REFORM GEREKLİDİR…

Dinimizde reform olmaz. İslam’ın kitabı Kuran’da bir deformasyon-değişme-bozulma söz konusu değildir ki dinde reform-değişim-yeniden yapılanma gerekli olsun..

Ancak, hiziplere, mezheplere bölünme; mezhep kabüllerinin, örflerin-adetlerin, bid’atların, hurafelerin dine ilave edilmesi; mistik kültürlerin tasavvuf anlayışıyla dine müdahalesi, Kuran’a yardımcı, tamamlayıcı, Allah’a aracı ve yaklaştırıcı arama süreci; aslında asırlar önce başlayıp günümüze kadar süren, Kuran’dan uzaklaşma ve İslam ümmetinin inanç anlayışında yaşanan negatif anlamda bir değişim-reform sürecidir.. İslam’da, Kuran’da değil, İslam ümmetinin din – inanç anlayışında bir deformasyon, bozulma söz konusudur. Dinimizde değil, İslam ümmetinin din anlayışında, inancında reforma ihiyaç vardır.
İslam ümmeti beşeri unsurların, ürünlerin inançlarına-dinlerine müdahalesine müsade ettiği sürece inançlardaki deformasyon- bozulma devam edecektir.
İslam ümmeti bu olumsuz süreci bir an önce sonlandırmalıdır.
Bazı kafaların, inanç anlayışlarının, Kur’an endeksli bir reforma ihtiyacı vardır.
Yapmamız gereken: İslam’a, Kuran’a yapılan tüm beşeri ilaveleri, müdahaleleri yok saymaktır. Kuran’a dönüş yapmak, sadece O’na tabii ve teslim olarak dinimizi yaşamaktır..
İslam’ın tek kaynağı Kur’an’dır. Dinimizi, peygamberimizin yaşadığı gibi sadece Kuran’a tabii-bağlı olarak yaşamalıyız.. Dinimizle, Kuran’la ilgili bilgimizi, farkındalığımızı arttıracak çalışmalardan yararlanmalı ama esas olan İslam’ın tek kaynağı Kuran’ı Allah’ın istediği şekilde, inceden inceye, derin derin düşünerek okumalı, dinimizi öğrenmeye, anlamaya çalışmalıyız. Dinimizi istismar etmek, bizlerin inancını suistimal etmek isteyen siyasetçilere, yobazlara fırsat vermemeliyiz. Her türlü şirk unsurundan, hurafeden, bid’atlardan uzak durmalıyız.. İslam’ın, Kuran’ın öğrenilmesi, yayılması için gayret sarfetmeliyiz….

İMAN SAHİPLERİNE EN ŞİDDETLİ DÜŞMANLIK DUYANLAR ŞİRKE BATANLARDIR.. (Maide-82)

Günümüzde İslam’ı Kuran’da bildirildiği şekliyle aynı zamanda peygamberimizin yaşadığı gibi yaşamayı esas alan, (Hz. Muhammed dini hiç şüphesiz sadece Kuran’a tabii olarak yaşamıştır. Bazı beşeri unsurların etkisinde kaldığı düşünülemez bile. ) şirkten, hurafeden, yobazlıktan uzak bu anlayış-düşünce şekli ne yazıktır ki söylendiği, önerildiği zaman tepki görmektedir..
Çünkü insanlar kuşaklar boyunca İslam’ı Kuran’dan değil mezhep kabullerine göre yazılmış ilmihal kitaplarından, şeyhlerden, dervişlerden, Ebu`lardan, ibn`lerden öğrenmeye çalışmıştır.
Mezhep kitapları, risaleler veya benzeri kaynaklarda yazılanlar din kabul edilmiştir. Ama öyle değildir.. Türkiye diyanet vakfınca yayınlanan İslam ilmihali kitaplarında bile Kuran’la çelişen veya Kuran’a, ekleme değiştirme sayılabilecek bir çok yanlışlar vardır..
Türk milleti, diyanet vakfının bu yayınlarını okuyarak İslam’dan, Kuran’dan ziyade sünni -hanefi mezhebi kabüllerini en ince ayrıntısına kadar öğrenebilir.. Peygamberine uyan ve Kuran’a saygılı olan mümin, dinini peygamberimizin yaşadığı gibi sadece Kuran’a bağlı olarak yaşar.. Mezhep ve çeşitli beşer düşüncelerini, eköllerini Kuran’a eş, yardımcı, tamamlayıcı koşmaz..
Dinimizle ilgili söylenen her sözün, yazılan her satır yazının referansı, kaynağı Kur`an olmalıdır. Düşünceler, yazılar Kuran`a endeksli, Kur`an odaklı olmalıdır.
Tevhid inancının, anlayışının olmadığı yerde İslam`dan bahsedilemez.
Bu anlamda tefsir kitaplarına ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Dinimizi, Kuran`dan başka kaynaklara, kişilere, İbn`lere, Ebu`lara, imamlara, hocaefendilere vs. atıf yaparak açıklamaya çalışan kitaplar aslında tefsir değil, dinimizi tebdil ve tahrif eden kitaplardır..
Saygılarımla

Yazar : Vedat Akbaşak

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website