Sen Yoksun…

 

İşte bak geçiyorlar bir biri ardınca sıralanmış kara sandukalar içerisinde biraz su ve toprak karışımı maddeden bedenler.
Tüm Alem susmuş, zeytin gözler uykuya dalmış…

Duymaya alıştığın sesler yok artık. Ne kulağına hoş gelen içini ürperten müzik ne de çırpınışında hüzünlendiğin dalgaların sesi. Ne kulağında hoş bir seda bırakan o sabah ezanı. Ne de her sonbahar ömrünü tamamlamış, döne döne düşen koca çınar yaprağının hışırtıları. Yok artık ne bir ses nede görebildiğin en uzak ufuktaki renk cümbüşü.

Sahip olmak için ömrünü çalışmakla geçirdiğin, saatlerini seve seve hediye ettiğin eşyaların yok artık.
İlk gençlik hevesiyle tüm dünyada moda olduğu için senin de sahip olmak istediğin ve sonunda sahip olduğun Converse ayakkabılarda artık ayağına olmayacak. Ona sahip olmanın gittiğin yerde sana hiçbir artı sağlamayacağı yoldasın şimdi. Oysa ne çok istemiştin o ayakkabıları. Günlerce anne-babana yalvarmıştın almaları için. Hiçbir şeyi o kadar istememiştin. Eskimesin diye çok az giydin ve yıllarca sakladın o ayakkabıları. O ayakkabılar hala dolabın en altında eski yerinde durmakta… Sen yoksun!

Gençlik yıllarında aşık olup tüm benliğinle sahip olmak istediğin kişi şu an çocukları tarafından horlanarak yıllarını geçirmekte olan bir ihtiyar. Sabahlara kadar onu düşünüp kendine zulüm çektirdiğin insan seni hiç sevmedi ama sen onun için ölümü bile göze alırdın. Ona sahip olmak için aklına gelebilecek her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdın. Şimdi nefsinin kötü isteklerine uyduğun için, boş heveslere kapıldığın için yıllarını harcamanın sorgusunu yaşayacağın yere gidiyorsun. Tüm heves ettiklerin, tutkunlukların hala burada, bu maddi dünyada… Sen yoksun!

Şimdi daha iyi hatırlıyorsun. Tüm hayatın boyunca evin, araban, yazlığın olsun istemiştin. Bunlara sahip olmak için iş hayatında bir sürü insanın kafasına basmıştın. Rakiplerini alt etmek uğruna erdemsizce işler yapmıştın hani. Hep senin gibi parayı seven insanları tutmuştun etrafında. İş yapacağın kişilerde ilk aradığın kriter parayı sevip sevmemeleriydi hatırladın mı? Para için her türlü ahlaksızca şeye onay verecek ve yapabilecek kişileri barındırdın hep yanında. Sana doğruları söyleyecek kişilere ihtiyacın yoktu, ayrıca tahammülün de yoktu. Doğruları söyleyen kişiler seni hedefinden alıkoyardı, o yüzden onlar olmamalıydı hayatında. Sana para ve güç kazandıracak insanlar senin en favori kişilerindi. Yolunda ömrünü tükettiğin işinde sana para ve güç kazandırabilecek erdemsiz insanlar hala burada… Sen yoksun!
Yakalandığı hastalıktan kurtulmak için tedaviye ihtiyacı olan ve senin ayak bağı olur diye düşünüp para yardımı yapmadığın öz kardeşin burada… Sen yoksun!

Balkonuna bir ağustos ayında sıcaktan bunalmış ve perişan halde gelen, senin balkonuma alışır ve pisletir diye düşünüp su ve yiyecek vermediğin kumru burada… Sen yoksun!

Tramvay da kucağında 2 yaşında çocuğu ile bir eliyle tutunup zorla dengede durmaya çalışan, senin tipine bakıp düşman olduğun ırktan olduğunu düşünerek yer vermediğin baba hala burada… Sen yoksun!

Manava meyve almak için gittiğinde hemen yanı başında 4-5 tane sivri biber seçmeye çalışan ve kendi elindeki meyve poşetlerine bakıp bir anlık utanma hissi yaşamana neden olan, elini cebine atmadığın Afrikalı genç hala burada… Sen yoksun!

Hani sana yol gösterici olarak indirilen Kitab’ı senin maddi istek ve hedeflerinden alıkoyar diye okumamıştın, okumaktan, bilmekten korkmuştun. Okumadığında bilmediğin şeylerden hesaba çekilmeyeceğini düşünmüştün. Okursan, anlarsan, bilirsen bunu yaşamak zorundaydın. Bu senin dünya hayatından elini eteğini çekmene neden olurdu. Nefsinin kötü yanlarına kapılıp okumadığın, okuduğunda seni her türlü iyilikle sarıp sarmalayacak olan o yol gösterici Kitab tüm görkemiyle hala burada… Sen yoksun!

Şimdi tüm Alem susmuş.
Tüm kulaklar duymaz olmuş.
Tüm gözler kapanmış
Tüm giydirilen bedenler toprağa dönmüş.
Şimdi ertelediğin kendi sesini dinleyebilir, konuşabilirsin artık!!!

Enbiya-
35: Her can ölümü tadacaktır. Sizi bir test olarak iyi ve kötü olaylarla sınarız ve dönüşünüz bizedir.

En’am-
60: O’dur, geceleyin sizi öldüren, gündüzün ne işlediğinizi bilen, belli yaşam süresi dolsun diye gündüzün sizi dirilten… Sonra dönüşünüz O’nadır ve yaptıklarınızı size haber verecektir.

www.eliffevziyecaltepe.wordpress.com/2014/12/07/sen-yoksun


About the Author
Author

Elif Fevziye Caltepe

Comments (2)
Leave a reply

Reply to Güray TEKİN Cancel reply

Name (required)

Website