Faiz ve borç ilişkisi

Borç ilişkileri Eski ÇAĞ TARİHİ BOYUNCA SERT MÜCADELELERE KONU OLMUŞTUR.

Borç yüzünden halk kimi zaman ayaklanmış, kimi zamanda hükümdarlar “borç” afları çıkarmak zorunda kalmışlardır”

Toplumlarda borç kavramı ve ilişkileri olasılıkla tarih öncesi zamanlardan itibaren var olmuştur ve verilen borçlardan faiz alınması, yazının kullanılmaya başladığı tarihlerden itibaren gözlemlenebilmektedir.

Antik dönmede borç ilşkisi M.Ö. 4ooo yılın sonlarından itibaren kayıtlı belgelerden izlenebilmektedir.(1) Mö 1000. yılda sikkenin icadından sonra ise mal veya sikke olarak borçlanma, Tüm eski Yunan ve Roma dünyasında günlük hayatın temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Faizli-faizsiz, teminatlı-teminatsız, türlü şekillerde borç ilişkileri Antik dönem toplumlarında çok yaygınlaşmıştır. Kişilerin, devletlerin, tapınakların, hayır kurumu vakıf vb. kuruluşların birbirlerinden, tefecilerden ve bankerlerden borç almaları özel ve kamusal yaşamanın bir parçası olmuştur.(2)

Faizciliğin çok kadim bir hastalık olduğunu vermeye çalıştığım kısa bilgi dillendirmektedir.

Bu kısa bilgi eşliğinde dikkatinizi beni düşündüren bir konuya çekmek istiyorum.

Faizin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini anlamaya çalışırken ve anlatırken olumsuzluğu tek yönlü sadece para üzerinden değerlendirdiğimizi düşünmekteyim. Dikkatinizi çekmeye çalışmak istediğim bir konu var.  Faizciliğin bence en olumsuz etkilerinden biri de “SOSYAL DAYANIŞMAYI” engellemesidir. Sosyal dayanışma olmayan yerde Sosyal adaletten de bahsedilemez. Sosyal dayanışma ve sosyal adalet faklı alanlar olduğu halde girifttirler biri diğerini etkiler. İslam’ın aileye verdiği önem sosyal dayanışmanın en küçük birimi olan aileyle başlaması çok manidardır. Mikro alan makro ya sirayet eder. En büyük uyanışlar küçük ve donanımlı topluluklarla başlar. Tek tek sorumluluk üstlenmesini bilen fertlerden oluşan aileler ve toplumlar Sosyal dayanışmayı hayatlarının merkezine koyduklarında HAKSIZ FİİLDE BULUNMAKTAN ÇEKİNECEKLERİ İÇİN HAKSIZ KAZANÇTA ELDE ETMEK İSTEMEYECEKLERDİR.  Aslında Faizciliğin haksız kazancı tetiklediği düşünülünce Sosyal yardımlaşmadan ve dayanışmadan artık bahsedilemez. Faiz sistemi aslında sosyal taban da yardımlaşmaya ve dayanışmaya set çekiyor olması bence tam bir şeytan aldatmacasıdır, en önemlisi Allaha güvenip dayanmanın da önüne set çekiyor olmasıdır.

 

Şeytan sizi fakirlikle korkutur, size görünür görünmez çirkinliklere sürükler, Allah ise size kendisinden bir bağışlanma ve lütüf vaat eder. Allah, Vâsi’dir, Alîm’dir. (Bakara-268)

Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır. (Nisa-135)

Sadakalar/zekât malları Allah’tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir. (Tevbe-60)

 

O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, “Alış-veriş de riba gibidir.” demişlerdir. Oysaki Allah, alış-verişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada. (Bakara-275)

Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiçbirini sevmez. (Bakara-276)

Ey iman sahipleri, Allah’tan korkun. Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın. (Bakara-278)

Ey iman sahipleri!ribaya öyle kat kat katlayarak yemeyin.Allah’tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. (Ali- İmran-130)

İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. (Rum-39)

 

Faizin toplum psikolojisi üzerindeki etkisini ve günümüz dünyasında bireyselciliğin ve bencilliğin arttığını da göz önünde bulundurunca sizi faizli sistemin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini düşünmeye davet etmek istiyorum.

Saygılarımla.

1-bkz. E  İldiz. “Eski çağlarda bankerlik mesleği” Bilim ve Ütopya, Mayıs 2008 S 167, s. 67-73
2- F. M. Heichelheim “Anlehien” ve ” Darlehen” Kp C 1s. 356-7 ve 1392-3 B. Laum “Anleihen”Re ek C.4 s. 24-25

 

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website