Düğümlere Üfleyenler

“Yangına Körükle Gidenler”

İnsanlara sevgiyle bakmak, onları sevmek elbette ki iyi bir şey. Yine de kimileri vardır ki bilmeden, anlamadan, belki de Allah’ı sever gibi başkalarını severler. İnsanlar onları gördüklerinde belki inançları sebebiyle, belki görmek istedikleri gibi gördüklerinden dolayı, belki de kendilerine benzer şekilde giyindikleri için hoşlarına giderler. Hele ki konuştuklarında onlara kulak verecekleri şeyler söylüyorlar ve kalplerini fetheden sözlerle göğüslerine işliyorlarsa, yanlış sözler bile söylediklerinde onlara katılır ve hem onları hem de kötülüğü yakıştıramadıklarından yanlış işlerini bile savunurlar. Ya o kadar güvendikleri insanlar, bu bağlılığı hak etmiyorlarsa!!!

Eğer durum öyle ise, sevilenler yaptıkları yanlışları ve söyledikleri yalanları çok iyi bildikleri için çok muhtemel ki tedirgindirler. Her çıkan haykırışı haklı haksız demeden mahkûm ederler ve kendilerini sevenleri de onlar gibi tepki göstermeye yardıma çağırırlar. Çünkü suçlarını çok iyi bildikleri ve bunun haricinde birçok yalanları ve hileleri olduğu için her çıkan gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar.

63-Münafikun 4 Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar!

 

Güzel işler de yaparlar elbet ama göz boyama altında yaptıkları bu güzel işler, işledikleri fahiş hataları görmezden gelmeye neden olur insanlar için. Kula kul olurcasına derin bir sevgiyle kahramanına bağlanan insanlar, derin bir yanılgı içerisinde olduklarını bile daha anlamamışken, bir de bakarlar ki daha bir başka güzelimsi insan türemiş ve artık onun etrafında toplanmışlardır. Onu belki daha da çok severler. Öyle güzel sözler söyler, öyle makbul işler yaparlar ki peşlerinden koşa koşa gidilir onların. Gün gelir de bir bakarlar ki, yeni sevdaları bir öncekini yerden yere vurmaya başlar. Ama onları öyle içten, öyle can damarlarından yakalamıştır ki, eskisini yeriyor diye onlar da, o eskiden çok sevdikleri kişileri ve bir zamanlar alkışladıkları işleri yermeye başlarlar. Oysa ne yenisi ne eskisi, kötü işleri güzel sözleriyle ve ardındaki kötülükleri örtülmüş iyiliklerle boyamaktan öte değildirler. Öyle bir karanlıktadırlar ki parıldayan ve eriyip gideceği kesin olan mumlarla aydınlandıklarını zannederler. Muma bakarken gözleri kamaşıp, karanlığın şerrini göremezler. Oysa gerçek olan sabah aydınlığı, ancak şafağın sökmesiyle gelecektir.

Düğümlere üfleyen kim olursa olsun fark etmiyor. İster kadın, ister erkek, ister hükümdar, ister müdür hiç fark etmiyor. Onlar başkalarını kıskanır ve onlardan daha güçlü, daha zengin, daha söz sahibi, daha itibarlı, daha bir rütbeli ve kısaca heva ve hevesleriyle üstün olma peşindedirler. Düğümlere üfleyenler bizi hep kandırırlar, aldatırlar. Asıl niyetleri sorunumuzu çözmek değil o sorundan menfaatler sağlamaktır. Aynen falcılar veya üfürükçü hocalar gibidirler. Asıl niyetleri düğümleri (olayları, karışıklıkları, problemleri) çözmek değil onlara üflemekten (menfaat temin etmekten, yaraları kaşımaktan, ayrılmışlıkları körüklemekten, sorunları bir fırsat olarak görmekten, çözüyormuş gibi yapmaktan, karışıklığın karşısında gibi görünerek nemalanmaktan) ibarettir. Çünkü onlar daha çok mal ve para kazanan başkalarını, yerini aldıkları daha öncekileri ya da kendilerinin yerini alma ihtimali olanları kıskanmakta, kin ve haset gütmekte, bu yüzden ellerindeki güce sıkı sıkıya sarılmakta, doğrunun ve hakkın değil baş ezmenin, daha fazla malın ve daha üstün gücün peşinde koşmaktadırlar. Oysa köprüyü geçene kadar dayı dedikleri çöl ayılarının sonunda yemek üzere onları kullanmakta olduğunu, ya da dost saydıkları tarafından günü gelince benzerleri gibi çöpe atılacaklarını, yandaşlarının ve sevenlerinin bile, yenisini, daha çok verenini ve daha itibarlısını bulduğu anda onları terk edeceklerini yok saymaktadırlar. Yakın ve uzak tarih bunun örnekleriyle doludur.

İşte tam da bu yüzden herhangi bir insana değil, sadece ve sadece tek olan Rabbe sığınmak, yaratılmışların şerlerinden uzak durmanın en makul yoludur. Seven için de böyle, sevilen için de…

113-Felak Suresi: De ki, Şafağın Rabbine sığınırım. Yarattıklarının şerrinden. Çöktüğü zaman karanlığın şerrinden. DÜĞÜMLERE ÜFLEYENLERİN ŞERRİNDEN. Ve kıskandığı vakit kıskananın şerrinden.

 

İnsanların Rabbi sadece ve sadece tek olan bir Rabdır. Bir insan ya da başka bir yaratılmış değildir. Mesele bir insanı fiilen tanrı saymak değildir. İnsanlar başka insanların peşinden, kendilerinin sahibi gibi, maliki gibi de gitmemelidir. İnsanların maliki de sadece Allah’tır. Farkında olunan ya da olunmayan her türlü kölelik insan onurunu zedeler. İnsanlar sevilmelidir ama Allah’ı sever gibi değil. İnsanlara güvenilebilir ama bir insana Allah’a güvenir gibi güvenilmemelidir. Çünkü kötülük en az görünenden geldiği kadar, görünmeyenden de gelir. Şeytan kötülükleri süsleyerek iyiymiş gibi gösterir. İnsanlara vesvese vererek, başkalarıyla onları korkutarak, sinsi planlarla sözlerini onaylatacak hikâyeler uydurarak, doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösteren ya da koyunları ürküterek başka bir yola yönelten bir yılan misali, insanların kalplerinin üzerine kıvrılıp yatarak yapar bunu. Oysa insanlar kalplerinin temiz olduğunu düşünerek aldanmaya devam ederler. Ta ki bir başka ve daha derin bir korkuya kapılana kadar. Keşke insan korktuğunda ve telaşa kapıldığında Allah’a yönelmesi gerektiğini ve onun indirdiği rehber olan Kuran’a sarılmasıyla tüm korkulardan emin olabileceğini bir bilseydi…

114-Nas Suresi: De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların malikine. İnsanların İlâhına. Şerrinden sinsice fısıldayanın. O ki insanların göğüslerine fısıldar. Gerek cinlerden, gerekse insanlardan.

 

Tüm bunları münafıklara aldanmamayı öğütleyen Münafikun suresinde, karanlıklardan sabah aydınlığına geçiş (şafak) manasına gelen Felak suresinde ve insanlar (toplum, halk) anlamına gelen Nas suresinde hissetmek ne kadar da manidar…

kalemzade.net

twitter.com: @kalemzade


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (2)
Leave a reply

Reply to erdemuygan Cancel reply

Name (required)

Website