Kaddafi’ye Yapılanların Gerçek İslam’a Verdiği Korkunç Zarar!

Siyasi bir yazı yazmıyorum. Dinle alakalı belli başlı birkaç şeye değineceğim.

Kaddafi’nin linç edilmesi olayı, Kaddafi nasıl biri olursa olsun üzücüdür. Tüm dünyanın film sahnesi gibi acıyarak izlediği olay aslında genç Müslüman çocukların “Allahuekber” sesleri eşliğinde 70’lik bir ihtiyarı döverek öldürmeleridir. Orada Allahuekber diye nara atanların gerçekte Müslümanlıkla alakalarının olup olmaması ya da gerçekleşen isyanlar neticesinde varılacak yerin zannettikleri yer olmaması gibi konulara girmiyorum. Sadece tüm dünyanın Müslümanlığı yine yanlış tanımalarını ve İslam aleyhine yıllarca söküp atamayacağımız bir önyargı oluşmasını sağladılar. Eğer gerçek İslam’ın öngördüğü duyarlılıktan haberdar olsalardı, elbette böyle yapmazlardı. Konu Kaddafi’nin zalim olup olmadığı değildir. Ortada zalimlik varsa Allah yakında hak edenlere cezalarını verecektir. Fakat Kuran’da, döverek adam öldürme, linç etme, taşlayarak adam öldürme, öldürdükten sonra ölüyle fotoğraf çektirmek için kuyrukta bekleme yoktur! Hatta Allah, kendisiyle ve peygamberiyle savaşanlara bile öyle bir ceza öngörmemiştir.

Maide 33. Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır.

Maide 34. Ancak onları gücünüz altına almadan önce tövbe edenler olursa biliniz ki, Allah çok affedicidir, şefkatli olandır.

Tarih, ülkelerin başına geçmiş liderlerin zalimlikleriyle dolup taşmaktadır. Monarşiden sonra bile halkların alkışlayıp da başa çıkardığı adamlar iktidarı ve gücü elde bulundurmak için türlü tuzaklar hileler sergilemiş, çoğu zaman kendisini oraya getiren halkı ezmiş, kendilerini alkışlayan oldukça kalabalık halkın da tesiriyle,  bir gün öleceklerini unutarak, sanki sonsuza kadar iktidarda kalacakmış gibi davranmışlardır.  Hepsi de sıcak yuvasında ailesiyle huzurlu bir yaşam sürerken ölmek yerine rezilliği tatmışlardır. Hatta savaş zamanında bile, diktatörün sıktığı ve fakirleştirdiği halkın, bazı zamanlarda diktatöre karşı, kendisini işgal eden düşmandan yana olduğu dahi görülmüştür. Allah’ın adaleti sayesinde davranışlarının bedelini ödemeye henüz bu dünyadayken başlamışlardır ve tabi ki ahirette çok büyük bir hesap da onları beklemektedir. Kısacası kötülüğü yapan en kalıcı zararı kendine vermektedir.

Fatır 43. Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah’ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah’ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!

Kaddafi olayıyla ilgili insanların çok azı ders çıkartacak ve “Kaddafi de olsan, Hitler de olsan bir zavallı gibi ölüyorsun, o halde bu dünyaya bağlanmamalıyım, ahiret için çabalamalıyım,” diyecektir. Devasa çoğunluğun aklında kalacak olan ise, maalesef, sadece Müslümanlığın en kötü din olarak lanse edilişi olacaktır. Bu önceleme, gerçek dini yaşatmaya çalışan tüm hakiki müminlerin çabalamalarının önüne geçmiştir. Tıpkı ikiz kuleler ve benzeri olaylarda olduğu gibi.

Bu vahim neticeden de yola çıkarak, bu gibi olayların tekrarlanmaması için gerçek dini öğrenmemiz ve ona bağlanmamız çok yararlı olacaktır. Böylelikle ne yapmamız ve yapmamamız gerektiğini bilecek ve kaş yaparken göz çıkarmanın önüne geçebileceğiz.



About the Author
Author

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website