Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah`tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır. (Hucurat Suresi- 12)
Ama daha da kötüsü konuşulanların bir de yalan olmasıdır; yani iftira atmaktır. Magazin programında örneğin birisinin geceyi başka birinin evinde geçirdiği, o gece çok içip dağıttı gibi haberler verilir. Bu haberler doğru mudur yanlış mıdır emin olmak imkansızdır. Ama hepimiz öyle alışmışız ki bu duruma hiç sormadan, kuşkulanmadan hemen inanıp konuşmaya, aynı haberi ağızdan ağıza dağıtmaya başlıyoruz. Hiç araştımadan, zerre kadar şüphe etmeden…
Oysa Allah ne diyor Kuran’ında;
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır (Isra Suresi- 36)
Yani bir konunun doğru olduğundan emin değilsek, o konuda konuşmamamız gerekiyor. Eğer inanırsak bizim, kulaklarımızın, gözlerimizin ve kalbimizin de bundan sorumlu olacağını söylüyor Allah.
Sadece magazin programları da değil tabii ki suçlu. Ağızdan ağıza yayılan, kaynağı hiç bilinmeyen ama adeta kişinin kendi ağızından duyulmuşcasına inanılan öyle çok haber dolaşıyor ki hep ortada. Türkiye’de en çok ilgi çeken konulardan biri de kişilerin cincel tercihleri hakkında konuşmak, hemen farklı yakıştırmalar yapmaktır. Birisi bir şeyden şüphelenir, hiç kuşku duymadan diğerlerine söyler ve herkes de inanıp bu bilgiyi yaymaya devam eder. Oysa bir kişi hakkında bir şey söylerken durup düşünmek gerek. Emin olmadığımız şeyleri söylememek, “en doğrusunu Allah bilir” deyip geçmek bir mümine en çok yakışan tavırdır kuşkusuz.
Yazar : Nazlı