Hayatımızda beklentilerimize uygun olmayan durumlarla karşılaştığımızda meydana gelen bir duygudur “öfke”.
Şunu unutmamalıyız bizler bir imtihan dünyasındayız. Allah, “yaşadığımız bu dünyada arzu ettiğimiz şeyleri mutlaka elde edeceğimize dair” bizlere bir vaatte bulunmamış. (Bkz: Kalem 36-40)
Arzu etmediğimiz durumlarla karşılaştığımızda istesek de istemesek de öfkelenebiliyoruz, bizlerin doğasında olan bir şey bu. Bizler için önemli olan öfkelendiğimizde nasıl hareket edeceğimizdir. Öfke halinde kendimize ya da başkalarına zarar verme durumları yaşanabilir. Bunu engellemek için öfkemizi baskılayabilmemiz gerekir. Öfke anında duygumuzla değil mantığımızla hareket etmeliyiz.
Bazen deriz ya: Bardak doldu, zamanla taştı. Önemli olan bardak taştığında da kontrolü elden bırakmamak. Sabır, pek çok şeyin anahtarıdır.
Birine öfkelendiğimizde, bir fenalık yapıp haddini bildirmek, üstün gelenin biz olduğumuzu göstermek de isteyebiliriz. Böyle bir davranışın egomuzu tatmin etmek ve kibir olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Belki de öfke anında karşımızdaki kişiyle üstünlük mücadelesine girmeden uygun bir dille derdimizi anlatabilmektir önemli olan. Bizim had bildirmek dediğimiz şey genellikle insanları kaybetmekle sonuçlanır. Öfkelendiğimiz kişiyi kaybetmeden yanlışını anlatabilmek önemli olan. Çevremizde düşmanlarımızın olması değil selam alıp verebildiğimiz insanların olmasıdır önemli olan.
İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. (Fussulet 34)
Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur. (Fussulet 35)
O takvâ sahipleri (Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. (Ali İmran 134)
Öfkeyle baş etmenin en iyi yolu, affetmektir. Affetmeyi bilmezsek, içimizdeki öfke bizi yer bitirir ve ruh sağlığımız zarar görür. Karşımızdaki kişinin bizim kadar olgun olmayabileceğini düşünüp insanların kusurlarını özür beklemeksizin affedebilmeliyiz. Allah’ın sevdiği bir kul olabilmek için öfkemizi yutup insanları affetmesini bilmeliyiz.
Tüm insanları birer kömür parçası olarak düşünürsek, elmas da bir kömür parçasıdır. Elması diğer kömür parçalarından farklı kılan şey, baskıyla sıra dışı şekilde iyi mücadele edebilmesidir.
Zor durumlarda sabrederek, öfkemizi yutarak, insanları affederek, güzel düşünüp güzel davranarak birer elmas parçası gibi olalım; baskı altında dağılıp giden birer kömür parçası gibi olmayalım.
Saygılarımla,
Not: Diyanet mealleri kullanılmıştır.
Mehmet P.
18.08.2021