MÜDDESİR SURESİ 11. AYET ACABA NE DMEK İSTİYOR OLABİLİR (İKİNCİ BÖLÜM)

AŞAĞIDAKİ YAZI, BU BAŞLIKLI YAZIMA VERİLEN CEVABA BİNAEN YAZILMIŞTIR.

Müddesir suresi 11. ayeti değişik meallerden de yazmışsınız sizin yazdığınız meallerde de aynı anlam var bakın ne diyor? (Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. ) benim yazdığım mealde de (Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak. ) Yani aynı anlam çıkıyor. Ben o ayetin öncesini almıştım elbette devamını da okuduktan sonra yazmıştım yazımı. Siz devamını okusaydınız başka şeye işaret ettiğini anlardınız şeklinde yazmışsınız. Gelin onları da alalım acaba ne demek istiyor Rahman, daha ileri gidip kuranın bütününü de düşünelim ki daha iyi anlamış olalım.

12. Hesapsız bir mal verdim ona.
13. Göz doyurucu oğullar verdim.
14. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
15. Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.
16. Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.
17. Ben onu dik bir yola süreceğim.
18. Derin derin düşündü o; ölçtü-biçti.
19. Kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı.
20. Bir kez daha kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı.
21. Sonra baktı,
22. Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.
23. Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.
24. Şöyle dedi: “Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil.
25. “İnsan sözünden başka bir şey değil bu…….

Ayetin devamında her türlü nimeti verdim onlara, ama inanmamakta ısrar ettiler diyor. Böyle insanları nasıl cezalandıracağını anlatıyor Yaratan. Şimdi de ayeti anlamaya çalışalım. Ayette yarattığım insan gönderdiğim kitap için şüpheye düştü ve yanlış düşünmesi sonucu, kuran için bir büyüdür dedi inanmadı diyor. Buraya kadar hiç inanmayan ve inanmamakta direnen insanlardan bahsediyor Rahman. Ama arkadaşımızın dediği gibi daha ilerideki ayetleri okumaya devam ettiğimizde, inandığı halde kuran için şüpheye düşen ama bu şüphe, Kuran Allah tarafından gelmedi diyenler için değil, adeta kalpleri hasta insanların anlayamayacağı türden bir şüphesi olanlardan bahsediyor. Önce 31. ayeti yazalım daha sonra düşünmeye devam edelim.

31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: “Allah bu misalle ne demek istemiştir ki? ” desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür

Dikkat edin Allah kâfirleri( inanmayanları) ayrı zikrediyor ayrıca bir kısım insanlar daha var, onları da ayrıca zikrederek bakın ne diyor? (kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler. ) Lütfen dikkatle okuyalım Müddesir 11. ayetin devamında hiç inanmayanlardan bahsediyordu Allah, ya burada zikredilen KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR kimler olabilir? Bunların kâfirler olmadığı çok açık çünkü Rahman ikisini ayırmış. Müddesir suresi 31. ayete şimdide dikkatle bakalım önce bir alıntı yapalım.

( böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler. )

Allah kuranda çok özel detaylara dahi girip, hiç kuşku duymadan kurana iman edenlerin, ona sarılanların zamanla ortaya çıkacak ilmi buluşları kurandan gördüklerinde imanlar daha da artacaktır diyor. Dikkat edin ayet kendilerine kitap verilenler, müminler şüpheye düşmesin diyor. Demek ki kuran öyle bir kitap ki içinde şüpheye düşülecek tek bir söz çelişki bulamazsınız. Bu apaçık ayetlere inanmayıp beşerin sözlerine inandığınızda ve kuranı yeterli görmediğinizde, işte bakın kalplerde hastalık nasıl da başlıyor. Acaba burada kalplerinde hastalık olanlar kimler olabilir şimdi de onu araştıralım. Ben inandım demekle inanmış olunmuyor. Şimdi Rabbin bazı ayetlerini hatırlayalım ve bunun tersini söyleyenler acaba KALPLERİNDE HASTALIK taşıyanlar olabilir mi ona bakalım. Gerçi hasta olan bazen hasta olduğunu kabul etmezmiş, işte sorunda burada başlıyor zaten. Bakalım Rahman ne diyor beşerin sözleri ne diyor gerçekten bunları söylemek kalpte hastalık belirtisi değil mi sizler karar verin.

Bakın Allah kuran için ne diyordu?

Kamer Suresi
17. Andolsun biz, Kuran`ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

Kamer Suresi
22 Yemin olsun ki, biz, Kuran`ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?

Müddesir 31. Ayeti hatırlayın ayetlerden gerçekleri görenler nasıl tedirgin olup ne diyorlardı? ( Allah bu misalle ne demek istemiştir ki? ” desinler. ) hâlbuki Allah apaçık ayetlerini göndermesine rağmen içinde ilmi gerçekleri gördüklerinde bile anlamak istemedikleri sözlerdi bunlar. Ya yukarıdaki apaçık ayetleri okuduktan sonra görmezden gelenler neler söylüyor, şimdi de onları hatırlayalım. Ayetlerde Rabbim yemin billâh ederek bu kuranı öğüt ve ibret almanız için kolaylaştırdım dediği halde ne söylüyorlar bizlere? Hayırrrr kuranı herkes anlayamaz. Kuran kolay anlaşılır bir kitap değildir. Bakar mısınız Allah ne diyor beşerin öğretisi ne diyor. Sizce bu ayeti okuyanın verdiği bu cevap normal mi?

Bakın Kuranı yeterli görmeyenlere Rabbim ne diyor, daha peygamberimiz devrindeki insanlara. Çünkü o devirde de günümüzde olduğu gibi rivayetlerden gelen bilgiler din olmuş.

Ankebut Suresi
51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Yaratan ayetinde apaçık karşınızda okunan Kuran sizlere yetmiyor mu diyor. Peki, günümüzde bu ayeti okuduktan sonra kalplere hastalık sokarcasına ne diyorlar bizlere? Hayırrrr kuran yetmez çünkü kuranda her şey yazmaz. O özet bilgileri içerir. Peki, Rabbin bu ayetinden sonra bizlerin bu söylenenlere inanmamız açıkça kalplerimizin hasta olduğuna işaret değil midir dersiniz?

Yine kuranda her şey yoktur o özet bilgidir diyenlere bakın aşağıdaki ayetleri indiren Rabbim e karşı kuranda her şey yoktur demek kalbin çok sağlam olduğunu mu gösterir sizce?

Nisa Suresi
174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.
175. ayet; Allah`a inanıp O`na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.

Yukarıdaki ayeti okuyan bir insan kuranın açık olmadığını mı anlar? Yoksa açık seçik kanıtların geldiğini mi anlar? Sizce ayetin sonunda bizim hangi kitaba sarıldığımızda Rahmana ulaşacağımızı anlar? Kurana mı, yoksa ciltlerce dolusu beşerin kitaplarına mı? Şimdi tekrar soruyorum Allah açık seçik kanıt indirdim ona sarılırsanız bana ulaşırsınız dediği halde, beşerin öğretisine uyup, Kuranda her şey yoktur, İslam ı yaşamak istiyorsanız Fıkıh kitaplarını da okumalısınız, onlara da kuran gibi iman etmelisiniz diyenler, toplumun kalbinde hastalıklar yaratmıyor mu acaba?

Allah açıkça kuran için çekişmeye girenlere onu yeterli görmeyenleri nasıl uyarıyordu hatırlayalım.

Ali imran
105; Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.

Allah bizlere açık seçik kanıtlar geldiğini söylüyor, ama bizler açık değil diyoruz. Ayrıca kuran üzerinde çekişmelere girip hayır o öyle değil böyle türünden ayrılığa düşüp, beşerin sözlerini daha çok önemseyip neredeyse kuranı bizler anlamayız diyerek duvara asmış beşerin dinini yaşamıyor muyuz? Bakın böyle olanlar için ne diyor Rabbim? (Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. ) Hatırlayınız bunlar iman etmeyenler değil tam tersine iman ettim diyenler, ama kuran üzerinde çekişmeye girip ayrılığa düşen insanlar bunlar. Demek ki Müddesir suresinin bütününü düşündüğümüzde Rabbim iki kesime kızgın bir şekilde hitap edip, onları benimle baş başa bırak diyor. Peki, bu iki inanç hangileriydi? Birisi kuranı hiç kabul etmeyen ve inanmayan, diğeri inanan ama kalbinde hastalıklar olan. Yani açıkça ayetleri görmesine rağmen beşerin etkisinde kalarak bocalayan insanlardan bahsediyor. O kadar çok kurandan örnek verecek ayetler var ki, doğrusu bu kadar açık olduğu halde görmemek çok üzücü. Son olarak bir örnek daha vermek istiyorum. Bakın Allah hesaba çekeceği kitabı bu kadar açık ve net söylemesine rağmen bizler hala ne söylüyoruz. Bunları gördükten sonra görmezden gelmek sizce kalbimizde büyük bir sorunun olduğuna işaret değil de nedir?

Zühruf Suresi
44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.

Yaratan sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim dedikten sonra, hala bizler eğer bu kitap anlaşılması zor bir kitaptır diyorsak, bu kitapta her şey yazmaz diyenlere inanıyorsak, bu kitap özet bilgidir, İslam ı öğrenmek ve yaşamak istiyorsanız fıkıh kitaplarına da iman etmelisiniz diyenlerin dediklerini yapıyorsak, bence bir kalp cerrahına gitmemiz çok doğru olacaktır. Bunları söylemek RAHMANIN ADALETİNİ KÜÇÜMSEMEKTİR. Bu durumda Rabbin dediği gibi, kalbimizde bir hastalık başlamış demektir. Yalnız bir sorun var acaba kalp cerrahı kalbin kirlenmiş ruhunu temizleyebiliyor mu önce onu sormak daha doğru olur. Daha açıkçası bu hastalığın kalp cerrahı kimdir, önce onu araştırmakta yarar var sanırım.

Rabbim işte ayetlerini böyle bizlere apaçık çok parlak anlatıyor, tabi anlamak isteyene. Bizler ayetlerin içinden anlamak istediğimizi anlamaya çalışırsak kendimizi kandırmış oluruz. Ayetleri anlamak için, kitabın bütününü düşünüp öyle anlamaya çalışmalıyız. Allah a, kurana inandım iman ettim demekle her şeyin bitmediğini söyler bizlere Rabbim. Bir örneğinde o namaz kılanlara lanet olsun der, acaba kimlerdir onlar dersiniz? İşte Allahın güneşi böyle bir kitaptır. Dilerim o güneşin ruhumuza, kalbimize yerleşerek bizleri her zaman aydınlatması.

SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website