Newton’un Kayıp Zamanı

Geçenlerde internette gezinirken gözüme Newton ile ilgili bir çalişma ilişti. Baktığımda bir grup araştırmacı, Newton’un din hakkında yayınlanmamış yazılarını derlemeye başlamışlardı. Geçmişten günümüze Einstein ile birlikte bilim dünyasının en büyük bilim adamı sayılan Newton’un din hakkında düşünüp sayfalar dolusu yazı yazmış olması, din ile bilimi birbirine tamamen zıt kabul eden bir eğitim anlayışından gelen birisi olarak aklımı kurcaladı. Bugün aldığımız bilimsel eğitimde dine hiçbir şekilde yer verilmezken nasıl oluyorda bugünün en önemli bilimsel kuramlarını ortaya koyan bir bilim adamının, dine bu kadar kafa yorması, saatlerini ayırıp bu konu hakkında sayfalar dolusu yazı yazması beni gerçekten çok şaşırttı ve bir anlamda da sarstı. Konuyu biraz daha araştırdığımda ortaya çıkan manzaradan, Newton’un gerçekten zamanının çok ilerisinde bir düşünce yeteneğine ve müthiş zekaya sahip bir insan olduğunu tekrardan anladım. Kendi zamanının karşı çıkılamaz üçleme –Baba, Oğul, Kutsal Ruh- kabulüne karşı çıkmış ve tanrının tek tanrı olduğunu savunmuştur.


Onlarca teori ortaya atmış, calculus’u (matematik hesabı) Leibniz ile birlikte eş zamanlı oluşturmuş böylesine büyük bir bilim adamının nasıl olupta din hakkında düşünmeye de zaman ayırıp, ya da bulup!, onlarca sayfa dini düşüncesini yazıya geçirmesi zaman kaybı mı olmuştu acaba? Çevremize baktığımızda üniversitede eğitim veren öğretim görevlilerinin çoğunlukla zaman kaybı gördüğü, bilim ile bağdaştıralamayacak dogmalar bütünü olarak kabul ettikleri din üzerine, gerçek bir bilim adamı olan Newton’un onca vaktini harcamasını nasıl karşılamamız gerekmekte? Acaba din günümüz entellektüelleri gibi gereksiz görülüp, üzerinde düşünülmeye değer bulunulmamalı mıdır?

İnsanın Newton’un da dediği ve Einstein’ın daha sonra söylediği gibi doğa kurallarının açıklanması yanında, ki bilimin yaptığı budur, bu kuralları koyan o büyük, o yüce varlığın araştırılması, bence ne bilime ters düşmektedir, ne de zaman kaybıdır. İnsanın yaratıcısının peşine düşmesi ve onun varlığını, ve bizden istediklerini anlama yolunda harcadığı zaman bir kayıp değil, tam tersine kendisi için kazanç olmaktadır.

Burada asıl önemli olan Newton’un yerçekimin varlığını ispatlaması değil, nasıl olupta yerçekiminin var olduğudur. Yada Archimed’in suyun kaldırma kuvvetini bulması değil, nasıl olupta suyun içkin bir kaldırma kuvvetinin olduğu ve bu sayede nasıl olupta dağlar büyüklüğündeki gemilerin denizlerin üstünde yol aldığıdır.

Bütün bunları tesadüfe bağlamak bence bağnazlığın ta kendisidir. Dini salt bilime ters bulmak, bilime inanan insanın dine de inanıp yaratıcısını bulmak için verdiği çabayı boşa zaman kaybı olarak görmek bence insanın kendine yaptığı ve yapacağı en büyük kötülüktür.

Yazar : A.O. Durahim

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website