Ehli sünnetçiler Kuranı terk ettiklerinden, alimlerine Kuran hakkında en temel soruları sorduğunuzda bile size aptal aptal baktıklarını göreceksiniz. Düzinelerce ayet referans verdiğimiz halde, bu ayetler ehli sünnetçiler çok yabancı gelmektedir. Neden? Çünkü bunlar hiç bir zaman bu ayetlerin gerçek anlamlarına dikkat etmemişlerdir.
Onun içindir ki Allah Resulü KIYAMET gün bu şikayette bulunacaktır.
Furkan 30:
Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terk ettiler.(elde tuttukları halde terk etmek.)
Ve kale rasulü ya rabbi inne kavmit tehazu (ELDE TUTMAK) hazel kur’ane mehcura(TERK,HİCRET)
Alimlerin yaptıkları budur işte. Kuranı terk ettiler. Peki Bu ulema ne biliyor dersiniz ? Onların bilgileri sahte hadislere dayanan parçalı bulutlu bilgidir. Hatta şunu açıkça diyebiliriz ki, hadisleri bile doğru dürüst bilmiyorlar. Bildikleri kuruntudan ve hocalarının birbirlerine kitaplar şeklinde aktarıp, kuranın deyimi ile atalar dinini nesillere aktarmaktan ibarettir. Dikkat etmez ise şu ayet bir uyarı verir.
A’râf / 38
“Sizden önce geçen İns-ü Cin topluluklarıyla birlikte ateşe girin,” dedi. Her ne zaman bir topluluk girdiyse bir öncekine lanet etti. Hepsi oraya vardığında sonrakiler öncekiler için: “Rabbimiz, bizi bunlar saptırdı. Bunlara ateşten bir kat daha fazla azap ver,” dediler. “Hepsi için iki kat vardır. Ancak bilmezsiniz,” dedi.
Bu ayet Kurana tam 4 defa tekrar edilmektedir.
54:17
Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. öğüt alan yok mu?
Bu ayetin aynısı şu surelerde tekrar edilmektedir. 54:22, 54:32 ve 54:40.
Bununla birlikde Bu ehl-i Sünnet alimleri Buharinin uydurma hadislerini ilk sayfadan son sayfaya kuran karşılaştırarak ve düşünerek okumamışlardır. Eğer bunu yapmış olsalardı, Buharinin uydurma hadislerinin Kurandaki ayetlerden sadece 1/3 açıklamaya çalıştığının farkına varacaklardı. Bu basit bir dille şu demektir. Kuranın tamamını açıklayacak kadar yeterli Buhari hadisi yoktur.Medine Münevvere Üniversitesi tarafından yayınlanan Dr Muhammad Muhsin Khan yazdığı şu kitapta SIK SIK şu sözler ile karşılaşırsınız. Bu konuda bir hadis yoktur diye. (Sahih Bukhari, Volume 6 – Tafsir of the Quran, translation by Dr Muhammad Muhsin Khan, University Medina Al Munawwara).
Başka bir deyiş ile Buhari Kurandaki 28 sure için herhangi bir hadis kayıt edemediğini kabul etmiştir. Bu basitce Kurandaki 114 surenin yuzde 25 denk gelmekdedir. Hatta geriye kalan hadilserde supheli. Bu sartlar altinda Buharinin hadislerini Kurandan sonra ikinci kaynak oldugunu iddia etmek kafadan hasta olanlarin bir tarifinden baska bir sey degildir. Zaten o hadislerin bir çoğu Tevrat ve o bölgenin eski dini zerdüşlük esinlenmelidir. Kuranı temiz(geçmiş bilgi ve dinlerden arınmış) olmayanlardan başkası, irtibata geçerek, gerçek ile ilişkilendirip anlayamaz zaten.
Vakıa
75.Hayır! Necmlerin (ayet öbek grup) yerlerine yemin ederim ki,
76. Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.
77.Şüphesiz bu, değerli bir Kur’an’dır,
78. Korunmuş bir kitaptır.
79. Ona ancak temizlenenler temasa geçer.
Genelde Buharinin Hadislerinin senedi konusunda gösterdiği titizlikden övunç ile bahsedilir. Bütün bu komik ve şahane övgülere rağmen Sahih Buharinin İmam Buhari tarafindan yazıldığına dair hiç bir delil yokdur.
Tevbe 101
Hem etrafınızdaki a’râbîlerden Münafıklar var, hem de Medine ahalisinden nifakta idman edenler, sen onları bilemezsin, onları biz biliriz, biz onları iki kerre tazib edeceğiz, sonra da büyük bir azâba itilecekler.
Ehli Sünnet ulemasının kendi kabullerine göre, Buhari Kitapları bize tek bir kaynak olarak gelmemiştir. Onun yerine kabul gören değişik rivayetlerden seçilen AL-Kushaymaninin (d.389) Buharinin öğrencilerinden Al Firabri dayanarak oluşturduğu kaynaktır.
Bunun adı: Ulema dansı yada iki yüzlülüktür. Bu ulemanın gönül rahatlığı ile İmam Buhari tarafindan yazılmıştır diyebilecekleri tek bir kaynak yoktur. Böyle bir şey yoktur. Aslında elimizde olan 600 senelik bir zaman süreci içerisinde parçalardan derlenerek toplanan eserler var.
Aslında bu ulema içi boş yalanlar üzerinde durduklarının farkındadırlar.. Bu yalanlarını saklamak için daha fazla yalan uydurmaktadırlar. Buharinin bütün uydurma eserlerin yazarı olmadığı gerçeğini saklamak için, buharinin Büyük Sahihi hakkında 70 civarı derleminin yazıldığını söylerler. Bu onlara aslında yardım etmiyor.
Bu ulemaya göre, bu derlemelerin en meşhuru İmam İbn-i hacer El- Askalani tarafından yazılan Fetih El- Bari (Yaratıcının Zaferi) adli eserdir. Yazarının ilgili Arapça bilimlerine olan hakimiyeti, incelediği hadislerden anlam çıkarabilme yeteneği ve değişik rivayetler arasındaki farklılıkları düzeltme yeteneği yüzünden en güvenilir kaynak kabul edilmiştir. Buhari tarafından yazılmış bir Sahihi Buhari yoktur. Peki ne vardır. El- Kushmayhani (d.389) tarafından Buharinin öğrencilerinden El Fabri dayanarak yazdığı derleme vardır. İbn-i hacer ve onun derlemesini su web sitelerinden google çeviri aracılığı ile okuyabilirsiniz. (http://www.central-mosque.com/biographies/asqalani2.htm ve http:// www.thesaurus-islamicus.li)
Ibn-i Hacer El Askalani Hicri 256 yılında ölen Buhariden 596 sene sonra olduğundan Buhariyi hiç görmemiştir. Bu ehli sunnet ulemasi Buharinin hiç bir zaman bütün bir kitap yazmadığını kabul etmektedirler. Unutmayalım ki, o zamanda ne matbaa nede fotokopi makinası vardı. Şimide en önemli ve can alıcı soru Şu: Nasıl olurda Ibn-i Hacer hiç olmayan bir kitap hakkında derleme yapar ?
Şimdi bu garip sorunun farkında olan Ehli sünnet uleması bu boşluğu doldurmak için, İbn-i hacerin derlemesini diğer bir alim olan ve hicri 389 yılında ölen El Khushaymaninin derlemelerine dayanarak yazdığını söylerler. Böylece iki yazar arasındaki boşluğu 463 yıla düşürürler. Simdi İbn-i hacer ile El Khushaymani derlemeleri arasındaki yıl farkı 463 yıla düşmektedir. El- Khushaymani derlemeleri tek bir kaynak olarak hiç bir zaman var olmamıştır.
Khushaymani ile Buhari arasında 133 yıl fark vardır. Şimdi bu açığı kapatmak için araya El Firabri (Muhammed ibni Yusuf Ibni Matar el Firabri 231-320) 256 yılında ölen buhari ile 389 yılında ölen Khushaymani ve 852 yılında ölen Ibn-i hacer arasındaki kayıp bağlantıyı sağlamak için araya sokulur. Şimdi araya diğer isimleri soksak bile Buhari ile Ibni hacer arasında 596 yıl vardır. Ehli Sünnet ulemasının kendi kabulüne göre Ibni Hacerden önce hiç bir zaman tam bir Buhari hadis kitabi yoktur.
Okuyucunun açıkça görebileceği gibi aralarında 463 yıl fark olan El Askalaninin derlemelerini Kushaymaninin derlemeleri üzerine yaptığını söylemek koca bir yalandan başka bir şey değildir.
Bu yorumu diğer 70 derleme içinde yapabiliriz. Kafa karıştıran diğer 70 derlemenin her bir kendi kaynaklarına sahip olduklarında birbirlerinden farklıdırlar. Bu 70 derlemin her biri kendi Kushaymani, Ibni hacerleri, Fiabrislerini ortaya çıkarmışlardır. Her birinin 400, 500, 300 yıllık açıkları vardır. Bu tahmine dayalı kaynaklar Ehli sünnetçilerin dininin kaynagidir. Hele şiilere bakarsanız durum daha da kötudur.(Tarihi bilgiler için Dr.Mehmet EREN Selçuk ünv. Yusuf Ağa Kütüphanesinde hadise dair önemli Eserler adlı yazı Sosyal Bilimler Enstitü dergisi )
Şimdi bu Ehli Sünnet ulemasının Ibn-i Hacer hakkında ne söylediklerine bir göz atalım.
“Ibni Hacer Askalani, SIK SIK kaynak olarak kullanırken, neden yaptığını detaylı olarak anlatır ve neden kullandığını yazar. Bu yüzden onun aktardığı rivayetlerde icazet sahibi olduğunu gösterir.
Bir başka deyiş ile, Buhari hadiserinin değişik rivayetleri olduğundan, Ibni Hacer Sahihi Buharinin nasıl olması gerektiğine karar vermiştir. Ibni Hacerin bir tahmin oyunu, bugün elimizde Sahihi Buhari olarak durmaktadır.
Bütün bulara rağmen ulema arasında karışık tartışmalar olmadan ancak bir kaç hadisin anlaşılabileceğini iddia ederler..
Bu ulemaya göre hadis Kuranı açıklar, hatta gördüğünüz gibi karışık tartışmalar olmadan hadisin bile anlaşılamayacağıni iddia ederler.
Alemleri, gökyüzünü, hayvanları ve insani yaratan Allahın Kurandaki mesajını anlamak için ulemanın kendi arasında yapacağı tartışmalara dayanmanız gerektiğini söylüyorlar. Bunun takdirini sizlere bırakıyoruz.
Ta-ha 95-96.
Musa: Ya senin zorun nedir, ey Samiri? dedi.O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.