Meal okumayı “moda” olarak görenlere

Bazı çevrelerce Kur`anı Kerim`in mealinin okunmasının yanlış olduğu, meal okumanın sakıncalı olduğu sürekli olarak söylenmekte, bu anlayamayız mantığı bir propagandaya dönüştürülmektedir.


Buna sebeb olarak gördükleri tek madde ve ileri sürdükleri gerekçe, meal okuyarak Kur`anın anlamanın münküm olmadığıdır.

Oysaki Rabbimiz, kitabını bütün insanlığa gönderirken anlaşılır olduğunu ifade etmiştir. Kitabımızı sürekli okuyup düşünülmesini emretmiştir.

Rabbimiz iman etmiş hiç bir kulunu kitabını anlayamaz olarak görmemiş, “Ey İman edenler. “derken bütün iman edenlere seslenmiştir. Kitabının sürekli anlaşılır olduğunu belirterek yersiz düşüncelere meydan vermemek için muhkem ve müteşabihi de ayırmıştır. Kalbinde maraz olanların müteşabihlere sarılacağını, iman ehline muhkem olanların yeteceğini ifade etmiştir. Kitabımızın mealini okuyan herkes bilir ki, muhkemler içinde anlaşılamayacak tek bir ayet yoktur.
Mealen de olsa, okuyan kul samimice yaklaştığında, Kur`an kapılarını kendisine açacaktır.

Bir müslümana neden meal okumayın denir?
Yada iman edenlerin meal okuması neden istenmez?
Neden çeşitli yollarla engellenmeye çalışılır?
Bu çok önemli bir konu.

Bunları en başında Kur`anın anlaşılmasını istemeyen dünya müstekbirleri gelir.
Çağımızın ebu cehilleri, velid bini mugireleri gelir. Çünkü onlar da anlaşılmasını okunmasını istemiyorlardı. Çağımızın küfür önderleri de Kur`anın anlaşılmasını istemiyorlar. Onlar kitabımızı sadece arapçasından okunan, anlaşılamayacağını savunan, sadece mübarek gecelerde okunması gereken,
Mezar başlarında okunmasını, çeyizlerde olması gerektiğini savunan taifedir.
Gençlerin ellemelerini bile istemeyecek kadar kutsandığını, eline alındığında üç kez öpülmesi gerektiğini savunurlar. Evin tavana yakın yerdeki rafında durması gerektiğini, cuma günlerin, arefe günlerin kitabı olduğunu anlatırlar.
Nazar değdiğinde, nazar ayetini okunması, sabah işyerini açınca bir fatiha üç ihlas okunması gerektiğini ama bunların ne anlattığının önemli olmadığını savunurlar. Çünkü biliyorlar ki fatiha suresinin ve ihlas suresinin anlamını bilseler, iktidarları sallanacaktır.

Meal okumanın bir sapkınlık olduğunu topluma yaymakla meşguldürler. Kur`an sadece yaşlı insanların karşılıklı oturup arapçasından mukabele yaplması için gelmiştir. Kur`anı müslümanlar anlamını okuyarak anlayamazlar mantığını bütün topluma yaymakla meşguldürler. Kendilerine yardım eden yerli işbirlikçileriyle beraber bunu başarmanın binbir yolunu araştırıp çalışırlar.
Kuranı mealinden okuyanları bir moda akımının mensubu olarak görüp, teşhir ederler. Çünkü iman edenler arasında Kur`an anlaşılmaya başlarsa sömürü düzenleri sallanmaya başlayacaktır. Çünkü Kur`anın mealini okuyan zalimlerin kimler olduğunu anlayacak, siz zalimsiniz diye haykıracak baş kaldıracaktır.
Çünkü Kur`anın mealini okuyan, evliya menkıbelerini değil de, tevhit mücadelesi veren peygamberlerin hayatlarını öğrenecektir. Bu ve bunun gibi bilinçlenmelerin önüne geçmek için var gücüyle çalışır Kur`anı kendine rakip görenler.

Kur`anın anlaşılmasını mealinin okunmasını istemeyen bir zümre de cemaat şeyhleridir. Onlarında bu konuda yoğun çalışmaları vardır. Tabilerine, Kur`anı okuyup anlayamayacaklarını söylerler. Çünkü Kur`anın bir zahiri birde batıni manası vardır onlara göre. Zahiri manasını anlasanız da, önemli olan batıni manası olduğu için(kendilerini haklı çıkarmak adına), anlayamazsınız derler.
Tebası Kuranı anlamamalıdır. Çünkü kendileri onların yerine okur, yorumlar ve onlara anlatır. Çünkü Kurandaki “Ey iman edenler”hitabı tebasına değilde kendilerine gelmiştir sanki. Kuranı mealinden anlayamayacak kadar basit görürler müritlerini, onların akıllarını yok sayarak kendilerinin
düşüneceğini ilan ederler. Hatta tefsirlerinde, “Bu bilgiler bana Alah tarafından gelen bir ilhamla yazıldı” diyecek kadar ileri gidip,
itikadenden bağlılarını bağlarlar. Kendi düşüncesi dışındaki eserlerin okunmasını men ederek, görüşü dışındakileri ehli sünnet harici ilan ederler.
Ehli sünnet olmak, ehli sünnet sayılmak kendi tekellerindedir. Kendi kriterleriyle bellidir ehli sünnet olmanın şartı. “Biz bu Kur`anı anlaşılsın diye indiridik. ” emri, bu kuranı sadece bilenler anlar olarak şeklinde tevil ediler. “Ey iman edenler” hitabı onların tefsirlerinin sonucunda anlaşılırdır.

Bütün bunların yanında Kuranın anlaşılmasını istemeyen birçok çevre daha vardır. Beraber çalışıp kitabın mealinden okunmasını engellemek için azami gayret sarfederler. Peki arapça öğrenmesi mümkün olmayan iman edenler, kitabında Yaratanın ne anlatmak istediğini öğrenmek isteyenler, çiftçi çoban köylü, esnaf, yanında ciltler dolusu kitapla gezmek istemeyenler.
Meali açıp okuyup Kuranı anlayamayacak mı?

Benim fikrim, bütün iman edenler el ele verip meal okuma kampanyası başlatmalıyız. En güzel hediye diye kitabımızın meallerini etrafa imkanımız dahilinde dağtmalıyız. Mealin girmediği ev işyeri, araba, okul, gönül, çanta, pazarcı tezgahı bırakmamalıyız.

Bu Kur`anın anlaşılma mücadelesidir. Kur`anın anlaşılabileceğini ilan etme mücadelesidir. Kur`anın önündeki duvarları yıkma mücadelesidir. Sadece siz değil, verilen mesajları biz de anlayabiliriz demektir.

Yakup DÖĞER

Yazar : Yakup Döğer

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website