Yahudiler kadın çoluk çocuk demeden, insafsızca davranışlarını geçmiş örneklerden hepimiz çok iyi hatırlarız. Kimi insan hakları havarileri, konu bir hayvan olduğunda ona yapılan zulmü günlerce dile getirip, onlara yapılan zalimliği, yürüyüşler ve pankartlarla protesto ederler. Çevre kirleniyor lafları altında gemiler işkâl eden, protestolar yapanlar, acaba o kirlenen Dünyada yaşayan insanları neden hiç düşünüp, kirlenen Dünya için gösterdikleri titizliği, acaba niçin o Dünyada yaşayan insan için göstermezler? İşte yaptığımız her şeyin, göstermelik olayların ardında bir art niyet varsa, gerçekle yüzleştiğinizde böyle tezatlıkla karşı karşıya kalırsınız.
İsrail bu yaptığı insanlık ayıbını, ne yazık ki ilk defa yapmıyor, şöyle bir geriye gittiğinizde zorla kurdurulan İsrail devletinin, kurulduğundan bu yana, bu tür katliamları her zaman görüyoruz. Peki, bir çetenin ya da insafsız örgütlerin yapabileceği zalimliği yapan bir devlet, bir ırk ve bir inanç nasıl olurda bir çetenin ve acımasız bir örgütün gittiği yolu takip eder, hiç düşündünüz mü? Doğrusu bende çok düşündüm, hatta Almanların kendilerine yaptıklarının acısını mı acaba tüm insanlıktan çıkarıyorlar diye düşündüğümde, doğrusu taşlar yerine oturmadı. Çünkü İsrail ve Alman hükümetinin çok da güzel bir dostlukları var günümüzde. Hatta İsrail’in yaptığı zalimliğe bile göz yumanlar arasında, demek ki aralarındaki geçmişi unutup, birde dostluk kurmuşlar. Peki, nedir bu acımasızca insanların katledilişine, kendi halkının bile seyirci kalıp, devletin yaptığı bu zulmü desteklemesinin ana kaynağı ne olabilir? Bakın ben kendi fikrimi söylemek istiyorum. Bir toplum bir ırk, bir nesil ancak inançları doğrultusunda gelişme gösterir ve inandığı kutsal ilkeler etrafında toplanır, öyle davranır ve yaşar. Yaptıkları her hareketlerinde davranışlarında, inançlarının etkisi büyüktür. İşte bizde buradan hareketle Yahudi inancının inandıkları, kutsal kitabın öğretisinin nasıl bir telkinde bulunduğunu ve o toplumu nasıl yönlendirdiğini iki örnek vererek açıklamak istiyorum.
Önce kendimize bakalım, bizler kur’anın yolunda giden, onun öğretisi doğrultusunda yolunu çizenler olarak, bir insanı haksız yere öldürenin ebedi cehennemde kalacağını kabul etmiş bir kitabın nesilleriyiz. Düşünebiliyor musunuz, haksız yere öldürülen bir yakınımızın katilini, ölümle cezalandırılmasını isteme hakkını veren Allah, bu ayetin sonunda nasıl hareket etmemiz gerektiği telkininde bulunuyor bizlere? Eğer onun ölümünü istemezde bağışlarsanız, size kat kat sevap veririm der. Lütfen dikkat edin Kur’anın bir katilin canına bile verdiği önemi görüyor musunuz? Çünkü ölüm cezasını yalnız Rabbim ben veririm diyor istisnalar haricin de, onun adaletinden de kimsenin şüphesi olmasın.
Özet olarak İslam ın insana bakışını anlatmaya çalıştım, elbette birkaç cümleyle anlatmak mümkün değil, çünkü Kur’an bir deryadır o deryayı 1400 yıldır keşfetmeye çalışıyorlar, ama hala ulaşılamayan o kadar çok yer var ki. Şimdide gelelim Yahudilerin bu kadar sert, acımasız oluşuna ve inandıkları kutsal kitabın öğretisine. Kendi yaşantılarından inançlarından bir örnek verip, inançlarının ne kadar katı, acımasız ve sert olduğunu, bu inançlarını da yaşamlarına geçirdiklerinin bir örneğidir. Bu örneği özellikle verdim. Bizim inancımızda asla olmayan, kur’anın onay vermediği bu yanlış inancın, kimler tarafından güzelim dinimize nereden sokulduğunu da, düşünmenizi rica ediyorum.
Bir aileyi düşünelim, bir erkeğin en yakını evlendiği eşi ve ondan doğan çocuklarıdır. Sizlere Tevrat’tan bu konuyu içeren iki örnek vermek istiyorum, olayların karşısında takınılan tavra ve verilen cezalara dikkat ediniz lütfen, çünkü günümüzde yapılan katliamların ana kaynağını burada bulacaksınız. Evlendiği eşine ve evladına aşağıda yazacağım cezaları reva gören, başka insanlara nasıl davranır onu da lütfen sizler düşünün.
TEVRATTAN ALINTIDIR;
YASANIN TEKRARI 22;
13 “Bir adam bir kadın alır, yattıktan sonra ondan hoşlanmazsa,
14 ona suç yükler, adını kötüler, `Bu kadınla evlendim ama onunla yatınca erden(kız) olmadığını gördüm derse,
15 kadının annesiyle babası kızlarının erden olduğuna ilişkin kanıtı alıp kapıda görevli kent ileri gelenlerine getirecekler.
16 Kadının babası ileri gelenlere, `Kızımı bu adamla evlendirdim ama o kızımdan hoşlanmıyor diyecek, `Şimdi kızımı suçluyor, onun erden olmadığını söylüyor. İşte kızımın erden olduğunun kanıtı! Sonra anne-baba kızlarının erden olduğunu kanıtlayan yatak çarşafını ileri gelenlerin önüne serip gösterecekler.
17
18 Kent ileri gelenleri de adamı cezalandıracaklar.
19 Ceza olarak ondan yüz gümüş alıp kadının babasına verecekler. Çünkü adam İsrailli bir erden kızın adını kötülemiştir. Kadın adamın karısı kalacak ve adam yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.
20 “Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa,
21 kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail`de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.
Bu alıntıyı okuyunca hemen geleneklerimizde olan gerdek gecesi ve kanlı çarşafı hatırladınız sanırım. İşte bu adet dahi Yahudilerden içimize nasıl sokulduğunun açık kanıtıdır. Kur’an da asla kızlık konusunda bir konu geçmez. Çünkü Kur’an evlenilecek bir kadında namus, hayâ, iffet ve şerefi arar. Bakın burada bile kur’anın yüceliğini ve her devre uyan bir kitap olduğunu, insanlara karşı nasıl yumuşak ve yakın davrandığını görüyorsunuz. Sırf bu yanlış gelenek yüzünden, hala binlerce kızımız horlanmakta, dışlanmakta, gerdek gecesi babasının evine gönderilmektedir. Hatta utancından intihar bile etmektedirler.
Hiç evlenmemiş bir kızda gerdek gecesinde bahsedilen kanama her zaman olmayabilir. Bunu tıp ilmide açıkça söylemektedir. Bazı kızların kızlık zarı doğumda yırtıldığı gibi, bazı kızların kanaması belli belirsiz gelir. Hatta bazı kızların çocukluk dönemlerinde yanlışlıkla yaptığı ani hareketlerden dolayı yırtıla da bilir. Şimdi düşünün geçmişi ve kızlarımıza atılan bu haksız iftiraları ve bu yanlış geleneğin, bakın nereden içimize girdiğini görün.
Kur’an asla ve asla böyle bir olaydan bahsetmez, söylediğim gibi kadının namuslu ve şerefli olması ve bu konuda sözlerine güvenilmesini önerir. Şimdide bu konuda Yahudi inanışına bakalım. Düşünebiliyor musunuz, evlendiği kadından hoşlanmayan erkek, kadına sırf kızlığından kan gelmedi diye, onu taşlayarak ölüme gönderebiliyor. Kızın anne babasının bile söz hakkı yok bu konuda, hem de kendi kapısı önünde evladının taşlanarak öldürülmesini seyredecek. Erkek iftira atmışsa verilecek ceza ise tam Yahudilerin maddiyata verdiği önemin göstergesi gibi. Yüz gümüş para cezası alınacak babaya verilecek, kadında adamın karısı olarak ebedi kalacak. Düşünebiliyor musunuz o kadının ömür boyu çekeceği eza ve cefanın halini. İşte Yahudilerin inançları ve bir olay karşısındaki çözüm yolu. Bugün İslam inancına da giren taşlayarak öldürme, bakın nerelerden içimize sinsice sokulmuş görüyor musunuz? Günümüzde siz Yahudilerin taşlayarak öldürdüğü bir kadın gördünüz ya da duydunuz mu? İşte bu yanlış inançlarından Yahudiler vazgeçti, ya bizim içimize soktukları bu yanlış inançtan, bir kısım İslam âlemi vazgeçti mi? Sanırım işin üzücü yanı da burası. Yorum sizlerin.
Şimdi vereceğim örnek ise gerçekten Yahudilerin karşılaştığı zor bir olay karşında kendi evladı bile olsa, nasıl bir çözümü seçtiklerinin güzel bir kanıtıdır. Sizlere sormak istiyorum eğer yaramaz, laf dinlemeyen birazda içkici bir oğlunuz olsa, ona ne yapardınız? Bakın Yahudiler hangi yolu izliyor, işte Yahudilerde günümüzde aynen bu yolu kendi evlatlarında belki değil ama başkalarının evlatlarında deniyorlar, başka bir şekilde. Yine bir alıntı yapalım.
TEVRATTAN ALINTIDIR;
Yasanın Tekrarı 21:
18 “Eğer bir adamın dik başlı, başkaldıran, annesinin ve babasının sözünü dinlemeyen, onların tedibine aldırmayan bir oğlu varsa,
19 annesiyle babası onu tutup kent kapısında görev yapan kent ileri gelenlerine götürecekler.
20 Onlara şöyle diyecekler: `Oğlumuz dik başlı, başkaldıran bir çocuktur. Sözümüzü dinlemiyor. Savurgan ve içkicidir.
21 Bunun üzerine kentin bütün erkekleri onu taşlayarak öldürecekler. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. Bütün İsrailliler bunu duyup korkacaklar. ”
İşte Yahudilerin felsefesi, bakın nasılda ortaya çıkıyor, son söze lütfen dikkat edin Bütün İsrailliler bunu duyup korkacaklar. “. Yahudiler de tüm Dünyaya, özellikle Filistinlilere aynen bu taktiği güdüyorlar, içlerine KORKU SALMAK.
Bizler gerçek İslam’ın KUR’ANIN etrafında birleşmediğimiz takdirde, onlar daha çok katliam yapacaklardır, korku salacaklardır etrafına, bunu unutmayalım. Bizlerde ancak onları seyretmekle yetiniriz. Yapılan katliamlara karşı, nerede İslam ülkeleri? Amerika’yla kucak kucağa hepsi. Ayrıca içimizde zaten bizler, birbirimize düşman, mezheplere ayrılmış bir halde kardeşimizin kuyusunu kazmakla meşkuluz. Seçtiğimiz yöneticiler yapılan katliamları sözde kınamalarla geçiştirdiği sürece, bizlerin başına daha çok bela olacaklardır.
Bizleri yönetenlere İsrail’le alışverişimizi keselim diyen bir vatandaşa, bununla ne ilişkisi var bu başka şeydir diyen yöneticilerimiz olduğu sürece, sözde kabadayılık yaparak, daha sonra dostluk arayışları, bizlerin gururunu kırmaktadır. Bunları yaptığımız sürece, havanda su dövmekten öte gidemeyiz. Allah sizleri yönetecekleri ehil insanlardan seçiniz diye uyarıyor da, bizler hala kömür dağıtanlarla, para dağıtanları en iyi yöneticidir diye seçiyorsak, daha çok kötü günlere hazır olalım derim.
Ülkesinin vatandaşını kömüre ve sadakaya muhtaç etmiş bir toplum, asla ileri gidemez. Yakın zamana kadar gelen bütün hükümetler, devlet baba zihniyetiyle halkını kendisine muhtaç etmekten kurtarmanın çabasını, gerektiği kadar göstermemişlerdir. Rabbim böyle durumlardan bizleri korusun ve gönül gözümüzü açıp, gerçekleri görmemizi sağlayan kulları arasına bizleri alsın inşallah.
SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK