KURAN’I DOĞRU ANLAMADA TAKİP ETMEMİZ GEREKEN YOL NASIL OLMALIDIR?

Bizler Kuran`ı yani Rabbimizin ayetlerinde emrettiklerini nasıl anlamalıyız? Bazılarının söylediği gibi gerçekten de Kuran ayetleri herkesin okuduğunda anlayabileceği şekilde gönderilmemiş midir? Ayetler açık ve anlaşılır bir şekilde verilmeyip, sözcüklerinin ardından mı bazı anlamlar çıkartılır? Bunları da herkes anlayamaz, çok özel veli insanlar mı anlar?

Sanırım bu sorulara Kuran ışığında bir cevap alır da ondan sonra Kuran`a bakışımızı ve O`ndan nasıl faydalanacağımızı bilirsek, O`ndan azami fayda sağlayabiliriz. Eğer daha baştan Allah`ın kelamını bizler anlayamayız dersek, sanırım Rabbimizin “Kuran`ın ipine sarılın” emrini yerine getirmemiz ve O`na ulaşacak yolu bulmamız imkânsız olacaktır. Hiçbir kitabın yazarı yazdığı kitabı zor anlaşılsın diye ve toplumun büyük bir kısmının anlamayacağı şekilde yazmaz, hele bu kitabın sahibi Yüceler Yücesi Rabbim ise bu imkânsız, bunu söylemekle O`na saygısızlık yaptığımızı unutmayalım.

Bizlerin iman adına sorumlu olduğumuz Kuran ayetleri için bakın Rabbim ne diyor?

Kamer 40: Yemin olsun ki biz, Kuran`ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var.

Rabbim bu cümleyi Kuran`ın birçok yerinde defalarca yemin ederek tekrar ediyor, peki bizler ne diyoruz? Kuran herkesin anlayacağı bir kitap değildir. Onu her kez anlayamaz O`nu ancak veli insanlar (Allah dostu olarak tanımlanmış, Allah`a yakın olduğu varsayılan kişiler) anlar. Peki, Rabbin yemin billâh ederek defalarca söylediği sözlere uyuyor mu bu düşünce? Uymadığı çok açık da, bizler neden bunları gördüğümüz halde Rabbimize inanmak yerine beşere inanıyoruz? Sorunun cevabını bu iddialara inananlar versin ve akşam başımızı yastığa koyduğumuzda lütfen yaptığımız bu yanlışın idrakine varmaya çalışalım, söylediklerimizin ne anlama geldiğini iyice düşünelim.

Şimdi de Kuran`ın diğer ayetlerini hatırlayalım. Acaba Allah Kuran ayetleri ile gerçekten anlaşılır bir şekilde bizleri ilgilendiren her konuda örnekler verdiğini mi söylüyor, yoksa özet bir şekilde mi ayetler indirilmiş?

İsra 89: Yemin olsun, biz bu Kur`an`da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

Araf 174: Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.

Zümer 27: Andolsun, biz bu Kuran`da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.

Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran`da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır

Nisa174; Ey insanlar, bakın size Rabbinizden kesin bir delil geldi; size açık bir nur indirdik

Kalem 52: Hâlbuki o (Kur`an) bütün akıllı âlemler için bir öğüttür.

Abese 11–12: Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu `düşünüp-öğüt alsın.

Yukarıdaki ayetlere bakalım, Rabbim her örnekten insanlara çeşitli açıklamalar yaptım diyor, gerçi ayetin sonunda çoğu inkârda ayak direttiler diyerek her şeyi çok iyi açıklıyor. Bizlere gerekeni, bizlere lazım olanı açık açık bildiren öğütler indirdiğini söylüyor. Her türden örnekleri verdik ki düşünüp öğüt alsınlar diyor. Ama bizler öğüt alınacak kitaba anlaşılması zor, herkes anlayamaz diyoruz. Her benzetmeden nice örnekler verdik diyor. Yine kesin bir delil, açık bir nur indirdiğini belirtiyor. Bu kitabın aklı başında olanlar için öğüt olduğunu söylüyor. Bu kitabı okuyup, üzerine düşünüp, aklımızı kullanarak öğüt alabileceğimizi sizce daha nasıl söylesin Rabbim?

Düşününüz bu sözler, Kuran`ı herkes anlayamaz, O`nda gerekli her bilgi, her detay yoktur, ancak özet bilgi vardır diyenleri destekliyor mu bu ayetler? Desteklemediği bu kadar açık olduğu halde bizler nasıl olur da kelimelerin, sözlerin arkasından anlamlar çıkarıp Kuran`ı bir bütün olarak düşünmeyi bırakıp söylenenlere inanırız? Allah yapılmasını istediğim konularda, detaylı açıklama yaparak açıkça sizlere izah ederim, bunu da değişik örneklerle anlatırım diyor. Öyleye gerekli tüm bilgi, tüm detayları ile Kuran`da vardır. Öyleyse bir müminin baka bir kaynağa ihtiyacı da yoktur.

Sizlere Kuran`dan birkaç örnek vermek istiyorum. Acaba Kuran`dan hatırlatacağım bu bilgiler, özet anlatımlı bir kitabın bilgileri mi, yoksa çok önemli detaylar mı karar sizlerin?

Bakara suresi 233. ayet, Lokman suresi 14. ayette annelerin çocuklarını iki yıl emzirebileceğini söyler.
Nisa 23. ayette evlenilmesi haram kılınanlar içinde sütanne ve de sütkardeşle evlenilemeyeceğini açıklar.

Acaba günümüzde kaç kişi sütkardeşiyle evlenme riskiyle karşı karşıyadır ki bu dahi Kuran`da açıklanmıştır?

Namazlarımızda okuyacağımız duanın ses tonunun nasıl olacağını dahi açıklayan bir kitap, sizce özet bilgi olup bizlerin imanı adına her şeyi içermeyen bir kitap mıdır dersiniz? Mirasımızı nasıl dağıtacağımızdan tutun, eşinden ayrılan bir kadının yeniden evlenmeden önce beklemesi gereken süreyi bile bildiriyorsa, lütfen bu kitap için özet bilgidir, içinde her şey yoktur demeyelim.

Bizlere, kulaktan dolma bilgilerle, öğretilenleri Kuran`da bulamadığımızda, bakın demek ki her şey Kuran`da yokmuş demeyelim, söylediğimiz sözlerin yanlışlığının farkına varalım artık. Eğer bir şey Kuran`da yoksa o zaman onun dinle, imanla bir ilgisi yoktur diyelim. Ordan burdan duyduğumuz bilgilerle Kuran`ı değerlendirmek yerine, Kuran ile o bilgileri değerlendirelim ve Kuran`da bahsi geçmeyenleri eleyelim. Allah Kuran`da emretmediği hiçbir şeyden bizleri sorumlu tutmayacağını açıkça söylüyor ve sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa, bu kitabın ayetleri anlaşılır ve açıktır. Bu kitapta bizlerin sorumlu olduğu her şey vardır.

Bakın sizlere kelimelerden medet uman, Rabbimin apaçık ayetlerine, sözlerine uymak yerine, ayetlerin içindeki kelimelere hiç açıklanmayan anlamları yükleyenlerin yaptıklarını bazı ayetler ışığında hatırlatmak istiyorum. Ayetlerde geçen kelimelere verilen anlamlar, acaba Kuran`ın bütünlüğüyle uyuşuyor mu bunun kararını sizler veriniz. Rabbim apaçık izah ederim, örnekler veririm dediği halde, acaba bazı ayetlerde bunun tersini yaparak bazı hükümleri, farzları ya da haramları kelimelerin ardına gizleyip, gizlice bizlere vermeye çalışır mı onları anlamaya çalışalım.

Nur 31: Mümin kadınlara söyle: `Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Örtülerini (HIMAR), yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar…….

Bu ayette geçen HIMAR kelimesine bir kısım insanlar örtü bir kısmı da hayır başörtüsüdür demişler. Bizler Kuran`ın anlatım ve izahını hiç unutmadan, ayetleri anlamaya çalışırsak buradaki hımar kelimesi hangi anlamda olursa olsun, öncelikle ayetin bizlere ne emrettiğine bakmamız gerekmez mi? Örtülerin yahut başörtülerinin yaka açıklarına konmasını isteyen Rabbim göğüs açıklarının örtülmesini emretmiştir. Burada göğüs kısmının örtülmesi emrini veren Rabbim başın örtülmesini de isteseydi açıkça söyleyemez miydi? Hani her şeyden nice örnekler vermişti, hani ayetler açık seçikti, kesin bir delildi Kuran, hani her şey örneklerle anlatılmıştı? Bir kelimeye başörtüsü demekle ancak ayeti kendimize uydururuz ama ayete uymamış oluruz bunu unutmayalım. Kuran farz bir emir veriyorsa bırakın dolaylı anlatımı, bu konuda nice örnekleri değişik ifadelerle verdim demiyor muydu? Neden Kuran`ın hiçbir yerinde, hiçbir ayetinde kadının başının örtülmesi emredilmez de, göğsün örtülmesi emrinde geçen bir kelime ile sözde başın örtülmesine de atıf yapılır? Böylesine açık ve net bir kitapta böyle yapılmış olması mümkün müdür? Doğrusu bunu hiçbir şekilde anlayamıyorum. Düşünün lütfen Allah Kuran`da emrettiği onca farz görevi, apaçık birçok örnekle anlatıyor bizlere, ama kadının başını örtmesini göğsün örtülme emrini verdiği cümlesinde gizlice emrediyor öyle mi? Bunu akıl ve mantıkla, Kuran`ın anlatım şekliyle nasıl bağdaştırırız? Yorum sizlerin.

Yine kadının regli halinde ibadet edemeyeceği hükmünü, Rabbim Kuran`ın hiçbir yerinde söylemediği halde, bakın yine nasıl bir kelimeden yola çıkarak bizlere, bu durumdaki kadın ibadet edemez demişlerdir.

Bakara 222: Sana âdet halini de sorarlar. De ki: “O, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı(regli)oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah`ın emrettiği yerden onlara gidin. ” Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever.

Lütfen iyice düşünelim, Rahman bu durumda kadının ibadet etmesini yasaklasaydı böyle mi anlatırdı bizlere? Bu ayeti okuyan tarafsız her insan bu haldeyken kadınlar ile cinsel ilişkinin yasaklandığını ve ilişkiye girmeden temizlenilmesi gerektiğini anlar. Regl hali ile ilgili bu bilgi verilirken nasıl olur da Kuran`ın hiçbir yerinde kadının bu haldeyken ibadetini yasaklar tek bir söz olmadığı halde, buradan bu yasağı çıkarırız? Hatırlayın yukarıdaki ayetleri, hani her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle vermişti Rabbim Kuran`da?

Bu söylenenlere iman etmek Kuran`a inanmak ile bağdaştırılamaz.

Yine aynı yanlışı bakın bu ayette de yapıyoruz. Kuran`ı bir bütün olarak asla düşünmeden, kelimelerin ardına koskoca bir bilinmez anlamlar yükleyerek bakın nelere inanıyoruz?

Haşr7: … Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah`tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah`ın azabı çok şiddetlidir.

Şimdi lütfen düşünelim, peygamberimiz bizlere ne ile hükmetme görevi almıştı?

Maide suresi 49 Sen de aralarında, Allah`ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma…

Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.

Enam 19: Bu Kuran bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. ) (Enam 50: Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!”

Araf 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun..

Kehf 27. Rabbinin kitabından sana vahye dileni oku.

Enbiya 45 De ki: “Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum.”

Bu ve buna benzer daha birçok ayet göstermektedir ki peygamberin bize verdiği Kuran`dır, Kuran ayteleridir. Ne verdiyse alın sözünden Kuran`a uymayan, Kuran`da hiç bahsedilmeyen ve gerçekten peygamberimizin sözü oldup olmadığını bilmediğimiz sözlere, hadislere inanmayı anlamak nasıl mümkün olur?Peygamberimizin apaçık bir şekilde bizleri Kuran`la uyarma, Kuran`la hükmetme görevi aldığını gördüğümüz halde onca ayeti nasıl bir kenara koyar da bu ayette kastedilenin sonradan Peygamberimiz bunları demişti yahut yapardı diye ortaya atılan sözler ve davranışlar olduğunu nasıl düşünebiliriz? Bunu Rabbime hiç kimse izah edemez. Bugün peygamberimizin sözüdür diye bizlere anlatılanların O`nun sözü olduğuna kefil olabilecek var mı? Bu garantiyi kimler verebilir?

Rabbim`in elçisine, topluma sana indirdiğimle hükmet demesinin hiçbir hükmü yok mu da, Kuran`ın hiç bahsetmediği konuların peygamberimizin üzerinden nakledildiği sözlere inanırız?

Şimdi de yine bir başka kelimenin ardına, kendi düşüncelerimizi nasıl yüklediğimiz örneğini vermek istiyorum.

Nur suresi 31. ayette geçen “görünen kısımlar müstesna” sözünden ne kastettiğini bakın nasıl açıklıyoruz ve diyoruz ki; Görünen kısımlar müstesna sözüyle Allah el yüz gibi açıkta kalması gereken yerlerden bahsediyor diyoruz. Peki, o kelimenin önünde nelerden bahsediyordu ona bakalım. “Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar.”

Değerli arkadaşlarım Allah süslerinin görünen kısımları müstesna açmasınlar diye apaçık söylüyor, bizler kalkıp hiç konusu bile olmayan, bahsedilmeyen bir kelimeye kendimizce anlamlar veriyoruz ve diyoruz ki, kendiliğinden görünen kısımlar sözüyle Allah kadının yüzü ve ellerinden bahsediyor. Rabbim böyle olsa bizlere bunu söylemez miydi? Hani her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu? Ayetin devamını okuyan süsler kelimesinin bir cinsel bölgeyi işaret ettiğini çok rahat anlayacaktır, yeter ki tarafsız okuyalım. Peki, bu şekilde yorumlar yaptığımızda Kuran`a mı uymuş oluyoruz, yoksa Kuran`ı kendimize mi uydurmuş oluyoruz? Karar sizlerin.

Yine Ahzap suresi 59. ayette kadının giyimi ile ilgili cümlenin bir kelimesini (dış elbiseleri (cilbab)) alıp, bu söze öyle anlamlar yüklüyoruz ki, Rabbim asla bizlere tek tip bir kıyafet söylemediği halde bizler buna kimimiz peçeli çarşaf, yerlere kadar uzanan palto gibi o kadar çeşit giysiler üretiyor ve işte bu Allah`ın emrettiği kıyafettir diyoruz. Hâlbuki ayetin devamında kadınlarımızın dışarı çıkarken evin içinde giydikleri rahat kıyafetlerle değil, üzerlerine bir şeyler alarak dış giysilerini giymelerini ve öyle çıkmalarını istiyor, kötü kadınlardan ayırt edilmeleri için. Bunun sebebini de açıklıyor ve tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır diyor. Peki, bizler neler yapıyoruz, Rabbin asla bizlere biçmediği bir kıyafeti bu Allah katındandır diyerek, bir kelimeye kendimizce anlamlar yükleyip topluma sunuyoruz. Bunun hesabı bir gün huzurda sorulacaktır.

Yukarıda verdiğim örnekleri çoğaltabiliriz. Eğer bizlerin amacı Rabbin ne söylediğini doğru anlamaya çalışmak ve O`na ulaşacak doğru yolu bulmak ise, sanırım Kuran`ı hiçbir etki altında kalmadan, sözcüklere kendimizce anlamlar vermeden Rabbin ne dediğini anlamaya çalışmak olmalıdır. Bize öğretilenlere kurandan kelimelerin ardından delil aramak yerine, Rabbim neler emrediyor onları anlamaya çalışmalıyız. Allah sizlere apaçık örnekler verdim diyorsa hiçbir emri kelimelerin ardından, herkesin anlayamayacağı şekilde, gizlice vermez. Emirleri ve yasakları Rabbimizin açık sözlerinde aramalıyız. Kuran`ı anlamaya çalışırken de hiçbir etki altında değilsek, inanıyorum ki Kuran`ı en az hatayla doğru anlarız. Fakat bizlere öğretilenlerin kanıtını, ayetlerin kırıntılarından, sözlerin ardından çıkarmaya çalışırsak, doğru bilgilere ulaşmamız mümkün olmayacaktır.

Rabbimin Kuran`ın ışığından, O`nun rehberliğinden gereği gibi istifade eden, aydınlanan kulları arasına bizleri alması dileklerimle.

SAYGILARIMLA

Yazar : Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website