Hadis Usulü Sorunlar ve Çözümler

Hadis Usulü Sorunlar ve Çözümler

Peygamberimiz hadisinde; “Kim benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın” buyurmuştur. Bu hadis Lafzi Mütevatir (lafız ve mana olarak on dan fazla kişinin rivayet etmesi) olan tek hadistir. Hristiyan ve Yahudi tarihini incelediğimizde kitaplarını tahrif ettiklerini bunu da Peygamberlere atfettiklerini görüyoruz. Peygamberimiz bu tehlikenin farkına varmış olacak ki kendisine yalan isnad edene cehennem azabını vaadetmiştir.

İşte bu noktada bize Peygamberimizden hadis olarak gelen rivayetlerin önemi ortaya çıkıyor. Bu önemin farkına varan İslam alimleri Hadis Usulü dediğimiz bir metodoloji geliştirdiler. Kısaca bu metodolojiden bahsedecek olursak; Hadisler Ahad ve Mutevatir olarak iki kısma ayrılır. Hadislerin büyük bir çoğunluğunu Ahad hadisler oluştururken Mütevatir Hadisler Lafzı Mütevatir ve Manevi Mütevatir (lafzı aynı olmasada manası aynı olan bir çok kişi tarafından rivayet edilen hadis) diye ikiye ayrılır.

Ahad hadisler metnin ve senedin sıhhati (doğruluğu) diye iki şekilde ele alırsak;

Senedin ravilerinin sika (güvenilir) olması; Olgunluk, müslüman olma, takva sahibi olması, zabt(hafızanın kuvvetli) olması ve sened zincirinin kesintisiz olması gibi şartlara bağlanmıştır.

Metnin Doğru (Sıhhatul Metn) olması ise; Doğru cümleler, belli rivayetlerle catışmaması, ravinin fakih olması (Hanefiler),Kur’an ile çatışmaması(Hanefiler),akılla ve ravinin ameliyle çatışmaması gibi şartlara bağlanmıştır.

Bu saydığımız şartların üzerinde tam bir ittifak olmamakla beraber âlimler arasındaki ihtilaf birbirlerini tenkide kadar götürmüştür. Örneğin, Ebu Hanife’nin hadis şartlarını kabul etmeyen bazı âlimler onu aşırı tenkid etmiş murcie, dini bozan vs. ithamlarda bulunmuşlardır. Bugün, Hadis Metodolojisini ideolojiden uzak bütün alimlerin görüşlerini bir araya getirerek eksik yönleri düzenlenerek hadisleri anlama ayıklama yoluna gidilmeli çağa uygun bir metodoloji geliştirilmelidir.

Metodolijedeki bazı eksik yönlere de değinilerek yeni bir metodoloji önerisi yapacak olursak;

Metin Yönünden

1-) Kur’an’a Uygunluk; Kur’an Subutü Kat’i(kesin) olandır. Eğer peygamberden sadır olduğu iddia edilen bir hadis ki Subutü Zanni(kesin değil) olan bir şey, Allah’ın lafzına muhalif olamaz onu iptal edemez. Kesin olan bir şey şüpheli olan birşeyin hükmünü kaldıramaz veya değiştiremez. Bu anlamda hadisler öncelikle Kur’an süzgecinden geçirilmeli ve ona göre değerlendirilmeye alınmalıdır.

Bu kural hernekadar Hanefi Mezhebi’n de olsa bile pratikte tam anlamıyla uygulanmamıştır. Hanefiler, Ahad ve Mütevatir dışında meşhur hadis diye bir ayrıma gitmiş Ahad hadise uyguladığı kriteri meşhur hadise uygulamamıştır. Recm meselesinde, Recm Kur’an’a aykırı olmasına rağmen, (1) Hanefiler meşhur olduğu için kabul etmişlerdir. Hadisler Ahad-Meşhur farketmez, Kur’an’a arz edilmeli ve ona göre değerlendirilmelidir. Diğer mezheplerde böyle bir kriterin olmamasından bahsetmiyorum bile.

2-) Bağlamıyla Anlamak; Hadislerin vurud sebebi araştırılmalı ve ona göre değerlendirilmelidir. Şayet o dönemin şartlarına veya o dönem içinde bir sahabe için bildirilen bir hadis ise ona göre değerlendirmek gerekiyor. Özellikle tarih boyunca hadisin değerlendirilmesi genellikle ya fakihin kendi anlayışına yada ravinin bildirdiği sonuca göre değerlendirilmiş ona göre hüküm verilmiştir. Hadislerin bağlamı ve şartları ile değerlendirilmesi hadisi daha doğru bir şekilde anlamamızı sağlayacaktır.

Örneğin; Resûlullah (s.a.v) bir hadisinde, “Allah’a ve ahirete inanan bir kadının, yanında babası veya oğlu veya kocası veya erkek kardeşi veya bir mahremi olmadan üç günlük ve daha fazla bir yola gitmesi helal olmaz” diye buyuruyor. Bu hadisi bağlamdan uzak lafızcı bir şekilde değerlendirdiğimizde kadının tek başına yolculuk yapması haram olarak algılanıyor. Nitekim bir çok mezhep de bu şekilde anlamış bağlamından uzak bir şekilde değerlendirip kadınların tek Hacca gitmesinin caiz olmadığını bildirmişlerdir.

Halbuki bu hadis bağlamı ile değerlendirildiği zaman Resulullah’ın bunu güvenlik nedeniyle söylediği açıktır. O dönemde yolculuk at,deve,katır gibi bineklerde ve çöllerde yapıldığı için Allah Resulü kadının korunması hasebiyle bunu söylemiş ve o dönemin şartları gereği böyle bir yasak koymuştur. Bunu da başka bir hadiste “Ben Hîre’den yalnız başına yola çıkan bir kadının Allah’tan başka korkacağı bir şey olmaksızın gelip Kâbe’yi tavaf ettiğini ve İran hazinelerinin ele geçirildiğini gördüm, yaşayanlar diğerlerini de göreceklerdir” buyurarak bu konuya ışık tutmuştur.

Diyebiliriz ki, Kur’an her yönüyle evrenseldir. Hadisler ise tarihsel olma niteliği taşır ve bu niteliği taşıyan hadisleri o tarihe göre değerlendirmek gerekir.

3-) Peygamberin Maksadını bilmek; Hurma Aşılama Hadisesi diye bilinen Meşhur bir hadis vardır, Bir gün Resulullah sahabenin hurma ağaçlarını aşıladığını görür ve onlara ne yaptığını sorar onlar ise ağacı aşıladıklarını bildirirler bunun üzerine Resulullah “bunu yapmanızın size bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum” der. Sahabe aşılamayı bırakır ve o sene hurma da zarar ederler. Hz.Peygamber bunun nedenini sorunca onlarda siz böyle dediğiniz için bizde yapmadık derler. Bunun üzerine Resulullah “benimkisi bir zandan ibaretti. Beni zannımla sorgulamayın. Ama ben size, Allah böyle buyuruyor diye bir haber getirirsem onu alın. Çünkü ben Allah adına asla yalan söylemem” buyurur (Müslim). Bu olay hicretin ilk yıllarına tekabul eder. Daha sonraları bir karar verileceği zaman bedir savaşında kuyuların yerinin belirlenmesi konusunda hendek savaşında hendek kazımı yine Berire ve Muğis’in olayındaki örneklerde olduğu gibi artık sahabe Allah Resulü’ne “bu Allah’ın emri mi yoksa sizin mi fikriniz?” diye soruyor ona göre hareket ediyor yada karar alıyorlardı. İşte bu olay çerçevesinde Allah Resulü’nün her sözünün bağlayıcı olmadığı, Onu Peygamber’in (s.a.v) hangi sıfatla söylediği dikkatle incelenip ona göre karar verilmelidir. Bu sıfatlardan bir kaçını sıralayacak olursak Peygamber’in Komutan sıfatıyla söylediği, Devlet Başkanı olarak söylediği, Tavsiye niteliğinde söylediği, diyebiliriz. Bunlar arttırılarak incelenebilir ve ona göre değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. Bu ayrımı ilk Karafi yapmış, Tahir bin Aşur’da Makasıd kitabında sistemli bir şekilde belirtmiştir. Yusuf el-Kardavi gibi muassır alimlerde bu ayrımı yapmaktadırlar. Bu ayrım Sahih hadisleri ayırma ve anlama noktasında ciddi öneme sahiptir.

4.) Akla uygunluk; Hadisler ortak aklada uygun olmalı bugün “Ay ışığını güneşten yansıtır.”, “2+2=4” biliminde net olarak doğruladığı kurallarıda bu ortak akla dahildir. Dolaysıyla akıldan kasıt bilimin kesin olarak bildirdiği ve sarih akla da zıt olmayacak şekilde hadisler akıl süzgecinden geçmelidir.

Örneğin; “Yeryüzü balığın sırtındadır. Cennete girecekler ilk olarak bu balığın ciğerinden yiyecektir.”(2)

“Dünya öküzün ve balığın üzerindedir.” (3)

“Ölüm meleği Musa’ya gelerek ‘Rabbine icabet et’ dedi. Bunun üzerine Musa, ölüm meleğinin gözüne tokat vurarak onu çıkarttı. Melek hemen Allah’a dönerek ‘Sen beni ölmek istemeyen bir kuluna göndermişsin, o benim gözümü çıkardı’ dedi.”(4)

Bunun gibi hadisler bu çerçevede incelenmeli ve aklın süzgecinden geçmelidir.

Sened Yönünden

Sened yönünden İslam alimleri çok güzel bir şekilde metodolojik ayrım yapmışlardır. Senet yönünden metodolojiyi incelemek isteyenler piyasada bu konu hakkında olan eserleri inceleyebilirler. Ama bu ayrımlar “nass” değildir. Eleştiriye ve geliştirmeye açıktır.

Sened yoluyla çizilen bu metodolojinin önemli olduğunu bildirmekle beraber Adalet ve Zabt noktasında sahabenin direk adil olarak kabul edilmesi onların bu kriterlerle incelenmemesi sorun teşkil etmektedir. (5)

Allah Kur’an’da peygamberimiz döneminde yaşayan topluluktan bahsederken; Bedevilerden onların içerisinde inançlı olanların olduğunu ancak münafıkların da olduğunu (6) Yine bedevilerin Allah’ın sınırlarını bilmemeye daha yatkın olduğu bildirilmiştir. (7) Bununla beraber iman edenlerden İlk ve öncü olanlar övülmüştür.(8) Bu ayetler çerçevesinde Peygamberimiz döneminde yaşayan onu gören herkesin aslında dürüst olmadığını, canıyla malıyla Allah yolunda savaşan öncü olanlar olmakla beraber peygambere kaba davranan hikmetsiz kimselerinde olduğu bildiriliyor. Durumun böyle olmasına rağmen sırf Peygamberi gördü diye bir insanı faziletli saymak onu araştırmadan her yönüyle adil olduğunu ifade etmek duygusal bir yaklaşım olup eksiktir. Hadis rivayet eden sahabelerede cerh ve tadilde bulunmak bizim daha sahih hadislere ulaşmamızı sağlayacaktır.

Örneğin; “…Muaviye Medine’de bir müddet daha kaldıktan sonra Mekke’ye gitti. Burada hac görevini yerine getirmesinin ardından ashâb çocuklarına tekrar Yezid’in veliahdlığını onaylamaları çağrısında bulundu. Abdullah b. Zübeyr kendisine, bu uygulamasından vazgeçerek Hz. Peygamber (sav) gibi yerine hiç kimseyi bırakmamasını veya Hz. Ebû Bekir gibi davranarak Kureyş içinden ancak kendi kabilesinden olmayan birisini tayin etmesini, bunu da istemezse Hz. Ömer gibi halîfelik meselesini Şûrâ’ya havale etmesini istedi. Yezid’e biatten imtina eden diğer Müslümanlar da Abdullah b. Zübeyr’in kanaatini paylaştıklarının söylediler. Muaviye bunun üzerine muhataplarına halka hitaben bir konuşma yapacağını, bu esnada herhangi bir şekilde itiraz eden olursa onun boynunu vurduracağını söyledi. Ardından da mescidde hutbeye çıkıp ashâb çocuklarını işaret ederek “Bunlar Müslümanların ileri gelenleri ve en hayırlılarıdırlar. Onlara danışmadan hiçbir şey yapılamaz. Onlar şimdi Yezid’e biat etme konusunda razı olmuşlardır. O halde siz de Allah’ın adıyla biat edin” çağrısında bulundu. Herhangi bir itirazın olmaması üzerine Mekkeliler de Yezid’e biatlerini açıkladılar. Muaviye’nin Mekke’den ayrılmasından sonra insanlar Hz. Hüseyin’e gelip daha önce biat etmeyeceğini ifade etmesine rağmen niçin kararından döndüğünü sorduklarında, ondan öldürülme endişesinden böyle davrandığı cevabını aldılar. Bu şekilde Muaviye, bir takım dünyevî teklifler yanında nihayet tehdit yoluyla da olsa oğlu adına biatin şekli boyutunu tamamlamış oldu.”(9)

Muaviyenin bu olayını incelediğimizde Muaviye hutbede hem yalan konuşmuştur hemde oğluna destek için zorbalık yapmıştır. Bunlara rağmen alimler sırf sahabedir! diye onun bu hatalarını görmezden gelmiş ve onu adil kabul etmişlerdir. Ondan gelen hadisleri güvenilir bulmuşlardır. Tabiki Muaviye’nin bu yaptıkları onunla Allah arasında herkes hesabını Allah’a verecektir. Ancak eğer metodolojik bir şekilde incelenekse o zaman böyle duygusal ve ideolojik yaklaşımlara yer verilmemelidir.

Haberi Vahid’de düzeltilmesi gereken diğer bir sorun ise haberi vahid ile Resulullah’a teşrilik yetkisi vermek. Bu noktada mütevatir (nesiller boyu gelen sünnet) ile haberi vahidin ayrılması İslam Hukunu’nun yenilenebilir olması açısından çok önemlidir. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz gibi Resulullah’ın fiilleri farklı farklıdır. Taabbudi hükümlerde Hz.Peygamberin beyanı esas olarak alınır örneğin Namaz’ın mahiyeti vakit rekat vs. ancak bu vb. örnekler haberi vahid ile değil mütevatir bir şekilde gelmiştir. Dolaysıyla Hz.Peygamberin teşriliği haberi vahid ile olması söz konusu değildir.

Sonuç olarak “Hadis Usulü” İslam alimlerinin içtihadı sonucu ortaya konulmuş bir metodolojidir. Sanki Allah’ın emriymiş gibi, her şeyi olduğu gibi kabullenme ve bunu ideoloji haline getirip Nass konumuna getirip eleştiriye ve gelişime kapatmak İslam’ın da doğasına aykırıdır. Bugün İslam alimleri yeni bir metodoloji oluşturmaları ve bu metodoloji çerçevesinde kaynaklar tekrar incelenip daha sahih bir İslam anlayışı ortaya koymalıdırlar.

1.) http://www.mucahidpalevi.com/2020/05/23/islamda-recm-yoktur/

2.) Buhari 3/51

3.) Hakim-Müstedrek

4.) Müslim 10/176

5.) http://www.mucahidpalevi.com/2020/05/23/sahabenin-adaleti-uzerine/

6.) Tevbe/98-101

7.) Tevbe/97

8.)Tevbe/100

9.) Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 160-164; İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 157-164; Taberî, Tarih, V, 301-304; İbn Abdirabbih, el-Ikdü’l-Ferîd, IV, 371-372; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 250-252; İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 79-81. Ayrıca bk. Atvan, Hüseyn, el-Emevîyyûn ve’l-Hilâfe, Beyrut 1986, s. 83-95; Işş, Yûsuf, ed-Devletü’l-Ümevîyye, Dimaşk 2007, s. 159-165

Mücahid Palevi


About the Author
Author

Seyyale

Leave a reply

Name (required)

Website