Dünya-Ahiret Dengesi…

“Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.”
Enbiya, 35

İnanan, inanmayan tüm insanların üzerinde anlaştığı ve karşı konulamaz gerçek olan ölüm bize dünya hayatında yaşadığımız her şeyin bir sonu olduğunu göstermektedir. Açıkçası ölüm gerçeğini tam olarak idrak etmiş bir kişinin günlük yaşantısını hiç bir şey olmayacakmış gibi sürdürmesi mümkün değildir. Bazı insanlar ölüm gerçeğini görmezden gelir; bazısı ölümden sonrasını görmezden gelir; bazısı hayatın ölümle son bulacağını düşünür. Ancak sadece iman sahipleri ölümden sonra insanın hak ettiği karşılıkları alacağını düşünür ve ibret alır.

Böyle bir iman sahibi için dünya hayatı bir oyun, eğlence ve yararlanmadan başkası değildir. Bunun farkında olan kişi sahip olduğu her şeyin kendisine Allah tarafından sınanmak üzere verildiğini bilir. Aklını Allah yolunda ilim sahibi olmak için kullanmalı, vaktini Allah rızası için değerlendirmeli, parasını Allah yolunda işler için harcamalıdır. Böyle bir kişi için dünya hayatı ancak bir oyalanma yeridir. Ancak bu oyalanma yeri insana süslü gösterilmiştir. İnsan, sürekli hırslarının ve isteklerinin etkisi altındadır. İlk bakışta kişinin inzivaya çekilip hırslarından arınması ve ömrünün sonuna kadar insanlardan uzakta tek başına yaşaması en garanti yöntem olarak görünse bile Kuran’a göre Allah insanlardan pasif bir iman anlayışı yerine proaktif bir iman anlayışı önerisinden bulunmaktadır.

“İnananların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama cihat edenleri, çok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır.”
Nisa, 95

Dolayısıyla Allah’ın insanlara önerdiği yöntem insanların kendi bulundukları toplum içinde aktif olarak Allah yolunda gayret göstermeleridir. Bunu yaparken de yine insanların dünya işlerinden el-etek çekmesi yerine herkesin kendi kapasitesine ve imkanlarına göre ahiret için hareket etmesini önerir Allah.

“Allah’ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah’ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez.”
Kasas, 77

Aynı zamanda inananların dua ederken sadece dünya hayatı için değil hem ahiret hem de dünya hayatı için güzellikler istemesini önerir.

“Onlardan kimi de şöyle yakarır: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!””
Bakara, 201

Sonuç olarak, Allah insanlara öncelikli olarak ölüm sonrası için çalışmalarını öğütler ve dünya hayatının gelip geçici olduğunu sürekli hatırlatır. Öğüt alan kişi için dünya hayatı kişinin ahiret yurdunu araması için bir fırsattır. Kişi sahip olduğu ve imkanı olan her şey için Allah’a karşı sorumludur ve imkan sahibi olduğu süre boyunca sahip olduklarını Allah yolunda kullanmakla yükümlüdür.


About the Author
Author

Oguzhan

Leave a reply

Name (required)

Website