Prefrontal lob ile İslam İnancında Akıl Sahibi İnsanın İlişkisi

Prefrontal lob ile İslam İnancında Akıl Sahibi İnsanın İlişkisi

Prefrontal lob ile İslam İnancında Akıl Sahibi İnsanın İlişkisi

Psikologlar bir insan davranışını daha önceki davranışlarına bakarak geneller. Ama fizyologlar bunun aksine bir davranışı vücuttaki küçük kas gruplarının işlevlerine kadar indirger. Davranış ve onu meydana getiren düşünce ile ilgili pek çok görüş ortaya atılmıştır. Tarihsel olarak baktığımızda Hipocrates, duygu ve düşüncenin merkezinin beyin olduğunu işaret etmiştir. Mısır, Hint ve Çin uygarlıkları ise duygu ve düşüncenin merkezinin kalp olduğunu işaret etmiştir. Descartes da Tanrı’nın dünyayı yarattığını, sonrasında ilahi bir etkisi olmaksızın var olmaya devam ettiğini, insanın ise bir makine gibi çalıştığını söylemiştir. İnsan aklının dış dünyadan duyu organları aracılığı ile bilgi aldığını, aklın da bu bilgiyi kullanarak vücudun hareketlerini kontrol ettiğine inanıyordu. Buradan hareketle günümüzde nöroloji, nöropsikoloji, fizyoloji biliminin geldiği bu noktada insan beyninin, fizyolojik olarak Serebral kortekste üç bölgenin duyu organlarından bilgi aldığını ve işlediğini bilmekteyiz. ‘Primer Görsel Korteks, Primer Somatosensör Korteks ve Primer Motor Korteks alanlarının bilgiyi aldığı ve işlediği, davranış ve duyguların oluşumunda duyusal bilginin oluşumunda rol aldıkları ortaya konulmuştur.

Bilginin ilk olarak da duyusal asosiasyon bölgesine gittiğini, algılamanın gerçekleştiğini ve anıların saklandığını biliyoruz. Birden fazla duyu alanından gelen bilgi asosiasyon alanında entegre olmakta, eğer asosiasyon alanında bir hasar olur ise kişinin gördüğünü hatırlamakta, dokunduğu nesneyi algılamakta zorlandığı görülmektedir.
Frontal kortekse baktığımızda 3 bölgeye ayrılmaktadır. Dorsolateral frontal lob, planlama, organize etme, yeni bilgi işleme koyma, Orbitofrontal lob, davranışı ketleyebilme, Medial frontal lob, duygulanım, zihinsel aktivite ve motor aktivitelerin harekete geçirilmesinden sorumludur. Prefrontal korteks ise frontal korteksin ayrı bir bölümüdür ve planlama ve strateji oluşturma yetisini tanımlamaktadır. Prefrontal korteksin sol yarı küresi, bilginin analizi, olayların sıralaması, konuşma, anlama, okuma-yazma gibi işlevleri tanımlarken, sağ yarı küre ise sentez yapma, taslak oluşturma ve harita okuma gibi işlevleri tanımlamaktadır. Algılarımız ve anılarımız ise corpus callosum sayesinde sağ ve sol prefrontal korteksin bu farklı iki yapısına rağmen bir bütün halindedir. Kişilik ile ilişkisinde ise özetle, Frontal lob ‘ben’ kavramından sorumludur.
Çalışma belleği de frontal lobun en kompleks ve üst düzey faaliyetidir. Frontal lob bu işlevi diğer alanlardan gelen bilgileri kullanarak çalışma belleğinde işler. Hipokampusun bir bilgiyi kaydettiğini düşünürsek, çalışma belleği bellekteki bu bilgiyi yeniden şekillendiren zaman ve mekanda yeni şekillerde düzenleyen yapıdır.
Özetleyecek olursak özellikle prefrontal lobun dorsolateral korteks bölümü sosyal davranış ve yüksek bilişsel işlevlerle ilişkilidir ve hasarında ise impulsivite ve tekrarlayan hataların görüldüğü bilinmektedir. İmpulsivite kavramını da kısaca açacak olursak; davranışlara limit koymada kişinin sorun yaşaması, isteklerini erteleyememesi, ısrarcı ve sabırsız bir yapıda olması, sonunu düşünmeden risk aldığı durumları içermektedir.

Şimdiye kadar bahsettiğim nöroanotomi ve sinirbilim bilgilerini ilahi metindeki bilgiler ile sentezlemeye çalışacağım. Frontal lob ve İslam dininin kutsal kitabı Kuran’ı Kerim’in Alak Suresini arasında bazı ilahiyatçılar ve tıp doktorlarının ilişki kurdukları görülmüştür. Alak suresinin tefsirine göz atacak olursak, insana öncelikle okuması, evreni anlaması buyurulmuştur. Sonrasında insanın bir zigottan yaratıldığı, Allah’ın ‘kalem’ ile insanoğluna yazmayı öğretmesi, günümüze kadar gelen tüm bilgi teknolojilerine işaret etmektedir. Surenin devamında, insanın kendi kendine yetebileceğini düşünerek haddini aştığı, Allah’ı unuttuğu ancak her şeyin Rabbine ait olduğu hatırlatılmaktadır. Devamında namaz ibadetini yerine getirmekte diğer insanları engelleyen insanların yanlış yaptıklarını buyurmuştur. Devamında gelen ayetlerde ‘eğer bu davranışını durdurmazsa onu perçeminden sürükleyeceğiz, o yalancı ve günahkar perçeminden’ şeklinde buyurulmaktadır. İnsanın yalancı ve günahkar perçemi neresidir? Perçem kelimesi alın bölgesindeki saçlar için kullanılmaktadır ancak perçemin yalancı ve günahkar olabileceği düşünülemeyeceği için perçemin bulunduğu alın bölgesinin kastedildiği varsayılmaktadır. Yalancı ve günahkar olan ve İslam dinine göre aklını kullanmayarak Rabbini ve peygamberini yok sayan kişiler için, cezalandırma bölgesi frontal lob olarak işaret edilmiştir.

Hz.Peygamberi namaz kılarken engellemeye çalışan kişilerin gelen bu ayetler sonrasında davranışlarını sergilemeye cesaret edemediği aktarılmıştır. İslam inancının temel direklerinden namaz ibadetinin secdeye değen alnın edası ile gerçekleştiği düşünüldüğünde, secde etmeyi inkar eden, başkasının ibadetine saygı ve sabır gösteremeyen, sonunu düşünmeden ibadet eden kişiye karşı davranışları impulsivite sorunu ile ilişkilendirilebilir. Kuran-ı Kerimde Allah’ın işaret ettiği frontal bölgenin işlevlerinin ne derece önemli olduğunu, insanın yaşarken aklını kullanmasının, sosyal bir varlık olmasını, yüksek bilişsel işlevlere sahip olmasının bu dünyadaki insanın davranış biçimlerini tanımladığını söyleyebiliriz.
Son olarak din ve bilimin ilişkisini her zaman bilmekle birlikte, aralarındaki benzerlikleri aktarmanın, makine olarak tanımlanan insanın bir aklı olduğu ve bu aklın kendisine bir yaratıcı tarafından bahşedildiğini hatırlayarak yaşar isek, gerçekten ‘yüksek bilişsel işlevlerimizin’ hakkını vermiş olabiliriz.

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/sure/96-alak-suresi


About the Author
Author

Uzm.psk.gulinsenturk

Leave a reply

Name (required)

Website