Erkekliğe adım atma: Sünnet!

Sünnet,arapçası “hıtan”; günümüzün en büyük yanılgılarından biri.Ne yazık ki çok yaygın bir uygulama ve tarihi açıdan da köklü bir gelenek.Yani uygulanışı baya eskilere dayanıyor.Öncelikle sünnet uygulamasının tarihine kısaca bakalım.

Çok eski tarihlere dayandığını söylemiştim.Yani bu uygulamanın İslamla geldiğini sananlar varsa bunu göz önünde bulundurmalılar.Kaldı ki bu resimde gördüğümüz mısır uygarlığındaki uygulama dışında Yahudilik’te de olan bir uygulama.Günümüzde de Yahudiler çocuklarını sünnet ettiriyorlar.

Sünnetin İslam kültürüne girişinin ise; İsrailiyyat ile yani Yahudi kökenli hurafeler ile olmuş olması muhtemeldir.Kabul edildiği üzere Hz.Peygamber sünnetli doğmamıştır.Veyahut doğduktan sonra melekler tarafından sünnet edilmemiştir.Bu gibi zanna dayalı söylemlerin, Allah’ın dinine leke sürdüğü için Allah tarafından affedilmeyeceği kesin olarak Kur’an’da belirtilmiştir.

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”
(İsra Suresi, 36)


Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle yalan söylerler.’
(Enam Suresi, 116)

 

Sünnet konusundaki hadislere(rivayet edilmiş ve Hz.Peygamber’e isnat edilmiş dayanaksız sözlere) bakalım,

(Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyıkları kısaltmak.) [Buhari]

(İbrahim aleyhisselam, 80 yaşında [sünnet emri gelince gecikmemek için] balta ile kendisini sünnet etti.) [Buhari]

Resulullah, Müslüman olan erkeğe, 80 yaşında olsa bile, sünnet olmayı emrederdi. (Taberani)

Bu hadislerin yani rivayetlere dayalı zanların ve bunların getirdiği hükümlerin Gerçek İslam’da hiçbir yeri yoktur.Ve Allah bizlere ömür verdiği sürece bu zanna dayalı geleneksel İslam’a karşı durup,Allah’ın bizden istediği şekilde Gerçek İslam’ı yani Allah’ın sözlerini içeren Kur’an’ı dikkate alacağız.Gerçek müminlerin vicdanı ancak bu şekilde rahata kavuşur.

Geleneksel İslam’ın bize dayattığı bir çok hurafeden biri olan sünnet uygulamasının mantık sınırlarıyla ve dini vicdanla nasıl uyumsuzluk içinde olduğuna bakalım.Bu uygulama hayatımızda öyle bir yer etmiş ki kimse dönüp de, “nedir bu yaptığımız?” diye sormuyor, soramıyor. Çünkü robot gibi bu geleneği uygulamaya alışmışız. Sıfır sorgulama, sıfır mantık arayışı. Allah’ı gerçek manada anlayan biri yaptığı her hareketi sorgular ve “Allah bana bunu emretmiş mi? Ben bunu yaparsam Allah onaylar mı?” gibi temel soruları sorar. Sormuyorsa, düşünmüyorsa  gerçeğe de ulaşamaz.

Sünnetin dayandırıldığı temelsiz kaynakları güçlü birer referans olarak kabul edenlerin başka bir çaresi yoktur. Çünkü dinin tek ve yeterli kaynağı konumundaki Kur’an asla böyle bir şeyden bahsetmez. Nasıl bahsetsin ki zaten. Düşünün Allah’ın böyle bir şeyi emrettiğini: ”Ben erkekleri böyle yarattım ama herhalde yanlış yaratmışım siz bu deri parçasını buradan alın böyle daha iyi oluyormuş”. Sizce bu hangi mantığa sığar? Hangi “sonsuz güç sahibi Allah” anlayışına sığar?

Hadisleri ve bu uygulamayı meşrulaştırma adına, son zamanlarda sünnetin tıbbi açıdan faydalarından ve sünnet geleneği olmayan ülkelerde dahi uygulanmaya başladığından bahsediliyor. Bunlar doğrudur ama hangi şartlarda doğrudur?

Tıp gibi bilim alanları birey bazında değil toplum bazında değerlendirme yapar. “En çok faydayı ne getirir ?“diye sorar ve buna uygun çözümler getirir. Tıbbi açıdan bakış açısı tam olarak böyledir. Sünnetin faydalı olduğunun söylenmesi de buna dayanır.Örnek vermek gerekirse, yokluğun ve pisliğin hakim olduğu bir Afrika toplumu ele alınıyor ve burada sünnet faydalıdır deniyor.Tabii ki doğru bir yaklaşım.Çünkü yeterli temizlik yapılmadığında sünnet derisinin bazı hastalıklara sebep olduğu kanıtlanmış bir şey.Günümüzde bazı batı toplumlarında da sünnet uygulamasına gidiliyor.Bu durumun da sünnetin tıbbi açıdan gerekli bir uygulama olarak görülmesini meşrulaştıramayacağı aşikardır .Burada önemli nokta yeterli temizlik yapılıp yapılmaması.Eğer temizlik tam yapılırsa sünnet olmamanın getirdiği hiçbir rahatsızlık bulunmuyor.Yanlışlık da tam burada zaten.Temizliğin yapılamaması gibi özel bir durum için genel bir yargı oluşturup “sünnet herkese faydalıdır, gereklidir” denmesi büyük bir yanlış.(Ki burada belirtmek gerekir ki bilim insanlarının bu konuda farklı görüşleri var.Yani sünnetin sadece tıbbi zorunluluk durumlarında uygulanması gerektiğini savunan birçok bilim insanı var).Zaten bu şekilde ihtimal mantığıyla ilerlersek o zaman hastalık yapabilir diye apandisin alınması,kanser çıkabilir diye bir akciğerimizi aldırmak da doğru mudur?Vücutta bulunan bir parçanın özel koşullarda hastalık yapabiliyor diye alınması asla doğru değildir.

Sünnetin bir başka haklı çıkarılmaya çalışıldığı nokta da sünnet derisinin hiçbir işe yaramıyor olduğu iddiası. Bu iddia da hem dini bakımdan hem bilimsel bakımdan kabul edilemez bir iddia. Örnek vermek gerekirse, apandis organı yakın geçmişe dek gereksiz bir organ olarak görülüyordu.İşlevi tespit edilememişti.Fakat şuan lenfoid organ olduğu yani bağışıklık sisteminin bir parçası olduğu kanıtlanmış durumda.Aynı şekilde sünnet derisi de (terim olarak “prepus”) tamamen Allah’ın kontrolünde işlev sahibi bir yapıdır.Bu deri parçası olarak aşağılanan ve geleneklerin zihinleri kuşattığı çevrelerde gereksiz olarak görülen yapının birçok işlevi ve doğal olarak faydası vardır.Zaten artık Amerika Birleşik Devletleri gibi batı devletleri arasında sünnetin en yaygın olduğu ülkelerde dahi birçok bilim insanı “rutin bebek sünneti”nin hiçbir tıbbi dayanağı olmadığını açıkça belirtiyor.Rutin bebek sünnetinden kasıt ise herhangi bir tıbbi anormallik yani özel bir durum olmaması durumunda uygulanan sünnetlerdir.İşte bu sünnetlerin hiçbir tıbbi dayanağı yok.

“Tedavi amaçlı olmayan sünnet gerçekleştirilmemelidir” American Medical News, vol. 38, no. 26 (July 17, 1995): page 16. –Circ Info Network 951202

Sünnet derisi Allah’ın tasarımının bir parçasıdır.Ve oldukça önemli görevleri vardır.Yapısı gereği çok hassas olup yoğun sinirsel bağlantılarla çevrelenmiştir.Zaten eskilerden beri gelen sünnet uygulamasının asıl sebebi de erkekteki bu cinsel hazzın kontrol altına alınmasıdır.Yani Allah’ın hükmettiğini beğenmeyip değiştirerek güya cinsel kontrol sağlayacaklardır.Bu düpedüz büyük bir yanılgıdır,Allah’a kafa tutmaktır.

Bu yapının görevleri arasında mukus salgılayarak o bölgeyi nemli tutmak da vardır.Ve bu cinsel birleşme sırasında da doğal bir kayganlaştırıcı (kolaylaştırıcı) olarak görev alır.Yani her ayrıntı muhteşem bir tasarımın ürünüdür.

Sünnetin psikolojik etkileri ise apayrı bir yazı konusudur.Gerçekten uzmanlık gerektiren bir alan.Bu kısma sadece başlıklar halinde değinerek okuyanların araştırmasına bırakıyorum.

Sünnet geleneğinde erkek çocuklara sunulan algıda, yazının başlığını da oluşturan “erkekliğe adım atma” algısı vardır.Bu çocuklarda kendilerini gerçekleştirmek için sünnet olmaları gerektiği algısı yaratılır.Toplum bunu istemsiz olarak yapar.Ve bu durum çocuklarda ileride görülebilecek bir çok sorunu beraberinde getirir.Erkekliği cinsel organla bağdaştırma bu sorunların en temel olanı ve en çok kötü sonuca yol açanıdır.Öyle ki, kadına şiddet gibi günümüzde çok popüler olmuş bir sorunun bile temelinde bu erkeklik algısı yatıyor olabilir.Tecavüz olaylarında veya cinsel sapkınlık olaylarında dahi bu algının etkileri görülebilir.Düşünün,küçük bir çocuk ve siz bu çocuğa erkek olması için onun pipisinden bir parçanın kesilmesi gerektiğini söylüyorsunuz.Çocuk tüm erkeklik algısını artık cinsel organı üzerine kuruyor.Ve erkekliğini gerçeklemek için bu cinselliği kullanıyor.Toplumdaki birçok erkek egemen sorunun temellerinden biri sünnet algısıdır.

Tabi ki Afrika ülkelerinde kadın sünneti gibi çok daha vahim bir durum da söz konusudur.Kadın sünnetine değinmeden geçmek sünnetin asıl yapılış amacını kaçırmamıza sebep olabilir.Daha önce de belirttiğim gibi sünnet asıl olarak zevki azaltmak ve cinselliği kontrol altına almak için uygulanır.(Ki şunu da burada belirtmek gerekir,sünnet uygulaması cinsel zevki azaltır fakat cinsel içgüdüyü hiçbir şekilde azaltmaz veya baskılamaz.Yani sünnet olmuş bir erkek hala aynı cinsel isteğe sahiptir.Ve sünnetin psikolojik etkilerinden dolayı bu cinsellik içgüdüsünü doğru yönlendiremeyerek çeşit çeşit sapkınlıklara yönelme ihtimali artar.)Bunu açık bir biçimde kadın sünnetinde görebiliriz.Çünkü kadın sünnetinin kabul görmüş hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.Kadınlara uygulanan sünnet sadece ve sadece zevki azaltmak için yapılır.Bu da Allah’ın hükmüne zıtlığı bir kez daha gözler önüne seriyor.

Tüm bunlardan anlamamız gereken şey ise aslında hiçbir bilimsel dayanağa ihtiyaç duymayan sadece insanların aklını ve vicdanını kullanarak saptayabilecekleri, vücudumuzdaki hiçbir parçanın gereksiz olarak görülemeyeceği gerçeğidir.Allah bilincine gerçekten sahip olan her insan bu hakikatı görür.Allah’ın yarattığı şeye hangi insanın “bu hastalık yapıyor biz bunu atalım” deme hakkı var?Bu konu özellikle çok önemli çünkü sünnet genellikle çocuk yaşta uygulanan bir işlem.Yani siz bir insanın onayını almadan ona kendi  geleneğinize  göre bir müdahalede bulunuyorsunuz.Ve bu anne-babalar için büyük bir vebaldir.

 

FURKAN
2. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur.O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur .Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir.

KAMER
49. Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.

 

Her kim  Allah’ın yarattığı düzene “ bu yanlıştır,bizim geleneğimize göre böyle olmalıdır” diye iftira ederse Allah’ın emrine zıt gitmiş olur.Bunun daha hafif bir ifadesi ne yazık ki yok.

 


About the Author
Author

herseyinsanlaricin

Comments (18)
Leave a reply

Name (required)

Website