Allah Birdir Din Birdir

ALLAH BİRDİR, DİN BİRDİR, İNSANLAR DA BİR TEK ÜMMETTİ, NEDEN BÖLÜNDÜLER?


Hazırlayan: Yusuf Yaman (Elk. Müh)

ALLAH’IN “BİR”ligi EVREN’IN” TEK” ligidir.
Kur’an Bakara 163 “Tanrınız Bir Tek Tanrıdır Ondan Başka Tanrı Yoktur, O Rahman’dır, Rahim’dir” diyor. Çünkü “O, Her şeyi kuşatmıştır Allah’ın İnsanlara Gönderdiği Yaratma ve Yaşatma Yasası’nın Esası Olan Din Tek dir.

Kur’an Rum: 30“O Elçisine diyor ki; Sen Yüzünü Allah’ı Bir’liyici olarak doğruca Din’e çevir Allah’ın Yaratma Yasasına, Allah insanları ona göre yaratmıştır. Allahın yaratması değiştirilemez. İşte doğru Din o’dur, fakat insanların çoğu bilmezler”

Rabbin Yaratma Yasasında İnsanoğlu Din konusunda bir bütündür. İnsanoğlu bu birliği sağlayamadıkça Nizamın Şuuruna ulaşamayacaktır. Huzuru bulamayacaktır. Bilinçsizce yapılan ve yapılacak olan hataların bedelini insanlık çok acı bir şekilde ödeyecektir.

Kur’an Bakara: 213 İnsanlar bir tek ümmet idi, sonra Allah Peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetmek üzere içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi.

Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü, Kitap hakkında anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle inananları onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti.

Allah dilediğini doğru yola iletir.
Dünyamızda Din’deki bu parçalanmalar, bölünmeler, her Peygamber aynı şeyleri tebliğ etmelerine rağmen her peygambere bağlı toplulukların tebliğleri ayrı bir din gibi algılamaları, ayrıca din olarak algıladıklarını da kıskançlık ve çekememezlik nedeniyle dini mezheplere bölünmesi her mezhep imamının etrafına topladığı insanlarla övünür hale gelmesi, ayrıca bu mezheplerin tarikatlara ve cemaatlere ayrılması İnsanların Rabbine Giden Yol da birlik olmaları gerekirken insanlar arasında ayrılıklara, bölünmelere, savaşlara ve egoların tatmini şekline dönüşmüştür. Bu gibi bölünmeleri Yüce Rabbin istemediği Kuran da açıkça belirtilmiş olmasına rağmen insanlar Kitabı Okumadıklarından söylenenin doğruluğunu kaynağından (Kuran’dan) araştırmadıklarından Rabbin Yaratma ve Yaşatma Yasasından ayrı düşmüşlüklerinin yanı sıra, Yaratanı bırakıp yaratılana inanarak bağlandıklarından şirke de girmiş oldular. Evreni Yaratan Yüce ALLAH Kur’an’ı Kerim:

Al-i İmran: 100, “Ey İnananlar kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra (onlar) sizi döndürüp kâfir yaparlar” diyor.

Bakara: 109, “Kitap sahiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allah emrini getirinceye kadar affedin hoş görün. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir”.

Enam: 159, ”O” Elçisine diyorki; Dinlerini parça parça edip, grup, grup olanlar var ya senin onlarla bir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir.

Yunus: 19 “İnsanlar bir tek milletten başka bir şey değildi, ama ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilir (işleri bitirilir) di

Neydi o geçen söz? Sayfa: 3 Şura 14 ü okuyunuz.

Enbiya: 92 “İşte bu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Rabbiniz de benim. Yalnız bana kulluk edin.

Mü’minun: 52 “Ve İşte bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Sizin Rabbinizim benden korkun” dedik.

Mü’minun: 53 “Fakat işlerini arlarında parçalayıp çeşitli kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanlarla sevinmektedir.

Mü’minun: 54“Bir süreye kadar onları (daldıkları) gaflet içinde bırak.

Enbiya: 93 “İşlerini aralarında parçaladılar, (Tanrıdan gelen dini parça parça ettiler, ayrılığa düştüler; hepsi (sonunda) bize döneceklerdir”.

Al-i İmran: 105 “Kendilerine açık deliller geldikten sonra bölünüp ihtilaf edenler gibi olmayın. İşte onlar (evet) onlar için büyük bir azap vardır

Görülen odur ki, bu bölünmelere sebep olanların mutlaka cezalandırılacağı, Yüce Yaratan Al-i İmran: 105 te açıkça belirtmiştir.

Kuran: Enam 159 “Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah a kalmıştır. Sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir”

Hicr Suresi: 91-92 Onlar ki Kur’anı bölük bölük ettiler. Senin Rabbin hakkı için, Biz onların hepsini mutlaka soracağız.

Şura: 14 “Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden belli bir süreye kadar yaşatma sözü geçmemiş olsaydı, aralarında hüküm verilir (işleri bitirilir) di. Onlardan sonra Kitaba varis kılınanlar ondan kuşku veren bir şüphe içindedirler.

Kur’an’ın bu apaçık gerçeğine rağmen hala dinde ayrılıklarını sürdürenler, mezhepçilik yapanlar, bölünmelere sebep olanlar, hangi yüzle Yüce Rabbin Divanına varabilirler?

O diyor ki, Sabır Ehli Kullarım ise Bana Varacak Olanlardır. O’na varan yolda sabırla çaba gösterenler, sonunda Onun Divanına varırlar. Yüce Rabbin Divanına varmak için her birey kendi bilinç ve gönül ışığına göre Sisteme bağlanarak yarınların ışığı olmak, Rabbin rızasını kazanmak için hazırlanmalıdır. Bu hazırlık için aracısız olarak, öncelikle İslam’ın Kitabı olan Kur’anı anlayacak şekilde okuyup dinin gerçeğini öğrenip doyuma varmalıdır.

Hakikat İlmini Bilmeden Evrensel Şifreleri doğru şekilde çözmek mümkün değildir. Hakikat ilmini bilmek de Yaratma ve Yaşatma Yasası olan RAB den gelen Din Kitaplarını Okuyup anlamakla olur. Yani dini doyuma erişmekle olur.
Dini kaynağından öğrenmekle olur. Dini doyuma ulaşan kişi Evrensel Bütünlük İçinde Görev Alabilir. Evrensel Şifreleri Çözebilir. Dini Kitapları birer Göksel Önerilerdir. Kısaca birer yaratma ve yaşatma yasalarıdır. Yüce Yaratan size, Nimet de Külfette gökten gelir tebliğini indirirken, Göksel Güçlerin Egemenliğini insanlara bildirmektedir.

İlahi Düzenin Enerji Odağının göklerde olduğunu bu odaktan Evrensel Şifreleri Çözenler ve İlimde İleri Gidenlerin yararlanabileceği belirtilmektedir. Hakikat ilmini bilmek için beyin jeneratörümüzü çok çalıştırmak zorundayız, çünkü evrenin yaradılışı ve yaşantısı inanıp iyi işler yapmak üzere programlanmıştır. (Kötü durumlar ve istenmeyen şeyler yani, Yaratanın; Yaratma ve Yaşatma Yasasına ters olan şeyler, evrende egolarını tanrı edinenlerin yaptığı işlerdir. Birer virüs programlarıdır. )

Evrensel jeneratörümüzü çalıştırdığımızda, yani beyin jeneratörü- müzün yakıtı olan kelimeleri ve kelime frekanslarını aldığımızda, beynimiz hangi boyutun frekansından bilinçlenmiş ise o boyutun şifrelerini çözebiliriz. Beyin hücrelerimiz ne kadar ileri boyut enerjilerini alabilme yeteneğini kazanırsa insan o denli sağlıklı ve güçlü olur.

İnsanoğlu Nizamın Şuuruna ulaşabildiği takdirde bütünün içindeki Evrensel sözcükleri kolayca çözebilir. Günümüzde herkes kendi bilinci ile yürüme zorunluluğundadır.

İnsanların yaşam tablosunda beyin hücreleri her zaman güçlü bir potansiyel kazanabilmek için çalışmak ve enerji üretmek zorundadır.

Düşünce kanalı ile tesirler ortamından aldığımız enerjiler insanın hücresel potansiyelini sağlamaktadır. Yani insanın odaklanması sonucu aldığı ilham ve enerji, tesirler mekanizması vasıtasıyla insanın isteğini yerine getirmek üzere göksel yardımcı güçler harekete geçirilir. Bu emri veren Kadiri Mutlaktır. Bedenimizdeki hücrelerin potasyumu yakarak elde ettiği potansiyelin (voltajın her hücrede -90 milivolt üreten bir elektrik santralı vardır) elde edilmesinde de (İnsan bedeninde 64 milyar hücre olduğu belirtilmektedir. Hücreler seri ve paralel eşit sayıda bağlı olsalardı insandaki Voltaj 0, 090×64. 000. 000. 000/2 = 2. 880. 000. 000 Volt olurdu. Bu inanılması zor bir potansiyeldir ve insanoğlu buna sahiptir Hali hazırda 800. 000 Volta dayanabilen malzeme keşfedilmiş olduğu bilinmelidir) Bizi Yaratan Rabbin, Hz. Musaya Tur dağında dediğini hatırlayın.
Beyin Hücrelerinin beden hücrelere tesiri vardır. Yani Beden hücrelerindeki elektrik santralının çalışması için hareket emrini veren Beyin hücreleridir. Bu nedenle beyin hücreleri fonksiyonlarını yitirdiğinde (beden hücrelerimizi harekete geçiren emir veren beyin durduğunda) tüm hücresel faaliyetlerimiz durur. Bu durum İnsanoğlunun Atomik yapısının muayyen bir tesir ortamından gelen tesirlerle, emirlerle çalıştırıldığını ortaya koymaktadır. Bu tesir göksel güçlerden bize gelmektedir.
Bu yaşamımız süresince gelen yaşam enerjisi olup bizim için takdir edilen ömrümüz boyunca bize gelir.

Gelen bu enerjiyi yeterince alabilmek için kişinin Bilgi ve Bilinç seviyesinin yüksek olması ve evrensel yaşam yasasına uygun hareket etmesi gerekir. Gelen bu enerjiyi iyi veya kötü yönde kullanmak, az veya çok enerji alabilmek konusu, bizim serbest irademiz doğrultusunda bilgi ve bilinç seviyemize göredir. Ancak her hareketimiz ve her sözümüz her an kayda geçmektedir. Yani insanoğlu her dem kontrol altındadır ve başıboş bırakılmamıştır.

Kur’an İsra: 13-“Biz her insanın TAİR ini boynuna bağladık. Kıyamet günü onun için açılmiş olarak bulacaği bir kitap çıkarırız. ”

Bu ayet her insanın konuştuklarının kayde geçtiği ve hesap günü önüne kitap olarak geleceğinin açık belirtisi değil midir?

İnsanoğlu artık şunu kavramak zorundadır. Rabbin insanlara bu dünyada yaşamı için verdiği bu yaşam enerjisini almak için bilgilenmek ve arınmak zorunda olduğunu bilmelidir. İnsanoğlu bu durumu bilerek, kendini düzene koymalı, yaratma ve yaşatma yasalarına uymalıdır ki sağlıklı olsun güçlü olsun. İnsanoğlu bedensel ve zihinsel olarak algılama enerjisini yükseltmedikçe (dış tesirlerden bilgi alamaz) gerçek bilgi kaynağına bağlanamaz. (Rabbin bu bilgi boyutu enerjisi içine giremez)

Bu kaynaktan faydalanamaz. Rabbin yaratma ve yaşatma yasası insanın sürekli çalışmasını, arınmasını, üretmesini ve çevresine, insanlara yararlı olmasını zorunlu kılmıştır.

Yazar : yusuf yaman

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website