Şeytanla dans etmek ister misiniz!.?

Şeytanla dans etmek istermisiniz!… …

Baş örtüsü vardır…
Baş örtüsü yoktur…
Birde Baş örtüsü konusuna 90 dereceden bakalım.

Bu konu hakkında çok büyük görüş ayrılıkları olmuştur. Bugün gelinen noktada insanlar birbirlerine birkaç soru sorarak Müslümanlığın hangi tarafında olduklarını anlamaya çalışırlar. En önemli soruda budur’’baş örtüsü konusuna nasıl bakıyorsunuz?’’. Cevabınıza göre sizin nerede olduğunuz anlaşılır.
Evet baş örtüsü vardır, dediyseniz; siz kuvvetle muhtemel gelenekçi, mezhebçi ve Kuran’ı okuyup anlamamış bir müslümansınız. Yok hayır baş örtüsü yoktur diyorsanız; siz yenilikçi, Kur’an müslümanısınız, kuvvetle muhtemel Kur’an’ı ana dilinde okumuş birisiniz.

Ben bu konuda herhangi bir yorum yapmak istemiyorum. Kendilerine Kur’an Müslüman ı diyenler de Müslüman dır, gelenekçi olduğu söylenenlerde Müslüman dır. Fakat kimin gerçek MÜ’MİN olduğunu ancak Rabbim bilir.

Şimdi hep birlikte Rabbimin istediği gibi akıl yürütelim;
Kuran kelime karşılıları olarak incelendiğinde hemen hemen herkesin ortak buluştuğu bir nokta var.

O da kelime karşılığı olarak Kuran da ‘’baş ‘’kelimesinin geçmediği. ’’Hımar’’kelime karşılığı olarak ‘’örtü ‘’ demektir. Ve görüş ayrılığı burada başlar.

Konuya baş örtüsü yoktur düşüncesiyle yaklaşanlar ‘’Rahman başın örtülmesini isteseydi ve baş örtüsünü kast etseydi, ’’hımarürres’’diyebilirdi. ’’res ‘’kelimesiyle baş vurgulanır. Rahman abdesti anlatırken başın mesh edilmesinde ‘’res’’kelimesi kullanmıştır ’’derler. Ve düşüncelerini daha da kuvvetli bir zemine oturtmak için’’kaldı ki ‘hımar’la baş örtüsü kast edilmiş olsa dahi, hüküm başın örtülmesi değil omuzların, göğüs yırtmacının, göğüs bölgesinin örtülmesidir’’derler. Ve ilave olarak’’Eğer Rahman başın örtülmesini isteseydi bunu açıkça ifade eder. ’’başınızı örtün ‘’derdi derler. Konuya bu açıdan baktığınızda tüm söylenenlerin doğru olduğu bir gerçektir;

1-Kuranda ‘’hımar’’=’’örtü’’ vardır, baş örtüsü yoktur. (DOĞRU)
2-Ayetteki(nur süresi 31)Öğüt başın örtülmesi değil, yaka açıklıklarının, göğüs yırtmacının örtülmesidir. (DOĞRU)

Konuyu akılla ve düşünerek Kurandan inceleyen her insan bunun %100 böyle olduğunun farkına varacaktır. Şahsen bende konuya bu açıdan bakınca ifadelerin doğru olduğunu düşünüyorum.

Konuya baş örtüsü vardır diyenler açısından baktığımızda’’’’hımar’’la baş örtüsü kast edilmiştir’’derler. ’’hımar’’ın kelime anlamı olarak ‘’baş örtüsü ‘’olduğunu söylemekten başka hiçbir dayanakları yoktur. Ve ilave olarak ‘’bugün Arapça sözlüklere baksak’’hımar’ın kelime karşılığının ‘’baş örtüsü olduğunu görürsünüz’’derler. Düşüncelerini sağlam bir zemine oturtmak için ‘’o dönemde kadınlar zaten sıcaktan başlarını örtüyorlardı, Kuran baş örtülerini örtme şekline düzenleme getirmiş, Baş örtüsünün geleneksel olarak omuzdan arkaya atılmasına karşın, omuzların ve göğüslerin üzerini örtecek şeklide kullanılmasını tavsiye etmiştir. ’’derler;

1-arapça bazı sözlülerde ‘’hımar ‘’baş örtüsü olarak geçiyormu?evet(DOĞRU)
Konuya baş örtüsü yoktur diyenler bu ithaları ’’hımar Arapça sözlüklere daha sonradan baş örtüsü karşılığı ile girmiştir. ’’derler.
Konuya bu açıdan bakınca insanın aklında soru işaretleri oluşmuyor değil.

ŞİMDİ MÜ’MİN BİR KADIN NE YAPSIN?…

Kuran sadece doğru anlaşılsın diye uzun bir sürede parça parça indirilmiş bir kitaptır. Taktir edilen olay gerçekleşir ve yaşanan gerçekler karşısında Rahman kullarına öğütler verir. Hangi olay karşısında nasıl hareket etmeleri gerektiğini öğütler. Kuran bir öğüttür.

‘’bu Kur’an ise, bütün insanlığa sadece bir öğüttür’’sad 87
Rahman Kuranda ‘’EMİR’’vermez, sadece öğütler verir. Eğer Kuranda yazılı olanlar Allahın emri olsaydı, onlara uymayacak bir varlık olmazdı.
Rahman’ın emri sadece ‘’ol’’demekten ibarettir.
Hiçbir varlık onun ‘’OL’’emri karşısında seçme, terçih etme güçüne, kudretine sahip değildir.
oysaki Kuran bir öğüttür.
‘’Bu mübarek bir kitaptır ki, ayetleri iyice düşünsünler, akıl ve iz’an sahipleri öğüt alsın diye sana indirmiş bulunuyoruz. ’’sad 29
Rahman’ın kendi ifadesiyle’’dileyen öğüt alır dileyen almaz’’der.

Şimdi başınızı kaldırıp göğe bakın, sonunu görebiliyor musunuz!milyarlarca galaksi ve trilyonlarca gezegen. milyarlarca ışık yılı mesafeler. İnsan aklının idrak edemeyeceği rakamlar, hesaplar.

Böylesine büyük, böylesine güçlü bir yaratıcı insanlara karşı sonsuz merhamet ve sevgi ile bakmaktadır. Sonsuz büyüklükteki evrende, sonsuz küçüklükteki bir tek insanla ilgilenir.

Onun duasını işitir ve kendi nefsiyle kendi başına açtığı dertler için ona yardım eder.

Bu ne büyük, bu ne yüce bir lutufdur…
Rahman Kur’an da kulları için zorluk istemez, kolaylık ister. Kendi yarattıklarını, gücünü, kudretini gösterir ve şükrü kullarına bırakır. Kuran ifadesiyle’’dileyen istediği kadar şükreder’’. Rahman Kur’an da sınırları çizer, gösterir’’dileyen sınırların içinde kalır, dileyen sınırları aşar’’. Her yapılan hareketin bir bedeli vardır. Rahman’ın adaleti kusursuzdur; Hiçbir suç cezasız, hiçbir iyilikte ödülsüz kalmaz. Kur’an ifadesiyle’’her kul hak ettiğinin karşılığını eksiz alır’’.

Kur’an insana yaşadığı sürede ihtiyaç duyacağı her bilgiyi eksiksiz bildirir. Rahman’ın kendi ifadesiyle’’Kur’an’da hiçbir şey eksik bırakılmamıştır’’.
Kur’an bir öğüt olduğu için çoğu zaman konuları kıssalar şeklinde açıklar. İnsanların başından geçen olayları anlatır ve dileyenlerin bu olaylardan ders çıkarmasını, öğüt almasını ister.

İlk bakışta biz insanlarla hiç alakalı olmadığı düşünülen konulara bile yer verir. Rahman Kur’an da bizlerin önünde Peygamberini uyarır, ikaz eder;
‘’Surat astı ve yüz çevirdi.
Kendisine o kör geldi diye…..
…..
Sen ona aldırmıyorsun
Hayır, çünkü o bir öğüttür’’ABESE SÜRESİ 1-11

‘’Allah’tan başka ilah olmadığını bil; kendi günahın için ve mü’min erkeklerle mü’min kadınlar için Allah’tan af dile…’’Muhmammed 19
‘’biz seni uygulayacağın bir şeraitle gönderdik. Öyleyse sen de ona uy, bilmeyenlerin istek ve arzularına uyma’’casiye45
‘’hakkında azap kararı verilmiş olan kimseye gelince, ateşe girmiş olanı sen mi kurtaraksın’’zumer 19
‘’Ey peygamber!hem Allah’ın nimetine, hem senin iyiliğine erişmiş olan kimseye sen’’Allah’tan kork da eşini yanında tut’’diyordun. Bunu söylerken, insanlardan çekinere, Allah’ın daha sonra açığa çıkaraçağı bir şeyi gönlünde gizliyordun. Oysa Allah korkulmaya daha layıktır…. ’’Ahzab 37

Tüm insanlığa indirilmiş bir kitapta şahsa yapılmış ikazların, özellikle peygambere yapılmış ikazların varlığı düşündürücü değil midir?
Rahman isteseydi onu bizzat ikaz eder, bizimde bu konulardan, bu hatalardan haberdar olmamızı engellerdi. Herşeyi hakkıyla bilen Rahman hiçbir şeyi sebepsiz yaratmamıştır. O halde tüm bunların düşünen insanlar için bir sebebi vardır.

Rahman Kuran’da Peygamber hanımlarını da ikaz eder. Belki de tüm Kur’an baştan sona incelendiğinde en büyük sorumluluğun peygamber hanımlarına verilmiş olduğunu görürüz. Kur’an ‘ın hiçbir yerinde hiçbir hata için ‘’Ey peygamber hanımları!sizden kim açık bir hayasızlıkla huzurumuza gelirse, onun azabı İKİ KAT olur. Bu ise Allah için pek kolaydır-Ahzab30’’ifadesi kullanılmamıştır. Bazı iyilikler için fazlasıyla ödül verileceği anlatılırken hiçbir hata, kötülük için İKİ KAT ceza verileceği ifade edilmemiştir. Bu çok büyük tehdide karşılık önce Rahman söyle der;

‘’Ey peygamber!Hanımlarına de ki: ’’eğer dünya hayatını ve onun zinetini istiyorsanız, gelin, boşanma bedellerinizi verip sizi güzellikle boşayayım-ahzab28’’Rahmanın güce adaleti burada da gözler önündedir. Bu sorumluluktan korkan, böyle bir sorumluluğun altına girmek istemeyen eşleri için bir tercih yapma imkanı tanınmıştır. Ve Rahman söyle devam eder’’Yok, eğer Allah’ı, Resulünü ve ahret yurdunu istiyorsanız, hiç şüphe yok ki, Allah, sizden iyilik yapan ve iyi kulluk edenlere büyük bir mükafat hazırlamıştır-ahzab29’’
Tercihini Peygamber hanımı olmaktan yana kullanan Hanımlar çok büyük bir sorumluluğun altına girmiş oldular. Onlar tüm kadınlara örnek olacaklar ve nefes aldıkları sürece en üstün Ahlaka ve iffete sahip olmak zorunda kalacaklardı. Ve Rahman onlara merhanet etmiş bu zor görevin nasıl başarılacağını,

-EN ÜSTÜN AHLAKIN NASIL OLACAĞINI,
-İFFETLERİNİ NASIL KORUYACAKLARI,
-TAKVAYA NASIL SARILACAKLARINI,

Kur’an da öğütler vererek açıklamıştır;
‘’Ey Peygamber hanımları, siz başka kadınlar gibi değilsiniz. Eğer takvaya sarılacaksınız, cilveli bir şekilde konuşmayın ki, kalbinde hastalık bulunan kimse bir ümide kapılmasın. Ciddi, düzgün ve ölçülü konuşun-ahzab32’’
‘’Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun, daha önceki Cahiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey ehl’i beyt, Allah sizden her türlü kirliliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. -ahzab33’’

‘’……. Peygamber Hanımlarından bir şey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. Sizin kalbiniz içinde, onların kalpleri için de böylesi daha nezihtir…. -ahzab53’’

‘’Peygamber eşleri için babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer Müslüman kadınlar ve sahip oldukları kölelerle perde olmaksızın görüşmelerinde bir günah yoktur. Ey peygamber eşleri, Allah’tan korkun. Çünkü Allah her şeyin şahididir-ahzab55’’

‘’Ey Peygamber!Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu onların iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. -ahzab59’’

Rahman Kur’anda peygamber hanımlarını ve Hz İsa’nın annesi Meryemi iffetli, örnek alınması gereken kadınlar olarak tanımlar. Onlara İffetli olmaları öğütlenmiş aksi halde 2 kat fazlasıyla cezalandırılacaklarını bildirilmiştir.
Peki o halde Kur’anda verilen öğütlere göre onlar nasıl davrandılar; (yukarıdaki ayetlerdeki koyu renkle önemsenmiş bölümler)

– cilveli bir şekilde konuşmayın
– Ciddi, düzgün ve ölçülü konuşun
– Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun
– açılıp saçılmayın
– namazı dosdoğru kılın
– zekatı verin
– Allah’a ve Resulüne itaat edin
– perde arkasından konuşun
– örtülerini üzerlerine alsınlar

Bunlar Peygamber hanımları gibi %100 İffetli olmak isteyen hanımlar için verilmiş öğütlerdir. Bu öğütlere uyan kadınlar Allah ‘ın yardımıyla ahlaklı ve iffetli bir hayat sürerler. Bu sınırların dışına çıkmak elbette hanımların kendi tercihidir. Sınırların dışına çıkıldıkça risk almaya başlanır. Hani bir deyiş vardır’’Şeytanla dans etmek’’, siz ne kadar fazla risk alırsanız (yukarıda koyu karakterle yazılı olanların aksini yaparsanız), şeytanla dansınız o kadar yakın ve uzun sürer.

Bazı yorumcuların, düşünürlerin ifade ettiği gibi Rahman kadınların başlarına elbette kese kağidı geçirmelerini emretmez. O sadece perde arkasından konuşmalarını öğütler.

Rahman elbette kadınlara sokağa çıkmayın demez. O sadece evde oturmalarını öğütler.

Rahman elbette kadınlara erkeklerle konuşmayın demez. O sadece ciddi, düzgün ve ölçülü konuşun diye öğüt verir.

Rahman elbette kadınlara kapkara çarşaflara bürünün demez. O sadece açılıp saçılmayın diye, öğüt verir.

Rahman Kur’an da hata yapma seçimi hiç olmayan en iffetli, ahlaklı kadınlar için şeytandan korunma yollarını bu şekilde açıklamıştır.

Müslüman bir erkeğin kendine peygamberimizi örnek alması ne kadar güzelse, Müslüman bir kadınında kendine peygamberimizi ve eşlerin örnek alması o kadar güzeldir.

Şimdi lütfen kendinizi birkaç dakika için kendine peygamberini, eşlerini örnek almış ve Kur’an daki peygamber eşlerine yapılan öğütleri okumuş, anlamış bir kadın yerine koyun, sonra eşinizin kıyafet dolabının önüne gelin ve alış veriş yapmak için otobüsle şehir merkezine gideceğinizi düşünerek kendinize kıyafet seçin…..

Ne oldu, yüzünüzü, gözlerinizi saklayacak bir perde mi arıyorsunuz?yoksa tüm vücüdunuzu gizleyecek bir elbise mi ?

Bakın şeytan yanınızdan nasıl fısıldıyor size’’boş ver …bugün hava sıcak, herkes çıplak dolaşıyor zaten, sana kim ne yapacak, giy şu eteği çık. Herkes gibi giyinirsen daha az fark edilirsin, dikkat çekmezsin. Hem sen Peygamber eşi misin!… , senin Ahmet böyle şeylere aldırış etmez, o modern bir erkek. Burasıda köy değilki, modern bir şehir. ’’
Ne oldu, eliniz gitmedi mi kısa eteğe?
Bu kadar mı zor şimdi kıyafet seçmek?
Neden rafları karıştırıyorsunuz?elinizle sımsıkı tuttuğunuz eşarp yüzünüzü gizlemeye yetmedi mi, perdelemedi mi yüzünüzü peygamber eşlerinin ki gibi?
Rahman başını örtmeyi emretmemişti hani, hani ‘’hımar ‘’örtü demekti. Neden şimdi risk almaktan korkuyorsunuz?…. Bırakın saçlarınız pırıl, pırıl dalgalansın rüzgarda. Sonra güzel bir kokuda sürün mis gibi koksun sokaklar arkanızdan. bineceğiniz otobüsteki herkes derin derin içine çeksin kokunuzu. Rahman koku sürmeyi kadınlara yasaklamamıştı ki…. Gözlerinize koyu bir rimel çekin, birazda dudaklarınıza ruj, pempe pempe olsunlar. Rahman bunların hiçbirini Kur’an da yasaklamamıştı hani…
Evet doğru, bunların hiçbiri Kur’anda yasak değildir.
Ne oldu, şimdi yasak olmayan bir şeyi yapmaktan mı korkuyorsunuz?
Yoksa siz Şeytanla dans etmekten mi korktunuz?

Allah’ın öğütlerine kulak tıkarsanız bir şeytanın size musallat edilmesi mi yüreğinizi hoplatıyor?

Allah korkusuyla gözlerinizin düştüğünü görür gibi oluyorum…
Şükürler olsun ki cep telefonu var. isterseniz eşinizi arayın, alışverişi o gelirken yapsın. Siz Rahmanın öğüdüne uyun çok gerekmedikçe yalnız başınıza sokaklara çıkmayın, evinizde ağırbaşlılıkla oturun…. sakın yanlış anlamayın…..

Rahman kadının sokağa çıkmasını yasaklamaz.

Rahman Kur’an da emretmez, o sadece biz tutalım diye öğütler verir.
Hesap günü Rahman’ın huzuruna çıkıncaya kadar tercih her zaman sizin….

Şeytanla dans etmek istermisiniz?

Her şeyin doğrusu sadece Kur’an’ da yazılıdır. Rabbim hepimize çok Kur’an okumayı, okuduğunu gereği gibi anlamayı ve anladığı ile yaşamayı nasip etsin.

Saygılar
23. 04. 2011

Temel akçay

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website