Bizler öyle bir inanç yarattık ki kendimize, şeytana neredeyse her gün tatil, her gün bayram. Dini konularda konuşan ya da yazanlara cevap verenleri izliyorum, Kur’an ı anladığı dilden hiç okumadığı, ayetlerden habersiz oldukları anlaşılan, saygıdan uzak öyle hakaretler yapıyorlar ki anlatamam. AH BİR FARKINDA OLSALAR, ASLINDA KENDİ SÖYLEDİKLERİ, İNANDIKLARI BATIL VE KUR’AN’IN ONAYINDAN GEÇMİYOR. Müslüman olduğumuzu, Kur’an a iman ettiğimizi
(daha&helliip;)
İslam toplumu olarak Kur’an dan uzak, öyle bir bataklığa batmışız ki, Kur’an’a inandığımızı zannedip, Kur’an’a muhalif yaşadığımızın, Allah ne emrediyorsa tersini söylediğimizin farkında bile değiliz. Çünkü Kur’an ı dikkatle ve bir öğrenci misali Allah’ın istediği gibi anlayarak, düşünerek okumuyoruz. Yaptığımız yanlışımız, anlatılanları Allah’ın emri zannederek sorgusuzca inanmak. ALLAH BÖYLE BİR İMAN İSTEMİYOR BİZLERDEN, LÜTFEN ÖNCE BUNUN FARKINDA OMALIYIZ. Kur’an’ı direk
(daha&helliip;)
Bu makalemde, sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Enfal suresi 12. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, bazı cemaat, tarikat ve mezhepler inkârcıların Allah ın elçisine, Kur’an a iman etmeyenlerin, kafalarının kesilerek öldürüleceğine, hatta parmaklarının kesilebileceği hükmünü çıkarmışlardır. Bizler ayetleri eğer, Kur’an ı referans almadan, rivayet edilen ve doğru olması Kur’an a göre mümkün olmayan bilgilerle ayetleri anlamaya çalışırsak,
(daha&helliip;)
Bu yazımda, sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan tüm insanlar, Hz. Âdem ve eşinden mi çoğaldı? Ne dersiniz, bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü bizlere hepimiz, Hz Âdem ve eşinden çoğaldığımız anlatılır. Eğer öyle olsaydı, Hz. Âdem ve eşinin çocuklarının, bir birileriyle evlenmiş olması gerekirdi. Ama bildiğiniz gibi, kardeşlerin birbiriyle evlenmesi HARAM dır, Allah Kur’an da yasaklamıştır. ALLAH IN HARAM
(daha&helliip;)
Sizlere şöyle bir soru sorsam, nasıl cevap verirdiniz. İSLAM’I YAŞARKEN, KUR’AN AYETLERİNE GÜVENDİĞİMİZ GİBİ, ALLAH’IN RESULÜNE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN, RİVAYET HADİSLERE DE ŞÜPHE DUYMADAN GÜVENEBİLİR MİYİZ? Ne dersiniz? Eğer evet güvenebiliriz diyorsanız, sizlere tekrar bir soru daha sormak isterim. Allah, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın, çünkü sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, sakın emin olmadığınız bilgilerin/sözlerin/hadislerin peşine düşmeyin, hesabını sorarım dediği halde,
(daha&helliip;)
Allah Kur’an’ı bizlere bir rehber ve yol gösterici olsun diye indirdiğini söyler. Ayrıca son noktayı koyar ve SİZLERİ KUR’AN’DAN YANİ VAHYİMDEN İMTİHAN EDİP, SORUMLU TUTACAĞINI AÇIKÇA BİLDİRİR. Sizce Allah haşa bu sözlerinden vaz geçip, bizleri Kur’an’ın hiç bahsetmediği, detayları verilmemiş bilgilerden, hükümlerden de sorumlu tutar mı? Sanırım cevabınız elbette hayır olacaktır. Cevabımız hayır ise, lütfen bizlere yalnız Kur’an ile İslam
(daha&helliip;)
Günümüzde İslam ı topluma anlattığını zannedenler, Kur’an ı herkesin anlayamayacağını, onu Arapça bilen ilim tahsili yapmış kişilerin ancak anlayabileceğini, Arapçanın da her dile tam çevrilemeyeceğini anlatırlar. Hâlbuki Allah yemin ederek, Kur’an ı kullarım anlayabilsin, hiç kimseye muhtaç olmasın diye kolaylaştırdığını, nice örnekler vererek açıkladığını söyler Kur’an da. İlginçtir rivayet edilen hadislerde günümüze Arapça yazılı olarak gelmiştir ama onu tercüme ederken,
(daha&helliip;)
Kuran’a dayalı bir İslam modelinden uzaklaşılıp, insan sözlerinin Allah’ın hükmü olarak takdim edildiği, hadise dayalı bir yaklaşımın kuvvetlendiği ortamda, insanlar dini farklı farklı anlamaya başlamışlardı. Bu tablo, İslam’ı anlama ve yaşamada birbirleriyle uzlaşmayan, dini konularda ayrılığa düşen farklı düşüncelerin, kamplaşmasına ve mezheplerin doğmasına sebep oldu. Bu ortamda mezhep bağlıları, kendi düşüncelerinin haklılığını ispat edip halkı etkileyebilmek ve kendi mezheplerine çekebilmek
(daha&helliip;)