Araştırdığımızda iki tür “peygamber” algısıyla karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Peygamberi beşer olarak kabul edip “örnek” alıp, “Kur’an”ı merkeze alıp yaşamaya çalışanlar bir tarafta, Mezhep ve tarikatların önderlerinin söyledikleriyle amel edenler, peygamberi “taklit” etmeye çalışanlar ve peygamberi yüceltmek adına Elçiyi melek peygamber konumuna taşıyanlar diğer bir taraftadırlar.
Sizce Nebi- Elçimizin örneklik vasfı taklitle özdeşleştirilebilir mi? Aslında taklit etmeye çalıştığımız bir kişi bizde kişilik oluşturmaz. Taklit bilinçli de bilinçsiz de yapılabilir. Taklit etmek sahte bir kişilik kazandırır.
Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır. (Ahzap 21)
Elçimiz, vahyi içselleştirdiği için tüm tutum ve davranışlarda bize örnektir. Bu da bizim de vahiyle inşa olarak yaşayabileceğimiz ve herkese örnek olabileceğimiz anlamına gelir. Fıtrata uygun olan ve tavsiye edilen vahyi içselleştirerek bilinçli yaşamaktır. İyiliği emretmek kötülüğü nehy etmektir. Örneklik vasfı taklitle özdeşleştirilemez. Taklit tekel oluşturmaktır aynı zamanda! Tekelleşmenin hiçbir türü istenmemektedir. Bir yerde tekelleşme varsa orada kokuşma var demektir.! Taklit etmek hastalıktır! Kuranda Nebi- elçimize uymak örneklik sadedinde bize tavsiye edilmiş…
Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin. (Kalem 4)