Biz Müslümanlar içinse durum biraz daha farklı olmalı. Bizler Müslüman = teslim olmuş kimseleriz. Bilim ve teknolojinin gelişmesi İslamiyetin dışındaki her dini çağdışı bırakmıştır. İslamın bu mükemmel yapısını koruması ve yaşatması ise tamamen aramızda bulunan ve en büyük mucize olan Kuran-ı Kerim’dendir.
Dünya’nın birçok ülkesinde Müslümanlar yüzyıllardır Kuran-ı Kerim’i orijinal metni olan Arapça’dan okumaktadırlar. Hâlbuki Dünya Müslüman toplumunun(1.4milyar insan) tahminen %17’si (246 milyon kişi) Arapça’yı anadili olarak kullanmaktadır. Buda demek oluyorki kalan tahmini %83’lük bir Müslüman grup anlamadığı bir lisanda Rabbisi ile iletişim kurma çabasındadır. Nasıl 300–400 sene önceki Türkçe’yi bizler anlayamıyorsak aynı şekilde bu günün kullanılan Arapça’sıda 1400 sene evvel konuşulan ve Kuran-ı Kerim’de yazılı olan Arapça’dan çok büyük farklılıklar içermektedir. Bu demek oluyor ki Araplar bile eğitimini almadan Kuran-ı Kerim’i orijinal metninden okuyarak anlıyamıyorlar.
Peki, Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’i sadece az bir grup kulları anlasın ve amel etsin, diğerleride anlamasada Arapça öz metninden bir ömür okusun sevap kazansın diyemi indirdi? Böyle olsaydı sizce bu Yüce Allah’ın El Adl = Gerçek adalet sahibi ismine uygun düşermiydi? Elbetteki hayır. Kulları arasında adil olan Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’inide aynen dondurucuda uzun yıllar bozulmadan durabilen etler gibi her hangi bir asırda, her hangi bir toplumun alıp her hangi bir lisan üzere meal etmesi ile gerçek kullanım şeklini alabileceği bir mükemmeliyette tasarlamıştır.
Kulunun eğitimine Yüce Allah o kadar ehemniyet vermektedir ki bu eğitimi her hangi bir mezhebe, tarikata, cemaate, gruba, hocaya veya hacıya teslim etmemiş, Adl olan Yüce Allah eğitim seviyesi ne olursa olsun her kulu ile tek tek muhatap olup eğitmek istediği için Kitab’ını bizlere lütfetmiştir.
Kuran-ı Kerim’in meal edilemiyeceği veya edilse bile herkes tarafından anlaşılamıyacağı veya falanca zamanlarda okunmaması ve bunun benzeri birçok batıl inanışlar tamamen Yüce Allah’ın bizlere olan Rahmetine aykırı ve maalesef şeytanın icad ettiği ve fikrini oturttuğu kanunlarıdır. Kuran-ı Kerim’in ilminden uzak yaşayan birçok adı Müslüman kişilerde maalesef karanlık ve gaflet içinde olduklarından bu konuda adeta şeytanın birer yardımcısı olmuşlardır.
Furkan 30 – O gün Peygamber: “Ya Rabbi, halkım bu Kur`ân’ı terk edip ondan uzaklaştılar!” der.
Dikkat edelim, bu ayette bahsi geçen halk biz Müslümanlarız ve bu şikâyetini Yüce Rabbimize yapan kişi de Efendimiz Hz. Muhammed’dir.
Yazar : Ender Serbes