Ayet Cımbızlama ve Tahrif Teknikleri kullanılarak anlamı tahrif edilen kavramlardan biri de “hikmet”tir. Hikmet kelimesi, ehli sünnet alimleri tarafından Muhammed Peygamberin hadisi/sünneti olarak algılanmış, dinde hüküm ifade etmeyen bu hadisler, Allah’tan vahiy yoluyla gelen ayetler gibi değerlendirilmiş, hadislerle Kur’an’ın bazı ayetleri nesh edilmiştir(yürürlükten kaldırma). Hikmet konusunda bu kadar çok yanılgıya düşülmesinin sebebi,
“Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.”
Bakara suresi, 151
ayetinde ve hikmet kavramının geçtiği diğer ayetlerdeki “kitap ve hikmet” kelimeleridir. Bu iki kelimenin bağlaçla ayrılması kitap kelimesiyle Kur’an-ı Kerim; hikmet kelimesiyle de Muhammed Peygamber’in sünneti ve hadisleri olarak anlaşılmıştır.
Kuran’ı yeterli görmeyen ve din sahasında istedikleri gibi at oynatanlar “hikmet” kavramını tahrif ederek, sünnet kılıcıyla istedikleri ayetleri kuşa çevirmiş ve Kuran çelişkilerle dolu bir kitap haline getirilmiştir.
“H-K-M” kökünden türetilen hakim, mahkeme, mahkum, hüküm, muhakeme, muhkem “hikmet” kelimesiyle aynı kökene sahiptir. Bu açıdan bakıldığında “hikmet” kelimesinin hükümle ilgili bir kelime olduğu ve dolayısıyla “kitapla en güzel ve en doğru şekilde hükmetme” olarak anlaşılması gerektiği gerçeği gün gibi karşımızda durmaktadır. “Hikmet=hüküm” olduğu gerçeğini Allah bir ayette şöyle açıklamaktadır:
“Biz sana, insanlar arasında Allah’ın gösterdiği şekilde hüküm vermen için, kitabı hak ile indirdik. Onun için hainlerin savunucusu olma.”
Nisa suresi, 105
Bu ayet açık bir şekilde gösteriyor ki, Muhammed Peygamber insanlar arasında hüküm verirken kitabı esas almıştır.
Ayet Cımbızlama ve Tahrif Teknikleri kullanılarak tahrif edilen “hikmet” kavramının Kur’an’da hangi anlamlarda kullanıldığına bir göz atalım.
Müzzemmil suresinde Allah Teala nübüvvet/risalet misyonunu/görevini verdiği Muhammed nebi bu görev için hazırlamıştır. Bir nevi kendisine bu zor görev için, yükleme yapılmıştır. Üstünde asıl durulması gereken
“Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku”
(73/4)
ayetidir. Allah’ın, peygamberimizin Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne okumasını istemesinin sebebi “hikmet” sözcüğünde saklıdır. Hikmet sözcüğü her ne kadar Kur’an dışı vahye delil olarak gösterilse de,kanaatimce “hikmet” Kuran’ı okuyup anladıktan sonra Kur’an’dan en güzel şekilde hüküm çıkarmaktır. Aşağıda “hikmet” sözcüğünün kullanıldığı bazı ayetlere göz atarsak, dediklerim daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim “hikmet” kelimesinin hüküm ifade ettiğini İsra suresindeki şu ayetlerden anlayabiliriz:
“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, zinâya yaklaşmayın, Allâh’ın harâm kıldığı canı haksız yere öldürmeyin, yetimin malına yaklaşmayın, sözünüzü de yerine getirin, ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın, hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme, yeryüzünde kabara kabara yürüme, bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabb’in katında çirkin(mekruh) görülmüştür, Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir(rabbuke minel hikmeti).”
(İsra suresi, 31-39)“…Allah sana kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir, hem Allahın senin üzerinde fazlı çok büyük bulunuyor.”
(Nisa-113)
Sonuç olarak Allah, peygamberimizin Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne okumasını ve Kur’an hakikatlerini, hikmetlerini insanlara bildirmesini istemektedir. Daha ilk inen surelerden biri olan Müzzemmil suresinde Allah Teala, Peygamber Efendimize gecenin yarısından fazlasını Kur’an okuyarak geçirmesini istemektedir. Müzzemmil suresi nüzul (iniş) sırası bakımından 4. suredir. Yani henüz Kur’an ayetlerinin çok az bir kısmı Peygamber Efendimize vahyedilmiştir. Buna rağmen Peygamberimizin ağır ağır, düşüne düşüne az sayıdaki ayetleri uzun uzadıya okumasındaki sır ne olabilir?
Kanaatimce ayetler arasındaki bağlantıları kurmak ve ayetlerden hikmetler (hüküm) çıkarmak için yapılan titiz bir çalışmadır denilebilir. Bu okuma, sevap kazanmak için, ayetlerin anlamları üzerinde düşünmeden yapılan tekrarlardan ibaret değildir. Aksine bilinç ve sorumluluk yüklü, derinlikli bir okumadır.
Muhittin BOZKURT