Oruç İbadetinin Anlamı ve Öğrettikleri…

Her Ramazan geldiğinde oruç ibadetinin anlamı üzerine tartışmalar başlar. Açın halinden anlamak, nefsimize hâkim olmak gibi anlamlar yüklenir oruca. Allah ise Kuran’ında açık bir biçimde orucun sakınmamız için bize farz kılındığını söylemektedir. Aslında bu nokta son derece önemlidir. Tüm günü oruçlu geçiren bir mümin otomatik olarak çevresindeki oruç tutmayan kişilerden ve kendisinin Ramazan dışındaki günlerinden farklılaşmış olur. Her zaman işe gidince içtiği çayı içmez, öğlen yemeğine çıkmaz, sigara molaları kalkar… Yani aslında bir ay boyunca bambaşka bir hayat yaşar mümin. Hayatındaki bu değişiklik ise ona durmadan Allah’ı, Allah’a olan inancını ve yakınlığını hatırlatır. İşte bu sayededir ki oruç bizlerin sakınmamıza vesile olur. Kendisini Allah’a böylesine yakın hisseden bir mümin kuşkusuz her hareketine dikkat edecek, günahtan, hatadan sakınacaktır.

 

İnananlar, sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, sakınmanız için size de farz kılındı.

(2 Bakara Suresi -183)

 

Asıl amacımız sakınmak olsa da, bana göre her kulun oruçtan alması gereken büyük dersler vardır. Birincisi insan oruç ile kendi gücünü görüyor. Ben bunu yaparım diyen insan kendini şartlayıp normal bir günde asla dayanamayacağı, saatlerce süren açlık ve susuzluğa dayanıyor. İnsan bir kere isteyip, kendisini şartladı mı altından kalkamayacağı zorluk yok Allah’ın izniyle. Tabii ki burada oruç ibadetinden Allah tarafından muaf tutulmuş, güç yetiremeyen kişileri kastetmiyorum.

 

Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur’an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah’ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.

(2 Bakara Suresi -185)

 

Evet belki gerçekten isteyince yapabiliyoruz ama hiçbirimiz de kalkıp hele ki yılın bu günlerinde oruç tutmak çok kolay diyemeyiz. Oruç ibadeti kuşkusuz büyük fedakârlık gerektiriyor ancak bu fedakârlığı da Allah’tan daha çok hak eden kim/ne olabilir ki. Bize bunca nimeti, sağlığı, aklı, gözleri veren Allah’a şükretmenin tüm yollarını kullanmak gerekmez mi?

 

Allah odur ki; sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!

(23 Müminun Suresi -78)

 

Tabi bu fedakârlığı Allah için yapıyoruz deyince yanlış anlaşılmak da istemem. Sonuçta her ibadeti ancak kendimiz için yapıyoruz biz. Allah rızasını ve inşallah cenneti hak etmek için. Allah için yapıyoruz derken kastım, Allah bizden istediği için, Allah bize bunu yapmamızı öğütlediği için yapıyoruz. Eşlerimizin, anne babamızın, hatta arkadaşlarımızın hatırını kırmayan, onlar için pek çok özveriye katlanan bizler için Allah yolunda oruç tutmak gerçekten bu kadar zor mu?

 

De ki: “Ey insanlar! Şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim.”

(10 Yunus Suresi -108)

 

 


About the Author
Author

Yagmur

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website