Sanırım Dinler Tarihinde asırlardır yazılan–söylenen onca şeyler pek bir işe yaramamış olmalı ki, insanlar bu gün böylesine biribirlerine düşmüş. Dini inançlar içinden çıkılmaz çile yumağı halini almış. Oysa “Yaradan’ın en değerli yüce varlık” olarak yarattığı İnsanın görevi, “İnsan” olabilmenin ardında koşmak olmalıydı daha çok. Bu olağanüstü kazanımın ne okulu, ne kursu, ne diploması var çünkü.
Tarihçiler “tarihe pek güvenilmemesi gerektiğini” söylerlerken. İlahiyatçılar, dini yazarlar ‘birbirlerinin kanını içecek kadar!’ birbirlerine düşmüşlerken. Ben de sıradan, sade bir birey olarak, her zamanki özgür ruhumun olanca içtenliğiyle ve tüm sorumluluğu üslenerek inanıyorum ki; kullarına “şah damarlarından” yakın olan Yaradan, onlara katından birtakım ödüller müjdelemiş ise eğer. Bunu, İnsanlığın harlı mutfağında pişip-yananlar hak ederdi öncelikle.
Samimiyetsizliğin. Riyakarlığın. Akılalmaz ahlak ve akıl yitiminin gazabına uğramış bir toplumun hali açık-seçik ortada iken. Hala iyimselikten. Hala olası gelecek güzel günlerden. Ve çağı olanca çılgınlığıyla yaşayıpıp, dünyevi çıkarların ardında koşarken dolu dizgin. Hala dinden-imandan–müslümanlıktan ve yurt sevgisinden dem vuranları görüp, duydukça. Yüreğime neşterler saplanıyor. Gözlerim yaş dökemeyecek kadar kuruyor.
AĞLA SULAR YÜKSELSİN
Bıçak soksan gölgeme
Sıcacık kanım damlar
Gir de bir bak ülkeme
Başsız başsız insanlar
BnnnbBıçak sosanHad
Yazar : Tülin ÖZTUNÇ