Ahiret İle İlgili Sorular…

Dini konularda çokça sorulan, insanların merak ettiği konulardan biri de ahiret ile ilgili sorulardır. Ahiret ile ilgili soruları kabaca ikiye ayırabiliriz. Bunlardan birinci grup sorular kıyamet koptuktan sonra tüm insanlar toplanıp hesap sorulacağında; Allah’ın insanlara nasıl hesap soracağı, kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gideceği ile ilgili sorular; ikinci grup sorular ise insanlardan hesap sorma işlemi bittikten sonra cennet ve cehennemdeki hayatla ilgili sorulardır.

Birinci grup sorular da özellikle insanlar kendileri veya yakınları, tanıdıkları ile ilgili olarak acaba cennete mi cehenneme mi gideceklerini merak edip sormaktalar. Örneğin bir kişi “Ben Allah’a, ahirete, Kuran’a, peygamberlere inanıyorum ancak namaz ve diğer ibadet ve emirleri yerine getirmiyorum; acaba cennete gidebilir miyim?” diye sormakta. Ya da bir başkası “Ben Allah’a, ahirete inanıyorum, insanlara kötülük yapmıyorum, kimsenin hakkını yemiyorum ancak ara sıra içki içiyorum ve param oldukça da kumar oynuyorum. Peki, öldükten sonra benim durumun ne olacak? Allah benim günahlarımı affedecek doğrudan cennete mi gideceğim? Yoksa cehenneme mi gideceğim; ya da önce cehennemde bir süre azap görüp sonra mı cennete gideceğim?” diye merak edebilmekte. Benzer şekilde geçmiş dönemdeki Müslümanların, günümüzdeki ve önceki yüzyıllardaki ehli kitap dediğimiz Hıristiyan ve Yahudilerin durumları insanlarda merak uyandırmakta.

Öncelikle gerek dini gerekse başka konularda karşılaştığımız bir soru veya soruna yaklaşırken saçma olmayan her sorunun bir cevabı olduğu ancak insan aklı, tecrübesi ve bilgisinin saçma olmayan ve cevabı olan her soruyu cevaplayacak kapasitede olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. Yukarıda bahsettiğim sorulara iki türlü cevap verebiliriz. Bunlardan birincisi insanın aklını, duyularını, tecrübe ve birikimlerini kullanarak ikincisi ise dini bir konu olduğu için dinin kaynağı olan Kuran’a başvurarak. Ölümden sonraki hayat ile ilgili sorular insanların aklının ve duyularının sınırlarını aşan sorulardır. Bu yolla bu soruları tatmin edici bir biçimde cevaplamamız zor gözükmektedir. Kuran’ı incelediğimizde ise ahirette insanlara dünya hayatlarında yaptıkları ile ilgili hesap sorulma ve değerlendirilme süreci ile ilgili sadece genel prensiplerin verildiğini görüyoruz. Bunlar insanlara Allah tarafından din indirildiği, din ile peygamber, kutsal kitap veya başka bir yolla haberdar olan kişilerin dini açıdan sorumlu olacağı, bu sorumlu kişilerin ölümden sonra yaptıkları iyi fiiller nedeniyle ödüllendirileceği, kötü fiiller nedeniyle cezalandırılacağı, Allah’ın bu kötü fiilleri de rahmetiyle affedebileceği belirtilmektedir. Kimlerin cennete ve cehenneme gireceği konusunda ise inanç üzere ölmek vurgulanırken, Allah’ın kendisine ortak koşulmasını bağışlamayacağı, peygamberlerin cennete gideceği söylenir. Bunun dışında kalan insanların ise bu dünya hayatında yaptıkları karşılığında adaletle değerlendirileceği belirtilirken bu değerlendirmenin kriterleri açıklanmamıştır. Dahası bu kriterleri bizlerin bulması, öğrenmesi Kuran’da belirtilmedikçe mümkün değildir. Ancak ahirette belki bunu tecrübe edebiliriz. Yani insana düşen Allah’ın adaletine güvenmek, O’na layık bir kul olmak için hayatının son anına kadar çalışıp, çabalamaktır. Bizlerin nasıl değerlendirileceği, kimin cennete kimin cehenneme gideceği, kimin cennetin ve cehennemin hangi tabakasında yer alacağını belirlemek ve bilmek Allah’ın sorumluluğunda, bilgisi ve gücü dâhilindedir.

İkinci grup sorular ise cennet ve cehennemdeki hayatın nasıl bir hayat olacağıdır. Kuran’da cennetteki nimetler ve cehennemdeki azaptan, cennet ve cehennemden bahsedilirken dünyada tecrübe ettiğimiz şeyler vasıtasıyla anlatılır. Ancak diğer yandan bu anlatımların sadece birer tasvir olduğu belirtilir. Zira bu dünyada tecrübe ettiğimiz şeylerden hareketle anlatılan cennet ve cehennem aynı bu dünyada tecrübe ettiğimiz şeyler şeklinde olabileceği gibi bunlardan farklı da olabilir. Örneğin cennette bahsedilen içeceklerin, meyvelerin tatları bu dünyadakiler gibi olabileceği gibi onlardan tamamen de farklı veya benzeri de olabilir. Benzer şekilde cehennemdeki ateş azabı da bu dünyadaki ateşle birebir aynı olabilir ancak Allah cehennemdeki ateş azabını dünyadakine benzer şekilde ya da bambaşka bir biçimde tekrar yaratıp günahkarlara sunabilir. Bunlardan hangisinin doğru olduğunu şu anda bilebilmemiz mümkün değildir. Ancak ahirette tecrübe etme şansımız olacak. Allah bizlerle Kuran vasıtasıyla iletişime geçip cennet ve cehennemi anlatırken elbette ki bizim bildiğimiz, tecrübe ettiğimiz şeyler üzerinden anlatmaktadır. Zaten bizler de karşımızdaki kişiye bilmediği bir şeyi anlatırken bildiği şeyler üzerinden anlatırız. Dolayısıyla Kuran’da cennet ve cehennem tasvirlerinin bildiğimiz, tecrübe ettiğimiz şeylerle anlatılması ile cennet ve cehennemdeki oluşların burada tecrübe ettiklerimizden farklı olmasında bir çelişki yoktur.

Sonuç olarak her iki grup soru için de yani gerek kendimiz gerekse başkalarının cennete mi cehenneme mi gideceği gibi sorular gerekse cennet ve cehennemdeki yaşantının nasıl olacağı ile ilgili sorularda Kuran’da anlatılan sınırlı bilgi dışında yorum yapmanın ne anlamı ne de faydası vardır. Bizlere düşen ahiretle ilgili soruları ahirete bırakmak ve ahirete olabildiğince iyi hazırlanmaktır. Yani sınavda olabildiğince iyi şeyler yapmaya, başarılı olmaya uğraşalım ama sınavın değerlendirmesini ve sınav sonrası alacağımız ödülün ne olacağını Sınavı Yapana bırakalım.


About the Author
Author

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website