Peygamberimize verilen hikmet nedir?

Peygamberimize verilen hikmet nedir?

Peygamberimize vahyedilen şeyin yalnız Kur’an olduğu gerçeğine dikkat çekildiğinde: “Rivayet edilen hadisler de peygamberimize vahyedilmiştir” ya da “Peygamberimize Kur’an dışında bir de hikmet verilmiştir” denilir. Oysa Kur’an ayetleri gerektiği gibi incelense peygamberimizin Kur’an dışında bir vahiy ile muhatap olmadığı, hikmetin tüm peygamberlere ve Allah’ın dilediği kişilere verdiği bir bilgelik olduğu ve aynı zamanda Kur’an’ın da hikmetlerle dolu bir kitap olarak tanımlandığı görülecektir: “İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitab’ın ayetleri.” (Lokman Suresi 2).

Şüphesiz Allah’ın bir lütfu olarak peygamberimize hikmet yani bilgelik, kavrayış ve doğru hüküm verme yeteneği de verilmiştir. Çünkü peygamberimiz Allah’ın mesajını insanlara en doğru şekilde iletmek üzere görevlendirilmiş elçisidir: “Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.” (Nisa Suresi 113).

Ayetten de görüldüğü gibi bir grup, peygamberimizi de saptırmak için plan yapmıştır. Ancak Allah’ın lütfu sonucu kendisine verilen hikmet yani kavrayış ve farkındalık sayesinde bu türlü tuzaklara karşı peygamberimiz korunmuştur. Ayette hikmetin indirildiğinin söylenmesi Kur’an’dan ayrı bir bilgi kaynağının da indirildiğine delil olarak kullanılamaz. Benzer şekilde ayetler, ayeti bu şekilde anlamanın mümkün olmadığını ortaya koyar: “Gerçeğe ilişkin Kitab’ı ve mizanı (adalet ölçüsünü, doğru ile eğrinin tartılacağı teraziyi) indiren o Allah’tır.” (Şura Suresi 17). Bu ayetten de görüldüğü gibi Kur’an ile mizanın da indirildiği ifade edilmektedir. Bu mizan da aynen verilen hikmette olduğu gibi Kur’an’dan ayrı bir bilgi kaynağı ya da vahiy değil, doğru ile eğri olanı birbirinden ayırma kavrayışıdır. Her ikisi de Allah’ın insanda yaratmış olduğu akıl melekesinin kullanılması sonucu vahyin desteği ile insanın kavrayışını artıracak nimetlerdir. “O’dur ki ümmiler (kitap bilgisi olmayanlar) içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları yücelten, Kitab’ı ve hikmeti (isabetli hüküm vermeyi) öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler.” (Cuma Suresi 2). “Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.” (Bakara Suresi 269).

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website