Kuran’da pek çok kıssa anlatılır. Peygamberlerin hayatlarından bahsederken, Peygamberler zamanında yaşamış inanan ya da inanmayı reddeden kişilerden de bu kıssalarda bahsedilir. Pek çoğumuz Kuran’ı okurken bu kıssaları çok da dikkatimizi vermeden hızlıca okuyup geçiyoruz sanki. Hani eskilerden anlatılan bir destan, bir masalmış gibi. Oysa bu kıssalardan Kuran’da bahsedilmesinin bir hikmeti muhakkak ki vardır. Allah bu kıssalardaki kişileri, davranışlarını, düşünme biçimlerini, hatta psikolojilerini anlatırken aslında bize de yol gösterir. Kıssaları dikkatlice okuyan bizler bunlardan kendi adımıza ders çıkarabilir; “aa evet ben de bu hatayı yapıyorum, daha dikkatli olmalıyım”, “insanlar ne zorluklara katlanmışlar, ben de daha güçlü olmalıyım, hemen pes etmemeliyim” biçiminde düşüncelerle hayatımıza yön verip kendimizi geliştirebiliriz.
Geçen gün Kuran okurken karşılaştığım bir kıssada geçen çok güzel bir ifade dikkatimi çekti. Sizlerle de bunu paylaşmak istedim. İfade aynen şöyle;
“Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O’na döndürüleceksiniz.”
(36 Yasin Suresi -22)
Aslında son derece basit görünen bir ifade belki ama dikkatlice bir kez daha okuduğunuzda böylesine basit bir ifade ile bu derece önemli bir konunun nasıl da güzel anlattığını siz de fark edeceksiniz.
Önceki ayetleri okursanız, bu kıssada şunların anlatıldığını göreceksiniz: Elçiler gönderilen bir toplumun çoğunluğu inanmamakta direnir. O kentten inanan bir kişi inanmayanları ikna etmek için yanlarına gelir ve bu son derece basit ama bir o kadar da etkili ifadeyi kullanır. Bu ifade bana son derece etkileyici geldi çünkü tam da insanın durumunu resmediyor. Bizi yaratan, bize her şeyi veren Allah’a nasıl kulluk etmeyiz. Biz hiçbir şey değilken bizi yaratan, böylesine mükemmel bir işleyişe sahip vücutları bize veren, bizi rızıklandıran, sahip olduğumuz her şeyi bize lütfeden Allah’a kulluk etmeyip de kime edeceğiz. Dahası dönüşümüz de ancak Allah’adır. Ölümün kaçınılmaz son olduğu aşikârken, bu hayattaki süremiz dolunca Allah’a döneceğimiz, bizi yoktan var eden Allah’ın da bizi yeniden yaratacağı belliyken O’na kulluk etmeyip de ne yapacağız? Kulluktan kaçınan kişiler ciddiye alınabilecek bir alternatifle gelebilirler mi? Yoksa tek önerecekleri şey, yok olup gitmekte olan insana daha fazla zevk alma yönünde bir hayat çizmek midir? Allah’ın içinde bulunmadığı bir plan ne kadar anlamlı olabilir? O plan yok olup gitmeye mahkum değil midir?
İşte böyle kıssaları daha dikkatli okuduğumuzda gerçekten etkileyici ifadeler ile karşılaşmak, bu ifadelerden kendimize de pay çıkartmak mümkün olur. Bu ifadeler sayesinde kendimizi bir kez daha kontrol edebilir, dini konularda konuştuğumuz, uyarılarda bulunduğumuz kişilere de bu kıssalarda bahsi geçen ifadeler ile seslenebiliriz. İşte bu yüzdendir ki Kuran’ı yavaş yavaş, anlayarak ve üzerine düşünerek okumamız gerekir.
Ve Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!
(73 Müzzemmil Suresi -4)