Müşriklerin Dini

 

Toplumda, kendilerince birtakım hükümler, helaller, haramlar koyan ve böylece Allah’a şirk koşarak yaşayan müşrik bir kesim vardır. Bu insanlar, dini kendi istek, arzu ve çıkarlarına göre değiştirir, kendilerine göre yorumlar ve özünden saptırırlar. Kur’an hükümlerinde eklemeler, çıkarmalar ve değişiklikler yaparlar. Böylece Allah’a ve Peygamberimiz’e iftira atarlar. Yaşadıkları, gerçek dinle ilgisi olmayan yeni batıl bir dindir. Kur’an’da, kendi sınırlarıyla kurdukları batıl dine tabi olan bu insanlardan çok fazla ayette söz edilir:

 

Hiç şüphesiz Allah’a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.  (Mücadele Suresi,  20)

 

Din pırıl pırıl aydınlıktır, ışıktır, huzurdur, ferahlıktır. Kur’an bize aydınlığı, estetiği ve güzelliği anlatır.  Ama Kur’an’ın nurundan yararlanamayan, karamsar, kâbus ruhlu kişiler, kendi kafalarındaki ve ruhlarındaki karanlıkla, adeta dumanlı, sisli, kirli, puslu bir dünya meydana getirirler ki, o din değildir.

Allah’ın adı bu insanların kalbine girmemiştir, sadece dillerindedir. Müşrik, Allah’a doğrudan yönelemez, araya aracılar koyma ihtiyacı duyar. Araya koyduğu bu aracıların, kendisine Allah Katında yardımcı olacaklarını düşünür. Oysa bunlar onu Allah’tan daha çok uzaklaştırır, şirk koşmasına neden olurlar. Müşriklerin, Allah’ın huzurunda şefaatçi olacaklarını zannettikleri aracıları putlaştırdıkları, Kur’an’da şöyle haber verilir:

 

Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: “Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir” derler. De ki: “Siz, Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir.”  (Yunus Suresi, 18)

Müşrik Kur’an’ı bilmediği için, Kur’an ahlakına da sahip değildir. Hareketleri ve konuşmaları da Kur’an dışıdır. Kur’an’dan uzak olduğundan, onun müminlere sunduğu bütün nimetlerden, bütün ilimlerden, bütün ahlâki güzelliklerden yoksundur.

Müşrikler mutsuz ve karamsar bir ruh haline sahiptirler. Şirk koştukları için sıkıntılar, belâlar, zorluklar peşlerini bırakmaz. Bu sıkıntılar, onların azap ve aşağılanmalarının dünyadaki başlangıcıdır. Ayrıca temizlik anlayışları da yoktur, pistirler.

Tüm bu özelliklerinden dolayı, din adına ortaya çıktıklarında, insanları din ahlâkından uzaklaştıran son derece itici bir görünüm sergilerler. Din ahlâkına hizmet ettiklerini, dinsizlikle mücadele ettiklerini zanneder, fakat dine çok fazla zarar verirler. Kur’an’ı yaşamayan, Allah’ı gerçek anlamda tanımayan bu cahil insanlar, imanı tanımamış olan kişileri Kuran’dan uzak tutacak her türlü batıl inancı savunurlar. Ayetlerde de belirtildiği gibi, ‘zan ve tahminle yalan söyleyen’ bu insanların ileri sürdükleri deliller de tamamen Kur’an dışıdır.

Dini henüz tanımamış insanlar, bu müşrik grubunun İslam’ı temsil ettiğini düşündükleri ve onların sürdürdüğü yaşamı itici buldukları için, iman etmekten kaçınırlar. Oysa bu kesimin gerçek dini ve Kuran ahlakını yaşamadıkları çok açıktır. Kendi ruhlarındaki karanlığı anlatan kişilerin yaptıkları yorumlar İslam değildir.

Ruhu sevinç ve Allah aşkı içindeki insanların yaptığı yorum geçerli olandır. Vicdanıyla bakan biri, bu insanların Kur’an’dan ve Kur’an ahlakından haberi olmayan cahil insanlar olduklarını ve gerçek İslam’ı değil, uydurdukları sapkın bir dini benimsediklerini anlayabilir.

Daha takva olmak adına dini zorlaştıran ama kendi koydukları kurallara kendileri de uyamayan, bu sebeple de dünya hayatında şaşkınca dolaşan müşriklerin ahiretteki şaşkınlıkları çok daha fazla olacaktır:

(Bundan) Sonra onların: “Rabbimiz olan Allah’a andolsun ki, biz müşriklerden değildik” demelerinden başka bir fitneleri olmadı (kalmadı.) (En’am Suresi, 23)

https://twitter.com/Fuat_Turker


About the Author
Author

fuatturker

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website