İslam dinine mensup olmayan kişiler için Müslüman kelimesinin karşılığı çoğunlukla Araplardır. Arap ülkelerindeki uygulamalar ve Arap halkının yaşam tarzı İslam’la bağdaştırılır. Kuran dili Arapça olduğu için Kitabı en doğru anlayan ve uygulayanların Araplar olduğu zannedilir. Bakalım gerçekten öyle mi?
“Biz, her peygamberi, onlara açık-seçik anlatsınlar diye kendi milletinin diliyle gönderdik. ”
(İbrahim Suresi, 4)
ayetinden de anlaşılacağı üzere, Kitabın açık seçik anlatılması ve anlaşılması için kavmin dilinde inmiş olması önemli ve gereklidir.
“Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur’an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab’a yabancı dilden (kitap) olur mu? ….”
(Fussilet Suresi, 44)
Elbette olmaz.
Allah peygamberlere
“…ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarsın… ”
(Şura Suresi, 7)
diye kitap indirmiştir. Bir ayette peygamberin,
“Bu Kur’an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım.”
(Enam Suresi, 19)
dediği bildirilir. Kuran sadece Arapların sorumlu olduğu bir Kitap değildir. Ayetlerden de anlaşıldığı üzere Kuran, ulaştığı herkesi uyarmak için inmiş evrensel bir Kitaptır. Allah insanları yaratırken, ona dil üretme kabiliyetini de vermiştir.
“O’nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır.”
(Rum Suresi, 22)
Her kavim Arapça inen Kuran’ı kendi diline çevirip okumak ve üzerinde düşünmekle mükelleftir. Gelelim Arapların kendi dilinde okudukları Kuran’ı anlayıp anlamadıklarına.
1- Suudi Arabistan’da yapılan yeni bir kanun değişikliğiyle ateistler artık terörist kabul edilecek ve 20 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
Allah ayette
“Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. ”
(Bakara Suresi, 256)
der. Bir başka ayette
“Sizin dininiz size, benim dinim bana.”
(Kafirun Suresi, 6)
der. Başka bir ayette ise
“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz.”
(Mümtehine Suresi, 8)
der. Bu ayetler kişilere inanç özgürlüğü sağlar. Dini konuda mücadele etmeyen ve Müslümanı yurdundan sürüp çıkarmayana ister ateist, ister budist olsun iyilik yap ve adaletli davran denir.
“Ayetlerimiz konusunda ‘alaylı tartışmalara dalanlar:’ -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir… artık zulmeden toplulukla beraber oturma.”
(En’am Suresi, 68)
Dini oyun ve eğlence konusu edinen varsa da en fazla, onlar başka söze geçinceye kadar ortamı terk et denir. Onları hapset, 20 yıla mahküm et demez. Demek ki Araplar Kuran’ı kendi dillerinde okuyor, ama anlamıyorlarmış.
2- Arap Şeyhleri İngiltere, İspanya gibi pek çok Avrupa ülkesinde futbol takımları satın alıyorlar. Amerikalı ünlü şarkıcıların kendilerine özel tek bir şarkı söylemesi için milyon dolarlar veriyorlar. Üstelik hiç bir Kurani delili olmadığı halde “müziği haram” ilan edip, kendi uydurdukları bu harama yine kendileri uymuyorlar.
Allah ayette
“Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır…”
(İsra Suresi, 26-27)
der. Bir başka ayette,
“Boş ve yararsız olan sözü’ işittikleri zaman ondan yüz çevirirler…”
(Kasas Suresi, 55)
buyurur. Araplar bu iki ayeti kendi dillerinde okurlar ama Afrika’da o kadar aç, yoksul insan varken, tek şarkı için rahatlıkla 2 milyon dolar verebilirler. Çünkü
“Onlar gösteriş yapmaktadırlar”
(Ma’un Suresi, 6)Oysa “Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. ”
(Hadid Suresi, 23)
3- Suudi Arabistanlı İmam Mohammed Sale al Munajjid “İslam kardan adam yapmayı yasaklamıştır, onunla oynamak bile günahtır” diye fetva verdi.
Allah ayette
“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.”
(Nahl Suresi, 116)
der. Allah
“…Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.”
(Kehf suresi 26)
ve
”Hüküm, yalnızca Allah’ındır…”
(Yusuf Suresi, 40)
Allah adına ne peygamberin, ne de bir başka din adamının haram uydurma ve fetva verme yetkisi yoktur. Peygamberden dahi fetva istediklerinde Allah
“Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor.”
(Nisa Suresi, 127)
diye bildirir. Fetva makamı Allah’tır. Allah adına kimse Kuran dışı hükümler ilan edemez. Araplar bu ayetleri kendi dillerinde okur, ama her ne hikmetse uygulamazlar.
4- Pek çok Arap ülkesinde recm uygulaması yasaldır. Allah Kuran’da zinanın cezasını 100 celde olarak bildirmiştir. Araplar bu hükmü okumuş, haşa beğenmemiş, atalarından gelen ve geleneksel olarak uygulanan recmi, İslam’ın gereği gibi göstermişlerdir. Sanki kadın zinayı tek başına yapıyormuş gibi, bu cezayı da sadece kadına uygulamışlardır.
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. “Bu Allah Katındandır” derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler.
(Ali İmran Suresi, 78)
5- Araplar, ayette peygamberin zengin olduğu bildirilmesine rağmen, ”peygamber fakirdi” edebiyatı yapar, ama kendileri ultra zengin bir hayat yaşarlar. Kuran’da Hz. Süleyman kıssasından anladığımız üzere zengin olmak yanlış değildir. Ancak para, Allah’ın tarif ettiği gibi; yetime, yoksula, yolda kalmışa, yakın ve uzak komşuya, akrabaya yardım amacıyla harcanmalıdır.
“Ve onların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun olan(lar) için.”
(Mearic Suresi, 24-25)
denir. Bir başka ayette mal yığıp biriktirenler kınanır.
“…Onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) “İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın” (denilecek).”
(Tevbe Suresi, 35)
ayetinden anlaşıldığı üzere, yoksul, yetim, zor durumda o kadar insan varken mal yığıp biriktirenlerin, biriktirdikleri ile dağlanacakları haber verilir. Araplar bu ayetleri kendi dillerinde okur ama okudukları bir kulaklarından girip diğerinden çıkar.
6- Allah Kuran’da
“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın…”
(Ali İmran Suresi, 103)
der. Bir başka ayette
“… Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider…”
(Enfal Suresi, 46)
der. Araplar bu ayetleri kendi dillerinde okur ama birbirleri ile sürekli çekişip, ayrı düşerler. Allah küfre karşı birlik olmayı ve müslümanların birbirine yardım etmesini emreder.
” Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. ”
(Enfal Suresi, 73)
diye uyarır. Ama Araplar küfürle birlik olup diğer Müslümanlara karşı mücadele ederler.
Arapların Kuran dışı uygulamalarının sebebi bir takım hurafe ve hikayeyi din olarak benimsemeleridir. Allah dini fırkalara/mezheplere ayırmayın der. Dinini mezheplere ayıranların müşrik olduğunu bildirir.
“(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.”
(Rum Suresi, 32)
(Kuran’a uygun yaşayan Arapları, yukarıdaki söylemlerden tenzih ederim)
Sonuç: Allah Kuran’ı en iyi anlayanın Araplar ya da Arapça bilenler olduğunu bildirmez. Kuran’ı anlamak için öncelikle temiz bir akla sahip olmak ve samimiyet gerekir. Allah
“İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.”
(Mü’min Suresi, 13)
der. İçten yönelmek, Kuran’ı anlamak için kilittir.
Shakespeare’in Hamlet’ini belki İngiltere’nin köyünde yaşayan ve sanat, edebiyat, tiyatro ile alakası olmayan bir İngiliz kendi dilinde okuduğunda belki hiç bir şey anlamayacaktır. Ama bu konuda yetkin bir Türk okuduğunda, İngiliz köylünün anlamadığı pek çok detayı farkedebilecektir…
“Ne zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine (Kuran’a) uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız” derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?”
(Bakara Suresi, 170)
Mehtap Gözükan
https://www.facebook.com/MehtapGozukan