YÖNETİCİ İLE İLETİŞİMİN İLKELERİ

 

(Zalimlikte Evrensel Sembol Haline Gelmiş Dahi Olsa)

YÖNETİCİ İLE İLETİŞİMİN İLKELERİ:

 

“Kardeşini yanına al ve BELGELERİMLE birlikte git. İkiniz de BENİ ANMAKTA GEVŞEKLİK ETMEYİN.

Firavun’a gidin; o haddini aştı.

ONA YUMUŞAK SÖZ SÖYLEYİN. BELKİ AKLINI BAŞINA ALIR veya KORKAR.”

Dediler ki; “RABBİMİZ! Bize karşı çok ileri gider veya haddi aşar diye KORKUYORUZ.”

“Korkmayın, BEN SİZİNLE BERABERİM, İŞİTİYORUM, GÖRÜYORUM” dedi.”

Taha Suresi 42 – 46.

 

İLKELER:

1. “BELGELERİMLE birlikte git”

Gelmiş geçmiş en zalim yönetim ya da kadro olduğunu düşündüğünüz kesimle bile konuşmanız Allah’ın ayetleri ile olmalıdır. Çünkü sizin bir görüşünüz olduğu gibi karşınızdakinin de bir görüşü vardır. Bunların her ikisi de tartışılır ve eğer mutlak bir gerçeğe dayanmıyorsa itiraz edilebilir. Bu tartışma da hiçbir zaman bitmeyecektir. Oysa Allah’ın ayetleri evrenseldir ve yaratılış kanunları ile birebir örtüşür. Dolayısıyla hiçbir kültürde itiraz edilemez. Ancak kabul edilmeyebilir. İşte o zaman da herkes kendi sorumluluğunu üstlenmiş olur. Üstelik kendisine karşı sorumluluk üstlendiği zat Allah’tır. En azılı kafir bile Allah’a karşı sorumluluk üstlenirken kendi içinde düşünecektir. Zira Allah’ın indirdiği ayetleri ile yarattığı ayetleri arasında tam bir örtüşme vardır. Bu tıpkı hiçbir canlının “ben su içmem” diyemeceği gibidir.

2. “Beni anmakta gevşeklik göstermeyin”.

Yani kul olunacak tek zatın Allah olduğu gerçeği bir an bile akıldan çıkarılmamalıdır. Zaten ayette geçen “zikir” de akıldaki bilgiyi çalışır halde sıcak tutmak demektir. Kısacası konuşacağınız kişiye kul olmayın. O da sizin gibi Allah’ın kuludur. Dik durun! Allah’tan başka hesap vereceğiniz kimse yok. Deliliniz Allah’a dayanıyorsa, elinizdeki belge O’nun reddedilemez ayetleri ise aklınızda O’ndan başka ne olabilir.

Dikkat edilirse bu ihtar iki Nebi Rasul’e yapılıyor (Musa ve Harun Aleyhimesselam). Yani Allah’ın Nebisi olmak sizi ayrıcalıklı yapmıyor.

3. “Ona yumuşak söz söyleyin”

Karşınızdaki firavun dahi olsa sözünüz hakaret ve sertlik içeremez. Üstelik elinizdeki belge Allah’ın ayeti ve üstelik siz Allah’ın nebi ve rasulü de olsanız fark etmez. “Benim arkamda Alemlerin Rabbi var” diye karşınızdakinin insan olduğunu unutup sert ve kırıcı sözler söyleyemezsiniz. Neden? Çünkü siz bilemezsiniz ki “BELKİ AKLINI BAŞINA ALIR veya KORKAR.”

4. “RABBİMİZ! Bize karşı çok ileri gider veya haddi aşar diye KORKUYORUZ.”

Allah’ın elçileri bile olsanız insansınız. Korkmanız, çekinmeniz, haksızlığa uğrayacağınızı, muhatap alınmayacağınızı, küçük düşüreleceğinizi düşünmeniz normaldir. İnsansınız. Bunda yerilecek bir durum yok. Ancak, şu sözü söyleyen de Allah CC.: “Korkmayın, BEN SİZİNLE BERABERİM, İŞİTİYORUM, GÖRÜYORUM”
O’nun işitiyor ve görüyor olması yeterli.

Çünkü Allah’ın ayetleri gibi sağlam bir delile bile dayanıyor olsanız amaç “hemen beklenen sonucu almak” olmamalıdır. Amaç “bu sonucu almayı umarken yaptıklarınızın yani yönteminizin doğru olması”dır. Çünkü sonucu görmeden ölmeniz de mümkündür. Ölüm yaşı “şu an”dır. Ve öldüğünüz an hesap vermeye başlayacaksınız. Ne olursa olsun amaç doğru olanı yapmak dışında birşey olamaz.

Yine amaç sizin de muhatabınızın da Allah’a karşı olan sorumluluğunuzu sırtlanmanız olmalıdır. Çünkü dünyadaki hayatınız kısa ve geçicidir. Bu nedenle de dünyayı tercih eden kişiye Allah “kafir” demektedir müslüman değil (İbrahim Suresi 3). Üstelik sizin kendinize müslüman demenizin veya nüfus kağıdınızda öyle yazmasının da bir kıymeti yoktur. Zira Allah nüfus kağıdınıza bakmayacak.

Ayrıca kimse bir diğerinin yaptığından da hesap vermeyecek. Her an ölebilirsiniz ve yalnız kendi yaptıklarınızdan sorumlu olacaksınız. Bu sorumluluğu aldınız mı? Bu yükü yüklendiniz mi?

Veddua

Erdem Uygan


About the Author
Author

erdemuygan

Comments (4)
Leave a reply

Name (required)

Website