Evvel Zaman İçinde Kalbur Saman İçinde

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, masalcılar din adamıyım diye ortalıkta kol gezerken müslümanlar anlatılan masalları dinleri sanmışlar. Masallarla beyinleri uyuşmuş akıllarını kullanamaz olmuşlar. Taklitte ileriyi gitmeyi yüksek mertebelere ermek olarak düşünür olmuşlar. Atalarının dinine toz konduranların tozunu dumanına katmışlar. Kafasını karıştıranları kafir ilan edip cehenneme gönderir olmuşlar. Dinle adam döver hale gelmişler. Mişler de mişler. Bu böyle uzar gider, masal dinlemek gerçekten güzeldir. Bir çift kulak yeter, akla gerek yoktur. Özellikle masalı anlatan işini iyi yapıyorsa kişiye ayağını uzatıp dinlemek kalır. Uyuşan beyin uykuya dalar, kendini rüya aleminde bulur. Farkına bile varmaz rüyada olduğunun.


Masalcılara din adamı diye itibar edilen bir zamanda yaşıyoruz. Bu saçmalık son zamanlarda iyice arttı. Prim yapmak için ağlamayı da unutmayan masalcılarla doldu taştı televizyon kanalları. Ne kadar uyuşturucu etkisine sahipse anlatılan masallar, masalcı da o kadar el üstünde tutulur oldu.

Peygamberi sakız gibi dillerine dolayıp anlata anlata bitiremediler. Allah`ın sevgilisi ilan ettiler!Alemlerin onun hürmetine yaraltığını söylediler, aklını kullanmayaları da buna inandırdılar. Allah`tan çok onun sözünü eder oldular. Allah`ın Peygambere vermediği özellikleri bunlar verdiler. İşlerine geldiğinde mucizelerle süslediler onun hayatını işlerine geldiğinde lanet okutturdular. Alemlere rahmet olarak geldiğini söyleyen Kuran`a rağmen lanetçi gibi gösterdiler onu. Yeri geldi savaşta dişini kıran müşriklere lanet etmedi de, adı anıldığında salavat getirmeyene lanet etti. Yeri geldi dövme yaptırana, yeri geldi kocasına itaat etmeyen kadına lanet etti.

Sonuçta istedikleri şekle soktular Peygamberi. Birbirine zıt sözlerin onun ağzından çıktığını kabul ederek kendisiyle çelişen bir paygamber çıkardılar ortaya. Putları kırmak için gelen Peygamberi putlaştırdılar da puperestliğin en aşalığını yaşar oldular. Kuran`ın onun hakkında söylediklerini beğenmediler de mevlüt yazdılar. Nasıl beğeneceklerdi ki? Kuran o kadar sade bir şekilde anlatıyordu ki, bu sade şekliyle onun sevilmeye daha çok layık olduğunu akıl bile edemediler. Onu yüceltmek adına diğer peygamberleri de bencillikle suçladılar.

Kuran inananların ağzından şu sözlerin çıkmasını ister;
“O`nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz”(2/285)

Bunu söylemek yerine Allah`ın kendisinin üstlendiği bir yetkiyi kendileri üstlendiler ve sınırı aştılar;

“İşte o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık. “(2/253)

Allah`ın üstün kılma yetkisini bunlar üstlendiler de ilahçılık oyunu oynadılar. Şu ayetleri görmezden geldiler;

“Ve size: `Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin!` diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size inkârı emreder mi? “(3/80)

“De ki: `Ben size, Allâh`ın hazineleri yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmem. Size `Ben meleğim` de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. ` De ki: `Körle, gören bir olur mu? Düşünmüyor musunuz? ` “(6/50)

“Muhammed, sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. “(3/144)

Yazar : Ahmet Göçmen

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website