Kuransal Soluk…

 

Hikmeti kelimelerin kalbine koyan Allah’ın adıyla

“Ay bakışlım benim
Hazırlıklı ol!
Bir ayet gibi inebilirim kalbine”  (Gülziya-M.Çelik)

Allah’ın anlam denizinde bir dalganın kucaklamak üzere olduğu diğer dalgaya seslenişi bu sonra özümsenip içsellenişi. Başka bir boyutta bilginin ateş olması ateşin de düştüğü yeri yakması. Başlangıç bir dirilişse her oluşun dirilişi ilk ayetin kalbe düşmesiyle başlar. Kalbe düşenleri okumak ve ateş olmak bir seyyahın yolculuğunun henüz duvarda asılı hikayesi.

Nasıl bir okuyuş olmalı Rahman’a ilişkin, dirilişin ilk ayetine, kelama ilişkin, devamına ve hayata ilişkin. Şimdi sözüm sana değil belki, belki kendime belki genele; yani diyorum ki:

Anlam katmanları üstünde gezinemeyen güzel
Elifin hangi hâli kendini tanımana yeter  (Rakian)

Sorun sadece bu da değil. Sorun hangi anlamı hangi mertebede yaşadığımızla da ilgili. Soyut kavramlar olunca ortada yaşama dair değilmiş gibi geliyor olan biten oysa bahsettiğim tam da bu, yani yaşam. Yaşamın bu penceresinden bakmayan için o manzara yoktur. Doğrusunu Allah bilir. Şüphesiz O Alîm ve Hakîm’dir.

Kuransal bir soluğu iliklerde hissetmekten bahsediyorum. Bir boyutta ne batının kültürü batıya aittir ne de müziğin herhangi bir türünün ruha işlemesi sadece o müzikle ilgilidir. Anlamları bir sevgili gibi buluşturup onları Rahman’i solukla yaşatmak tam da insana özgüdür. Zaten insan ne için yaratılmıştır? Tasavvuf içinde veya güzel olan ne varsa hepsi için aynı şey geçerlidir. En hayati konularda yanlış kaynaklardan beslenen ne varsa onlar içinde bile insanları cezbeden o manevi havanın gerçek sahibi Kuran’ın sahibi olan Allah’tır. Bu yüzden hakkı olana hakkı verilmelidir. Kuran’a dönük yaşam, Kuran’ı Kuran’dan öğrenmek yani Kuran’ı yine o hikmetli solukla okumak ve açık ayetlerin bizlere verdikleri … İşte onların hakkı hep bu anlatılanlar. Tasavvufta görülen ya da bir rap, pop, rock müzikte görülen o güzellik bir boyutta kuransal kökenli. İnsanlar için zahir olan başka bir boyutta bu daha daha açık olmalı, daha net görülebilmeli ve ameller, gerçekten niyetlere göre olmalı. O ruhu, orada yaşatıp onun hakkını vermeli. Bir ibadeti yaşamak bu. Şiirlerde, şarkılarda ya da başka bir şeyde dinsel öğelerin kullanılmasından bahsetmiyorum; dinsel öğe ayrımının kendisi zaten bu aşamada olmamalı.

Gözyaşlarımı dualarıma akıttım ve senin için yağmurlar biriktirdim.
Rüzgarla danseden kalbine bir tutam rahmet umuduyla. (Rakian)

diyen de Yakub’un Yusuf’a olan sevgisini henüz anlayamıyor, öyle bir sevgi ki ayrılıktan gözlere ak düşüren. Yakub’a ve Yusuf’a selam olsun! Gerçekten hangi anlamı hangi boyutta yaşıyoruz ya da neyi yaşadığımızı sanıyoruz?

Kalbe düşen ilk ayetten, bu konudaki ortak paydamızdan devam edelim. Okuyuşun varlığa şahit olması bir anlamda da Rahman’nın oluşu oluşa şahit tutmasına ilişkin kısacık bir hikaye bu. Hakîm’in hikmetine bir seyir belki bir şükür umuduyla.

Rahman rahmetini zerrenin her bir parçasında açığa çıkarıyorsa, oluş Vedûd olanın ilgisiyle, sevgisiyle yeşerip budaklanıyorsa yani tanrısal bir lütfu Falik olanın izniyle benliğinde taşıyorsa neden cansız olsun? ( Elbette bir boyutta cansız ve başka bir boyutta sahipsiz) Okuyuşun bir yandan dirilişe vücut vermesi diğer yandan ona şahit olması ve o tanrısal lütfu taşıması. Tüm bunların Allah’ın izniyle onun dilediği gibi olması. Gerçek budur demiyorum. Gerçek O’dur. Bu ise bir okuyuştur hikmete ilişkin. Allah ne güzel yaratmış demek için. Gerçekten de O dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Bundan çok daha fazlası da vardır. Sonuçta ağaçlar kalem olsa ve denizler mürekkep Allah’ın kelimeleri tükenmez. Azîz’dir O; Hakîm’dir.

Başka bir hikayede görüşmek dileğiyle.

http://seyyahlar.com/2014/12/16/bir-dostuma-okuyus-kuransal-soluk/

 


About the Author
Author

rakian

Leave a reply

Name (required)

Website