Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim bir konuyu, vereceğim örnek üzerinden düşünmenizi rica ediyorum. Hepimiz bir arkadaşımızla, ya da tanımadığımız bir kişiyle herhangi bir konuda tartışmışızdır. Genel çoğunlukla herkes, kendisini haklı çıkarmak için elinden geleni yapar ve sonunda genelde haklı ve haksız konusunda anlaşmaya varılmaz. ÇÜNKÜ HERKES KENDİSİNİN HAKLI OLDUĞUNU SÖYLER, İNSANIN DUYGULARI KENDİ YÖNÜNDE AĞIR BASAR.
Tartıştığımız konu önemli bir konuysa, kendi aramızda anlaşamadığımızda, bu sorunu adaletin çözmesi için, şahitler delil ve kanıtlarla mahkemeye başvururuz. Hâkim eldeki veriler doğrultusunda, HAKLININ HAKSIZIN KİM OLDUĞU KONUSUNDA KARAR VERİR. Neticede bu karara herkesin uyması gerekir ve zaten bu karara uymayanlar, cezalandırılır. Şunu da hatırlatmak isterim, BAZEN HÂKİMLER YANLIŞ DA KARAR VEREBİLİRLER. BUNUN ÖRNEKLERİNİ GÖRÜYORUZ. Çünkü oda bir insandır, yanılabilir.
Bu örnek ve düşünce ışığında, sizlere şöyle bir soru sorsam ve desem ki, iki arkadaş dini bir konuda tartışıyorsunuz. Onca tartışmanızın sonunda anlaşamadınız ve herkes kendisini hakla gördü. Bu durumda tıpkı örneğini verdiğim, normal yaşantımızda karşılaştığımız olaylarda olduğu gibi, bir yargılayıcı ve haklının haksızın kim olduğuna karar verici, bu dünyada bir hâkim var mı? ELBETTE YOK. PEKİ, NEDEN YOK? ÇÜNKÜ BİZLER BU DÜNYADA, İNANCIMIZ KONUSUNDA ÖZGÜRÜZ VE KUR’AN’A GÖRE DİNDE ZORLAMA OLMADIĞINDAN, ÖZGÜR İRADEMİZLE BU DÜNYADA İMTİHAN OLUYORUZ. İNSANLARA BU YARGI ALLAH TARAFINDAN BIRAKILMIŞ OLSAYDI, KENDİ İNANÇLARININ ETKİSİYLE KARARLAR VERİRDİ. BUDA HİÇ ADALETLİ OLMAZDI. ZATEN İMTİHAN OLMANIN ŞARTLARINADA UYMAZDI. ÇÜNKÜ HATASIZ İNSAN OLMAZ. ONUN İÇİN ALLAH BÖYLE BİR YARGILAMAYI, ASLA KULLARINA BIRAKMAMIŞ, BİZZAT KENDİ TEKELİNE ALMIŞTIR.
Kur’an toplumun huzuru ve sükûnetini bozacak durumlar hariç YANİ HIRSIZLIK, ZİNA GİBİ asla İNANCI KONUSUNDA YARGILANAMAZ, CEZA VERİLEMEZ. Şu namaz kılmıyor, oruç tutmuyor ya da günümüzde başını örtmüş, örtmemiş diye hiç kimseye baskı yapılamaz. İnancı konusunda hakaret edemez, saygısızlık yapamaz. Kendilerinin İslam şeriatı ile yönetildiğini söyleyen İran, bir kısım kadınların, biz başörtüsü takmak istemiyoruz, bizim inancımıza göre başörtüsü dinin emri değildir, şeklindeki inançlarını kabul etmeyip, başörtüsü takmayanları cezalandırıyor. Dini, inancı konusunda herkes özgür değilse, orada ne Allah’ın dini ve şeriatı yaşanıyordur, nede Allah’ın dinde zorlama yoktur, kulum özgürce bu dünyada imtihanını yaşamalıdır hükümlerine uymaz. Bu düşünce ve baskı, Allah’ın şeriatına uygun değil, insanların uydurdukları beşeri bir şeriattır. BAŞÖRTÜSÜ ALLAH EMRİDİR DİYEREK, ÖZGÜRCE BAŞINI ÖRTENLER NASIL İMTİHANLARINI, KENDİLERİ ÖZ İRADELERİ İLE YAŞIYORSA, BAŞIN ÖRTÜLMESİ ALLAH EMRİ DEĞİLDİR DİYEREK, ÖRTMEK İSTEMEYENLERDE, ÖZGÜRCE İMTİHANLARINI YAŞAMALIDIR. HAKLININ VE HAKSIZIN KİM OLDUĞUNU, KİMİN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ, HUZURA VARIP YARGILANDIĞIMIZDA GÖRECEĞİZ.
Tekrar etmek istiyorum. Bu dünyada din ve iman adına hiç kimse, bir başka kişiyi yargılayamaz. Çünkü Allah, KİMİN TAKVACA ÜSTÜN OLDUĞUNU, DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ YALNIZ BEN BİLİRİM DİYOR. Onun içindir ki bizler, Allah katında kimin daha takvalı olduğunu, kimlerin doğru yolda gittiğini bilemeyeceğimizden, bu yargı hiç kimsenin yetkisine verilmemiştir. Bir başka deyişle dinimiz ve imanımız hakkında yargılayıcı ve sonunda haklıyı haksızı ayıran yalnız Allah’tır. Ama Allah asla hata yapmaz ve onun adaletinden hiç kimsenin kuşkusu olmaz. Onun için Allah din adına hüküm verme yetkisini, hiç kimseye vermemiştir. Kur’an’da bunu çok açık görüyoruz.
Peki, bizler bu gerçeğin farkında mıyız? Kesinlikle hayır. İnternette, televizyonlarda dini konularda tartışanların, birbirine nasıl hakaretler ettiğini, dinsizlikle imansızlıkla suçladıklarına şahit olmuşsunuzdur. Daha da kötüsü, Müslüman toplumlardan başka neredeyse, birbiriyle savaşan birbirine düşman olan kalmadı desem, yanlış olmaz. Yani herkes, kendisini doğru yolda giden ilan edip, karşısındaki kişiyi, toplumu yargılama ve sonunda hüküm verme yetkisini kendisinde görebiliyor. Bakın Allah’ın yetki verdiği bir Resulün bile bu yetkisinin olmadığını, kimin yargılayıcı olduğunu bildiriyor hatırlayalım.
“DE Kİ: “ALLAH DİLEMEDİKÇE BEN KENDİME BİR FAYDA VE ZARAR VERECEK GÜCE SAHİP DEĞİLİM. EĞER GAYBI BİLSEYDİM, ELBETTE İYİLİĞİ ARTTIRIRDIM VE BANA KÖTÜLÜK DE DOKUNMAZDI. BEN SADECE, İNANAN BİR TOPLUM İÇİN BİR UYARICI VE MÜJDELEYİCİYİM.” (Araf 188)
“ŞÜPHESİZ YARGILAMA GÜNÜ, MUTLAKA GELECEKTİR.” (Zariyat 6)
“ONLARA HESAP SORACAK OLAN RABBİMDİR, KEŞKE BUNU ANLASANIZ!” (Şuara 113)
“İNSANLARIN HESABA ÇEKİLMELERİ YAKLAŞTI. HÂLBUKİ ONLAR GAFLET İÇİNDE YÜZ ÇEVİRMEKTELER.” (Enbiya 1)
“ONLAR, ELBETTE KENDİ YÜKLERİYLE BİRLİKTE BAŞKA YÜKLERİ DE TAŞIMAK ZORUNDA KALACAKLARDIR. UYDURUP DURDUKLARI TEMELSİZ İDDİALARDAN DOLAYI KIYAMET GÜNÜ, KESİNLİKLE YARGILACAK/SORGUYA ÇEKİLECEKLERDİR.” (Ankebut 13)
Bu ve benzeri onlarca ayette Allah, bizlere şunu çok açık bildiriyor. Sizlere bu dünyada akıl verdim, özgürlük verdim. Size uyarıcı Resuller ve Kitaplar gönderdim. İster inanır isterse inanmazsınız, bu seçimi sizlere bıraktım. Ama yaptıklarınızın mutlaka bir hesabının verileceğini, ADALETLE YARGILANACAĞINIZI sakın unutmayın diye bizleri Allah uyarıyor.
TÜM İMAN ETTİĞİNİ SÖYLEYENLER, RESULLER DÂHİL, ASLA YARGILAYICI DEĞİL, YALNIZ ALLAH’IN VAHYİNE DAVET EDEN, ALLAH’IN VAHYİNİ TEBLİĞ EDENDİR.
“EĞER YÜZ ÇEVİRİRLERSE, SANA “ANCAK AÇIKÇA BİLDİRMEK/TEBLİĞ ETMEK” DÜŞER.” Nahl 82)
O çetin gün gelmeden önce, bizlere düşen Allah’ın Kur’an’da yaptığı uyarı ve ikazları hayatımıza geçirmek olmalıdır. Allah hesap günü, bizlerin Kur’an’a ne kadar uyup uymadığımızdan yargılanacağımızı açıkça bildiriyor. YARGILANACAĞIMIZ, SORUMLU OLDUĞUMUZ KİTABIN UYARILARINI hayatımıza geçirip, yalnız Kur’an’ın ipine sarılalım ki, YARGILANDIĞIMIZ O GÜN, YÜZLERİ GÜLEN KULLARINDAN OLALIM.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/