“Her an dua ediyorum Korona morona bana gelmez”

“Her an dua ediyorum Korona morona bana gelmez”

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de salgınlar yaşanmaktadır. Günümüze en yakın salgınlardan bazıları Domuz Gribi, SARS, MERS, Ebola’dır. Son olarak Korona salgınını hala yaşamaktayız. Sokakta yapılan röportajlarda ise “Halk Dini”nin yansımalarını görüyoruz. “Halk Dini” literatürde çokça geçen kavramlardan biridir. Bu kavramla, dinin asıl halinin uygulanması değil; dini halk tarafından yanlış anlaşılıp uygulanması kastedilir. Örneğin İslam dinini ele alalım. İslam dininde bayram namazı Allah’ın emri değildir, sabah namazı ise Allah’ın emridir. Fakat “Halk Dini”nde bayram namazı mutlaka kılınması gereken bir namaz iken sabah namazı öyle değildir. Türkiye’de yaygın görüldüğü biçimiyle bayram namazı, sabah namazına göre çok daha önemli kabul edilir. Birey bayram günü sabah namazını
kılmadığı için üzülmeyebilir ama bayram namazını kaçırırsa ciddi olarak üzülebilir. Kısacası “Halk Dini” deyince kısaca gelenekle gelen din kastedilir.

Gelenekle gelen din ise bozulmadan günümüze kadar gelmiş olan Allah’ın Kitabı ile birçok zıtlıklar içerir. Bu zıtlıklardan biri de “Dua” ile ilgilidir. Gelenekte “Dua” her şeyin ilacı olarak kabul edilmektedir. Örneğin “Ben iman sahibiyim, her an dua ediyorum, Korona Morona bana gelmez” diyen birçok kişi vardır. Bu kişileri ve söylemlerini sokaklarda yapılan röportajlarda görebilirsiniz. Oysa Allah’ın Kitabı’nda Dua koronanın veya salgınları bitirmenin yolu olarak geçmez. Salgını bitirmenin yolu Allah’ın bizlere bahşetmiş olduğu aklımızı kullanarak üzerimize düşen yükümlülükleri, sorumlulukları yerine getirmektir. Örneğin önümüzde bir tabak yemek varken o yemeğin ağzımıza girmesi için Dua etmiyoruz; Allah’ın bize bahşetmiş olduğu gözümüzü, aklımızı ve kas iskelet sistemimizi kullanarak önce kaşığı veya çatalımızı elimize alıp tabaktan bir miktar yiyecek aldıktan sonra yine bize bahşetmiş olduğu ağzımıza doğru götürüyoruz. Yani yiyeceği yemek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz. Buna benzer şekilde salgınları da bitirmenin yolu gerek aklımızı gerekse kas iskelet sistemimizi kullanarak üzerimize düşen yükümlülüklerimizi yerine getirmektir. Dua, moralleri yüksek tutup iç dünyalarda sükûn ve huzuru sağlamasının yanında üzerimize düşen yükümlülükleri yapıp Her Şey Üzerinde Kontrol Sahibi Olan Allah’tan sonucun hayırlı olmasını dilemektir. Fakat salgında üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirmeden yapılan Dua ise dinin çarpıtılmasıdır, Allah’ın Kitabına zıt bir uygulamadır. Kuran’ı okumayan ve gelenek dinini benimsemiş bu zihniyetteki kişileri, Mehmet Akif Ersoy, çok sert eleştirmektedir:

“Düşünmüyor kimin için indiğini Kuran’ın…

Allah’ı gösterecek, muhatabı sorulsa kitabın!

Bütün yüce buyruklara savaş açan şu serseri,

Allah’a havale ediyor yükümlülüklerini!”

( Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Beyan Yayınları, 2015, s. 497-499)


About the Author
Author

Editor 2

Leave a reply

Name (required)

Website