İSLAMIN KIYAMI



Âdemden Muhammed sav. ma kadar İslam’ın yeniden ve de yeniden dirilişi. İslam’ı öldürdüğünü zannedenler bilsinler ki öldüren de dirilten de ALLAHTIR.

İslam kıyamete kadar baki kalıp tüm insanlığı kendine davet eden yegâne yoldur. Tek yoldur. Ne olursan ol gel diyen “Hakikate gel” “Hayata gel “ diyen tek KAYNAKTIR. Rol çalanlar ancak kendi zanlarına davet ederler. İslam kendine uymaya davet eder dini kendine uydurmaya değil.

İslam yolunun kılavuzu Kur’an, Rabbimizin izniyle elimizde ve de kıyamete kadar korunan yegâne tek kitaptır.

Kur’an bizi yaşamaya davet ederken indiği toplumu ölüyken diriltmiştir. 1400 Sene evvelki dünyanın resmine bakacak olursak bir tarafta Sasani İmparatorluğu-düalist-Zerdüşt inancıyla bir tarafta Roma imparatorluğu- Pavlusun Hıristiyanlığıyla diğer tarafta kadim Hint imparatorluğunun hint fakirizmi inancıyla bir tarafta Asyanın şamanlarıyla dünyanın öbür ucunda inka ve maya kalıntılarının üzerinde yaşayan yine kabile hayatı süren ruh göçüne inanan Kızılderililerin inancıyla hatta efsanelerle-mitolojilerle çevrili Yunan mitolojisiyle Kelt mitolojisiyle vs ÖZETLERSEM YA İNSANIN TANRILAŞTIĞI-TANRISALLAŞTIRILDIĞI KAST SİSTEMİYLE ALLAHIN SİSTEMİNİN PAYLAŞILDIĞI-PAYLAŞTIRILDIĞI YA TABİYAT PERESTLER YA ZAMAN PERESTLERLE çevrili bulunduğu coğrafyanın tam orta yerinde çöl diye bakılan fethi için çaba sarf edilmeyen kum fırtınalarıyla ünlü değersizmiş gibi görülen coğrafyayı dirilten bir kitap. Birkaç zengin kabile reisinin tekeline terk edilen coğrafyada başlayan bir kanat çırpış öyle bir kanat çırpıl ki tusunami etkisiyle tüm coğrafyaları içine almıştır.

Tarih tekerrürden ibarettir. Hakikati yozlaştırma süreci hep aynı olmuştur Kur’anı okuyan herkes bilir ki;

Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur`an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. (Yusuf–111)

İslam’ın davet ettiği hakikatin üstünü örtmeye çalışanlarla mücadelemizi Resulullah’ın izni takip ederek yapabiliriz. Resulullahı örnek almak kurtuluşun tek anahtarıdır. 1400 sene öncesinin coğrafi şartları aynı şekilde tekerrür etmiştir…

DİNLER ARASI KARDEŞLİK VE Dinler arası diyalog NE OLURSAN OL GEL İSTER YAHUDİ İSTER HIRİSTİYAN İSTER SABİ İSTER MECUSİ İSTER TABİYAT PEREST İSTER KÂFİR SLOGANI SADECE kendi dinlerini bağlar. Bizim yolumuz ELÇİMİZİN YOLU İSLAMDIR..

Kur’an la tekrar dirilmeye çalışan bizler Azlığımız bizi şaşırtmasın Elçimizin döneminde de bir avuç insandılar. Atomun en küçük parçacığında en büyük güç bulunur.

Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür. Rum–32

Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah`a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir. En’am 159

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun. Göklerde ve yerde bulunanların tümü kendisine ait olan Allah`ın yoluna. Haberiniz olsun; işler Allah`a döner. Şura–52-53

O: `Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin` diye dinden Nuh`a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim`e, Musa`ya ve İsa`ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri` etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.
Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap`a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler. Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: Allah`ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur. Allah bizi bir araya getirip-toplayacaktır. Dönüş O`nadır. ` O`na icabet olunduktan sonra, Allah hakkında (sözde) `deliller öne sürüp tartışanların` delilleri, Rableri katında geçersizdir. Onların üzerinde bir gazab vardır ve şiddetli azab onlaradır. Ki Allah, hak olmak üzere Kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki KIYAMET SAATİ pek yakındır. Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardır. İman edenler ise, ona karşı bir korku içindedirler ve onun gerçekten hak olduğunu bilirler. Haberiniz olsun; kıyamet-saati konusunda tartışanlar, gerçekte uzak bir sapıklık içindedirler. Şura 13–14–15–16–17–18

Rabbim kendi yoluna davet edenlerin üzerinden yardım ve desteğini esirgemez. Biz Allaha güvenip dayandık.

Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah`a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut`tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim`le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: `Benim Rabbim diriltir ve öldürür` demişti; o da: `Ben de öldürür ve diriltirim` demişti. (O zaman) İbrahim: `Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir` deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: `Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?` Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: `Ne kadar kaldın?` O: `Bir gün veya bir günden az kaldım` dedi. (Allah ona: ) `Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?` dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: `(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir. `Bakara-256-257-258-259

Göklerde ve yerde ne varsa Allah`ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Allah, her şeye güç yetirendir.
Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü`minler de. Tümü, Allah`a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. `O`nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana`dır` dediler. Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. `Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. `Bakara-284–285-286

Yazar : Mürüvvet Çalışkan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website