hayatın kullanma kılavuzu var mıdır?

Hepimiz dünyaya geldiğimiz günden beri bir mücadele içerisindeyiz. Hayatımızın her döneminde hep bir şeyler yapmak zorundayız yaşamak için. Yaşımız küçükken çok fazla sorumluluğumuz yoktur, çünkü birileri bizim adımıza bir şeyleri düşünüp yapıyordur zaten. Ne yiyeceğimize karar vermek, ne giyeceğimize karar vermek, hangi okula gideceğimize karar vermek, evde nasıl davranacağımıza karar vermek, başkalarına olan davranışlarımıza karar vermek ve yönlendirmek anne babamızın sorumluluğundadır belli bir döneme kadar. Biz büyüyüp artık kendi kararlarımızı verebilecek, kendi davranış şekillerimizi oluşturabilecek yaşa gelene kadar edilgen bir biçimde yaşarız hayatta. Gerekli olgunluk yaşına geldiğimiz zaman ise işler biraz daha zorlaşır. Yine bizi düşünen insanlar vardır ama artık onlar bizim adımıza hareket etmez. Biz artık kendi hareketlerimizden, kendi kararlarımızdan ve kendi davranışlarımızdan sorumlu hale gelmeye başlarız. İşte o zaman hayat biraz daha zorlaşmaya başlar. Olaylar karşısında alınacak kararlara yön verme, neyin doğru neyin yanlış olduğunu tayin etme, insan ilişkilerindeki davranış şekillerindeki düzen vs. Bunların hepsi birden üstümüze gelmeye başlar. İlk başta bocalarız, bu kadar fazla şeyle nasıl mücadele edebileceğimizi bilemeyiz. Hatta mücadele edemeyecekmişiz gibi düşündüğümüz zamanlar da olur. Ama bundan kaçış yoktur, hayat bizden bunları bekler. Biz de hayata bunları vermek zorunda olduğumuzu fark ettiğimiz andan itibaren mücadelemize başlarız ki buna da halk dilinde “hayat mücadelesi” denmektedir. Hayat mücadelesi vermenin en zor yanı da hayatın bir prospektüsünün yani kullanım kılavuzunun olmamasıdır diye düşünülür yaygın olarak. Hayat içerisinde yanlış davranışlar yapıldığı zaman veya yanlış kararlar alındığı zaman hayatın kullanma kılavuzu yoktur ki denir hep. Aslında bana göre hayatın kullanma kılavuzu vardır. Hayatın kullanma kılavuzu yine hayatın kendisidir aslında. Yani hayat içerisinde yaşadığımız olumlu ya da olumsuz olaylardır kılavuzu oluşturanlar. Kullanım kılavuzunu okuyup anlamak kolay mıdır diye sorulacak olursa değildir tabiî ki. Sürekli düşünme, sürekli değerlendirme ve sürekli yaşadığımız günlerin bilançosunu çıkartarak gitmektir hayat ve hayatın kılavuzu. Olaylar bize her zaman doğru olanı, yanlış olanı, hangi noktalarda yanıldığımızı, hangi noktalarda doğruya ilerlediğimizi gösterebilecek çeşitlilikte ve kapsamdadır. O nedenle hayatta yaşadığımız olayların hepsine çok dikkatli bakmak, hepsini tek tek incelemek, hepsinden çıkan sonuçlara göre bir sonraki adımları belirlemek gerekir. Şimdi aklımızdan geçirelim, bütün bu davranışlarımızın özetini belirtebilecek, en azından ana konu başlıklarını verebilecek yazılı bir kaynak olsaydı keşke. Ne güzel olurdu, hiç değilse ana konu başlıklarıyla ne yapıp ne yapmamamız gerektiğini bilir, detaylarıyla da kendimiz ilgilenirdik. Ne de olsa konu başlıkları elimizde olurdu. Yaşadığımız detay şeyleri de hangi konu başlığının altında inceleyeceğimizi bulduk mu, biraz daha kolaylaşırdı her şey. Size güzel bir haberim var o zaman. Böyle ana konu başlıklarının yazılı olduğu ve temelde doğru ve yanlış davranışların belirtildiği bir kitap var aslında. Belki farkındayız belki de gerçek manasıyla farkında değiliz bu kitabın; ama uzunca bir süredir hayatımızda bu kitap. Hatta doğduğumuzdan beri; hatta annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz doğduğundan beri; hatta yaklaşık 1500 senedir var böyle bir kitap. Eminim ne olduğunu anladınız ama ben yine de ismini vermek istiyorum. “Kur’ân-ı Kerim”; evet kitabın adı bu: Kur’ân-ı Kerim. Hepimizin evinde en az bir tane olan, hepimizin sürekli okuduğu ya da okumaya çalıştığı ve Allah tarafından hepimize bir yol gösterici olarak gönderilen; bu şekilde gönderildiği de Bakara Suresi’nin 2. ayetinde “İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için. ”; Yusuf Suresi’nin 111. ayetinde “Bu Kur`an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. ”; Nahl Suresi’nin 89. ayetinde “Sana bu Kitap`ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. ”; Casiye Suresi’nin 20. ayetinde “Bu Kur`an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o. ” A’raf Suresi’nin 52. ayetinde “Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o. ” ayetlerinde belirtilerek bize kanıtlanmıştır. Kur’an aslen bize bir yol gösterici, hayatımızı düzenleyici ve hayat kurallarını bize vererek yaşamımızı kolaylaştırıcı bir kitap olarak gönderilmiştir. Amacı hayatımızı zorlaştırmak değil, aksine kolaylaştırmaktır. Bizi gereksiz yere duyduğumuz sıkıntılardan ve çektiğimiz eziyetlerden kurtarmaktır. Neyi uygularsak neyi yaşayacağımızı belirten, çok geniş kapsamlı ve ne kadar okunsa da verdiği bilgi asla bitmeyecek olan bir kitaptır. O nedenle bizim de Kur’an’a bir yol gösterici, bir yol arkadaşı ve en büyük yardımcı olarak bakmamız lazımdır.

Yazar : Mine

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website