Dirilt Bizi Ey Kur’an!

 

Dirilt bizi ey Kur’an!

Hayatımıza yön veren senin ahkamın olsun. Seni bize gönderen yüce    Yaratıcımızın emri yeryüzünde hakim, beşeriyet seninle mutmain olsun.

Hayatımız boyunca hep birilerini örnek aldık. Kimi zaman bizden daha  fazla   bilenleri, kimi zaman önder olarak gördüğümüz bazı kimseleri,  kimi zaman   hayatları koşuşturmaca içerisinde olanlar, kimi zamanda iyi  edebiyat yapanlar   hep bizim fark ettirmeden kendilerini örnek  aldığımız   kişiler olmuşlardır. Fakat az bir bilgiye sahip olduğumuzda  da maalesef ilk   eleştirdiğimiz insanlar da onlar olmuşlardır. Daha  iyisini yapmışçasına, daha   güzel örneklikler sergilemişçesine eleştiri  oklarımızı bir zamanlar bize   örnek olan insanlara yöneltmişiz. Yerden  yere vurmuşuz bazen acımasızca.   Haklı sebeplerimiz olsa da bazen  kantarın topuzunu kaçırmışız farkında   olmadan. Bu insanlar bize belki  de İslam’ı sevdiren, bize gerçekleri anlatan   insanlar olmuş. Ama ne  hazindir ki bir çoğu konuşmalarıyla sevdirdikleri   İslam’dan bihaber  hayat tarzlarıyla şaşırtmışlar bizi. Gayrimüslim birinin   sözü hala  kulaklarımı çınlatmakta: “İnsanlar bana söylemleriyle İslam’ı    sevdirdiler ama yaşantılarıyla nefret ettirdiler.”

Kişilere endeksli bir hayat tarzı değil aslında   İslam. Kişiyle  özdeş değil. Kimsenin tapulu malı değil kısacası. Aslında   İslam’a  bakış açımızdaki problemden kaynaklanıyor tüm bunlar. Şu gerçeği çoğu    zaman gözden kaçırıyoruz. Kişiler değil, yoktan var edenin bize inzal  ettiği   Kitap anlatıyor Müslüman’ı ve onun hayat tarzını. Ne yapması  gerektiğini ve   ne yapmaması gerektiğini yine Kur’an çiziyor yeşil ve  kırmızı çizgilerle.   Oldukça belirgin bir çizgi çizer Kur’an insanları  tanımlarken. Öyle belirgin   ki, birbirine karışması imkansız. Birbiri  içine geçmesi ve yanlış anlamamız   imkansız. Tüm olasılıkları göz  önünde bulunduran Rabbimiz altlarına çizdiği   kalın çizgilerle tanımlar  insana dair tüm vasıfları. Müslüman, mü’min, kafir,   fasık, mücrim,  münafık, müfsit, zalim, hata edenler, hataları hayatlarını   kuşatanlar,  mazlum, mustazaf, müstekbir gibi bir çok tanımı açık bir şekilde    görmekteyiz. Allah’ın kitabı hiçbir şeyi noksan bırakmadan açık ve net  bir   şekilde açıklıyor hepsini. Beşerin kendi tanımlarına gerek  duymadan onların   yanlış anlama ve yanlış tanımlamalarını göz önünde  bulundurarak ona   bırakmıyor yüce yaradan. Bizi Kur’an şekillendiriyor  ve ismimizi yine Kur’an   koyuyor.

Bizi dirilten, ayağa kaldıran, yaşamımızı   şekillendiren yine yüce Allah’ın kitabı. Evet bizi diriltecek olan tek   kaynak.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Kavram kargaşasının ortasında debelendiğimiz   günümüzde yaşantımız  ve eylemlerimiz doğrultusunda bize Rabbimizin koyacağı   isme ve o ismin  gerekliliğin yapmaya talibiz.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Susuz ve suya hasret kurak toprak gibi senin bize   kana kana gelmene  muhtacız. Seni anlamaya, seninle konuşmaya, seninle yürümeye,   seninle  yol almaya ve seninle dirilmeye muhtacız.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Fırtınalarla boğuşuyorken senin sakin limanına   yaklaştık, nerede  durmamız gerektiğini, nerede fırtınaya dahil olmamız   gerektiğini yine  sen göster bize. Ne senin gölgendeyiz diye rahat oturalım,   ne de senin  ardına sığınarak tüm dünyayı gereksiz ithamlarla bulandıralım.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Birliğimiz, birlikteliğimiz dağıldı. Her birimiz   parçalanmış tesbih  taneleri gibi her bir yöne dağıldık. Toparlanmaya, tekrar   kardeş  olmaya, yar ve yaran olmaya ihtiyacımız var. Senin mü’minler ancak    kardeştir ayetini yaşamaya şu an çok fazla muhtacız. Biz, bir binanın    tuğlaları gibi olmalıydık. Oysa kalplerimiz sınırlarla, cemaatlerle,    camialarla, mezheplerle bölündü.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Peygamberimizin bize emanet bıraktığı Ümmeti   muhafaza edemedik. Onu hovarda mirasyediler gibi paramparça parçaladık.

Bazıları seni anlaşılmaz bir kitap olarak tanıttı.   Açıp anlamaya  bile çalışmadı. Bazıları seni yüksek raflardan hayata   indiremedi bile.  Yine bazıları seni hayatlarından çıkarıp sadece merasim   kitabı gibi  lanse ederken, kimileri de bir kısmını okuyup, bir kısmını inkar   etti.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Kalbimize tıpkı Mekke’de nazil oluyormuşçasına   tekrar nazil ol.  Ayet ayet, sure sure tekrar in kalplerimize. Tıpkı sahabiler   gibi biz  de onar onar hayatımıza aktaralım seni.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Bize kalmamız gereken yeri, nerde durup nerede   harekete geçmemiz  gerektiğini ve ne zaman yürümemiz ve ne zaman koşmamız   gerektiğini bir  daha hatırlat. Hatırlat ki her şey çok geç olup ölüm kapımızı    çalmadan senin ayetlerin bizde tezahür etsin.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Üzerimize serpilen ölü toprağının kalkmasını sağla.   Ve bizi şaha  kaldırsın her ayetin. Bizi harekete geçirsin tıpkı kızgın çölde   Ömeri,  Hamzayı, Aliyi, Osmanı, Aişeyi, Haticeyi, Sevdeyi, Zeynebi, Fatımayı    ve diğerlerini harekete geçirip şimdi anarken saygıyla andığımız bu  örnek   insanları diriltip harekete geçirdiğin gibi bizi de dirilt.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Hayatımıza yön veren senin ahkamın olsun. Seni bize   gönderen yüce  Yaratıcımızın emri yeryüzünde hakim, beşeriyet seninle mutmain   olsun.  Biz kalbimizi yitirdik. Peygamberimizin “onlar senin yüce kitabını    terk ettiler, terkedilmiş olarak bıraktılar” şikayetinde dile getirildiği  gibi   bizler seni terk etmek istemiyoruz. Seni yok saymak, senin bir  kısmına inanıp   bir kısmını inkar etmek değil bütününe iman etmek  istiyoruz.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Biz senin kulbuna tutunmak istiyoruz. Rabbimizin   sağlam kulp diye  bahsettiği kulpa tutunmamız gerektiğini yine senden öğrendik   ve sağlam  kulpun ne olduğunu da yine senden öğrendik.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Cihanşümul mesajınla, alemlere rahmet olarak   gönderilen elçinle,  tüm insanlığı kucaklayan metninle, “Yalnız sana   ibadet eder ve yalnız  senden yardım dileriz, bizi doğru yola ilet,   kendilerine nimet  verdiklerinin yoluna gazab ettiklerinin ve sapmışların   yoluna değil”  mealindeki duanla yoktan var edene yaklaştır, yakınlaştır   bizi.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Yoktan var edeni senden öğrendik, ibadeti, yaradana   yaklaşmamızı,  onun Resulünü, ona nasıl iman etmemiz gerektiğini, duayı,   sevmeyi,  salatı, yaşamaya dair ne varsa hepsini senden öğrendik.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Adem (a.s.)’ı senden öğrendik. Sen tanıklık yaptın.   Ayna oldun  İbrahim (a.s.) Rabbini ararken, Nuh (a.s.) gemisini yaparken, Yusuf (a.s.)’ın kuyudan hükümdar olma    yolundaki mücadelesinde, Eyüp (a.s.)’ın sabrında, Ashab-ı Kehf’in  kıssasında,   Ad, Semud ve Medyen kavimlerinin yaşadıklarında, Firavun  ve diğer zalimlerin   işlediği zulümlerde hep sen ayna oldun bize. Ve  olmaya devam edeceksin bizden   sonra geleceklere de.

Dirilt bizi ey Kuran!

Af dilemeyi senden öğrendik. Dua etmemiz gerektiğini   ve dua etmeyi,  istemeyi, dilemeyi senden öğrendik. Allah’a sığınmayı,   tefekkürü,  tezekkürü, akletmeyi, düşünmeyi, mukayese edip doğru yolda   yürümeyi  hep senden öğrendik.

Dirilt bizi ey Kur’an!

Her surende cenneti, cehennemi, hesap gününü   okuyorum. Cennet  ayetleriyle yüzümde tebessüm beliriyor. Cehennem ayetleriyle   yapmam ve  sakınmam gerekenleri hatırlıyorum. Kıssaların hep yol gösteriyor    bana.

Duam Fatiha.

Önderimizi anıyoruz Ahzab’la.

Davamın temellerini atıyorum tüm peygamberlerin   hayatlarının şekillendiği Enbiya ile.

Tevbe diliyoruz yılmadan, usanmadan.

Fetih isteğimiz bizi şahlandırıyor.

İnşirah dileniyoruz bazen kalbimize.

Kıyameti yaşıyoruz kimi zaman.

Adiyatla tozu dumana katarak koşturmamız gerektiğini   hatırlatıyoruz nefsimize.

Kur’an’la istiyoruz. Kur’an’la diliyoruz. Kur’an’la   şekillendirmek  istiyoruz hayatamızı. Dirilt bizi ey Kur’an, bizi ve   kalbimizi.

Ey Kur’an dirilt bizi, bir daha ölmemek üzere…

ALINTIDIR

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website