme iyi- olumlu düşünme-tevekkül, her türlü paylaşım, şükretme, teslimiyet, vefa,, merhamet, güvenilir olmak, sabretmek , kırmızı çizgileri aşmamak, haksız cana kıymamak, haksız eylemde bulunmamak, başkalarının namusuna,ırzına, malına göz koymamak,iftira atmamak,yalan söylememek vs.

İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!
(Ankebut-2)

Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.
(Muhammed-31)

Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
(Bakara-155)

Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz.Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz.Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır.
(Al-i İmran -186)

Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar.
(Tevbe-126)

Neden-Niçin! Kur’anın kelime- kavramları bizim için çok önemli.

Neden-Niçin her bir Müslüman “Allah”ın müdahil olmadığı bir yaşam şekli ve düşünce çatısı oluşturmamalı.

“Kelimelerle” düşünce çatımızı -davranışlarımızı-bilgi düzeyimizi belirliyoruz. Kısaca, kelimeler yaşam şeklimizi/kalitemizi oluşturan baş aktörler.

Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz.Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı.Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız .
(Al-i İmran/103)

Allah uğrunda O’na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “Müslümanlar/Allah’a teslim olanlar” diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız. Ne güzel Mevlâ’dır O, ne güzel yardımcıdır O!
(Hac/78)

De ki: “Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim. ” Eğer yüz çevrilirse şöyle söyle: “Tanık olun, biz Müslümanlarız/ Allah’a teslim olanlarız.
(A’li-imran-64)

Sulh içinde yaşamak; Allah’ın, gösterdiği şekilde sağlanırsa ancak Yaşadığımız dünya Barış ve Esenlik yurdu olur.

Hicret etmeden saff tutulmaz. Sahabe Resulullahın davetine hicret etmiştir. Tıpkı diğer Nebi- Elçilerin davetine hicret edenler kişiler gibi olmuşlardır. Hicret nerede duracağına karar vermektir. Hicret Kararlı ve bilinçli yapılırsa kişiyi sonuca götürür. Yoksa bilinçsiz ve samimiyetsiz hicret enin de sonun da bir yerden açık verecektir. Ve kişinin bu dünya da olmazsa Ahirettte sonuçlarına katlanacağı bir eylemi olacaktır. Bir yere ait olma duygusu yine Allah tarafından fıtratımızda işlenmiştir. Bu sebeple hicretimiz ait olmayı istediğimiz yere doğru olacaktır. . Kişi neye hicret ederse ona kovuşur. Hadisi konuyu özetlemektedir. Vahye hicret Allaha ve onun Nebi- Resullerinin davetine hicret etmektir. O zaman aydınlık yolda olduğumuzu ve aydınlık yolunda yürüdüğümüzü iddia edebiliriz. Aydınlık yolunda yürüyüş Allahın gösterdiği sıratı müstakimle mümkündür. Bunun aksini iddia etmek İlahlığa soyunup kendine davet etmektir.

Allah’ın, Tüm Nebi- Elçileri, kişileri, şirksiz-şüphesiz imana ve teslimiyete davet etmişler.

“ Rabliği, Allaha has kılmanın önemini ” ve “Sadece Allaha, dayanıp güven duymamızın gerekliliğini bizlerden gizlemeye çalışan geçmişin tekelcileri ve günümüz medyacılarının amaçlarını /hedeflerini kitabımıza sorduğumuzda çıkarcı-tekelcilerin öncelikli hedeflerinin ve isteklerinin “Az bir menfaat karşılığında “dünyalık elde etmek için ” ahretlerini satmış olduklarını anlarız!

Ahrete iman, ,iman esaslarımızdan biridir ve ahret inancımız, öncelediğimiz hedeflerimizi, isteklerimizi ve amaçlarımızı da belirler.

Ahret inancı hiç olmayan kişilerin yanında ahreti kendi zanlarıyla oluşturanlar da var. Bize bahşedilen yaşamla ölüm arasında ki süreçte, isteklerimize, eylemlerimize bağlı kendi yaptıklarımızın sonucuna katlanacağımız ahretteki kaderlerimizi belirlediğimizi sürekli hatırda tutmalıyız. Eylemlerimizi/amellerimizi bilinçli bir şekilde gerçekleştirmemizin ve gözden geçirmemizin önemini kavradığımızda, Dinimizi, imanımızı, ahretimizi ilgilendiren konuları sadece vahyin kaynağından öğrenebileceğimizi de anlarız.

Sağlam, ahret inancına sahip ”Örnek bir Müslüman” Kulluğu yalnız, “Allaha has” kılar.

Gevşemeyin, tasalanmayın.Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz.
(Al-i İmran/139)

O halde sen, emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Seninle birlikte tövbe edenler de… Sakın aşırılık edip azmayın! O, yapmakta olduklarınızı görüyor.
(Hud-112)

İşte bunun için sen çağrıda bulun/dua et ve emrolunduğun gibi dosdoğru yürü. Onların boş arzularına uyma ve şöyle de: “Allah’ın Kitap’tan indirdiğine inandım. Aranızda adaleti sağlamakla emrolundum. Allah’tır, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz. Bizim amellerimiz bize, sizin amellerinizin size. Bizimle sizin aranızda delil yok. Allah bizi biraraya toplayacaktır/aramızı bulacaktır. Dönüş O’nadır.”
(Şura/15)

Ey iman edenler! Siz, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir.
(Maide/105)

Biz kişiliğimizi, YAŞANTIMIZI- VAROLUŞUMUZU SORGULARKEN, ALGIMIZI ve dünya görüşümüzü kişilerin ne yüzde yüz doğrudur, nede yüzde yüzü yalandır diyebileceğimiz zanları-kuramlarıyla mı şekillendireceğiz.? Yoksa Rabbin kitabıyla mı? Olasılıklar dünyası seçim-tercih bizim.

Ve o (Kur’an), kovulmuş şeytanın sözü değildir.
(Tekvir-25)

Böyle iken siz nereye gidiyorsunuz?
(Tekvir-26)

O (Kur’an), alemler için yalnızca bir zikirdir/hatırlatmadır/öğüttür.
( Tekvir-27)

Bunlar sana Allah’ın ayetleri.Hak olarak okuyoruz sana onları.Allah, alemlere zulüm istemiyor.
(Al-i İmran-108)

Şunu da söyledi: “Size Allah’tan başka bir ilah mı arayayım? O sizi alemlere üstün kılmıştır.”
(Araf-140)

Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.
(Zilzal-7)

Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.
(Zilzal-8)

Selam ve Dua ile…

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Leave a reply

Name (required)

Website