ŞİRK

ŞİRK

Eğer ateist yada agnostik veyahut deist değilseniz, bilmeniz gereken en temel konu şirk konusudur.

Bunun dışındaki istisnâsız bütün dînî bilgiler, ameller ve ibâdetler, bu konu aşılmadan beyhûde bir yoldan ibarettir. Şirk içindeyseniz yaptığınız tüm dînî ritüel ve inançlar boşunadır. Mutlak değeri sıfırdır.

Yazımı sıkıcı bulmamanız için ara sıra jargon kullanmayı tercih ediyorum.

Kur’an, İbrahim (a.s)’den beri gelen tüm peygamberlerin şirkle savaştığını anlatır. Yahudi ve Hristiyanlar bir yana, asıl savaş şirkledir.

Peki bu şirk neyin nesidir? Nasıl bir belâdır ki, onca peygamber gönderilmiş bu yüzden. Nasıl bir şeydir ki, Allah, bunu ısrarla affetmeyeceğini söylüyor.

Kâtili, hırsızı, zînâkârı, içki içeni, hak yiyeni, dilediği günahı dilediği kişi için affedebileceğini söyleyen Cenab-ı Mevlam, neden şirki ayrı tutuyor ve kimse için asla affedilmeyecek bir suç olduğunu söylüyor.

”Şirk koşmak” her zaman duyduğumuz iki kelime, anlamı şu; Allah’a ortak tuttuğunuz ilahlarınıza koşmak.

Sahte tanrılar deyince şöyle zannediyor bizim millet; Allah gibi bir tane daha tanrı edinip ona tapmak yada tahtadan heykellere tapmak. Elbette tahtadan heykellerden bir şeyler ummak şirktir ama Muhammed (a.s) dönemindeki putlar tahtadan filan değillerdi. Helvadan putlar da değillerdi. Neydi peki?

“Onlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir ve Allah, onlar için hiç bir delil indirmemiştir. Kendilerine, Rab’lerinden bir yol gösterici geldiği hâlde, sadece kuruntuları ve kişisel arzularını izliyorlar.” (Necm 23)

Görüldüğü gibi, birtakım isimlerden bahsediliyor. Diğer ayetlerde bu isimlerin Lât, Uzza ve Menat gibi isimler olduğu sıralanıyor. Mekkeli müşrikler bu isimleri rab edinmişler. Nasıl rab edinmişler bakalım;

“Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyenlere tapıyorlar ve ‘Bunlar, Allah yanında bize şefaat edecekler,’ diyorlar. De ki: ‘Allah’ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O’na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır.'”

Müşrik olabilmek için Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmek farzdır. Yeri ve gökleri onun yarattığına inanmak müşrik olabilmenin şartıdır. Bunlara inanmayan müşrik olamaz, ateist olur.

Sevgili dostlar, müşriklerin boynuzları filân yok! Yani sizin bizim gibi adamlar. Kimse kendisine müşrik ifadesini yakıştırmıyor ama üzülerek söylemeliyim ki, bugün, Müslüman diye gördüğünüz, tanıdığınız birçok kişi birer müşriktir. Kur’an insanların çoğunun ancak şirk koşarak iman edeceğini söyler.

Müşriklerin diline pelesenk olmuş bazı sözler:

-Allah’ım şu kulunun yüzü suyu hürmetine

-Önce Allah’tan istedim, sonra şu hazretden istedim. Bir kızım oldu.

-Yetiş ya Gavs-ı Geylani!

-Himmet ya Gavs, Himmet şeyhim!

-Şefaat ya Resulallah!

Ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Hele o son örnek…

Abarttığımı düşünebilirsiniz, hiç problem değil, bana inanmanızı beklemiyorum. Zaten inanıyorsanız alışkanlıklarınızdan vazgeçemiyorsunuz demektir. Ben sizi bana inanmaya değil, araştırmaya davet ediyorum.

Bugün İslam adına yapılan şeylerin, aslında İslam’ın savaştığı şirk düzeni olduğunu söylesem fikriniz ne olurdu?

Güncel hayattan birkaç örnek daha vermek istiyorum. Hinduların dijital tanrılarına yada budistlerin ilkel tanrılarına değinmeyeceğim çünkü onların sapkın olduklarını zaten hepimiz biliyoruz. Önemli olan doğru bildiğimiz yanlışlar.

Ramazan ayında sahur vakitlerine kadar Eyüp Sultan türbesinde ibadet eden vatandaşlarımızdan tutun da, ev, araba, düğün, çocuk vs. için başka şehirlerden hattâ ülkelerden, adını sanını pek de bilmediğimiz türbelere akın eden yüz binlerimize kadar, korkunç bir bataklığın ve ihanetin içindeyiz.

Çok önemli ve çok hassas bir mevzu bu. Çok basit gibi gördüğümüz ama Allah korusun bizi cehenneme götürecek tehlikelerden bahsediyorum.

Minik bir örnek; taktığınız cevşenden beklentiniz nedir diye düşünerek başlayabilirsiniz. (Aman ha içinde âyet var diye söylenmeyin ne olur. Ne olduğunu biliyorum. İçinde âyet yazılı bir muskanın seni koruduğuna inanıyorsan baştan çuvalladın demektir.)

Lütfen inancınızı sorgulayın, gelecek olan tepkilere kulak asmayın. Çevreniz size tepki veriyorsa doğru yola bir adım attınız demektir. Şayet gerçek mânâda şirk unsurlarından temizlenmek istiyorsanız, tüm bildiklerinizi unutmaktan başka alternatifiniz yok, bunu bilmeniz gerekiyor.

Hücrelerimize işleyen yanlış inançlarımızdan kurtulup erdemli birer Mümin olmak kolay değil ama imkânsız da değil. Düşünürken Sünniyseniz Sünni, Şiiyseniz Alevi düşüncelerle değil özgür düşünerek gerçeğe varabilirsiniz.

İnanç olarak hakikate eriştiğinizde, amellerde eksikler olabilir. Allah’ın affına sığınırız ama inanç sakatsa ameller boşa gidecektir.

Düşünsenize kıldığınız namazlar, tuttuğunuz oruçlar, bu gibi ibadetlerin dışında yaptığımız tüm hayır ve iyiliklerin, bir hiç uğruna yok olup gittiğini. Çok zor değil yalnızca Allah’a kul olmak. Kula kulluktan çok daha kolay.

“Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyâna uğrayanlardan olursun.” (Zümer 65)

“İşte bu, Allah’ın hidayetidir, kullarından dileyeni ona iletir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi.’’ (Enam 88)

Kur’an üstüne basa basa neden bunları söylesin düşünün; “Gözünüzü açın” “Ne kadar da az düşünüyorlar” “Aklınızı kullanın” “Öğüt almaz mısınız?” “Hâlâ akledip düşünmezler mi?”

“İslam akıl dini değil nakil dinidir” diyen akla düşman, din tüccarı yobazları iyi tanıyın. Vicdanınız bu yamyamlarla aynı dinden olamayacağınızı size fısıldıyorsa ve bir şeylerin yanlış gittiğinin az çok farkındaysanız, hakikati aramaya meyillisiniz demektir. Aksine, söylediklerimin hiçbir anlamı yoksa ve tamamen saçmaladığım düşüncesindeyseniz, geri dönüşü olmayan bir güne kadar bekleyin demekten başka seçeneğim kalmıyor. Allah hepimize doğru yolu göstersin.


About the Author
Author

MaCBeTH

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website