İyi ki Ölüm Var !

Ölüm bir canlının hayati fonksiyonlarının kesin olarak sona ermesi… Yaşlılık, boğulma, yüksekten düşme, kan kaybı, kalp krizi, yanma, elektrik akımına kapılma, trafik kazaları, kanser ve türevi hastalıklar… ve sayamadığım bir çok sebep ölüm kapısının anahtarı olabiliyor çoğu kez. Ölüm, kimilerine göre bir başlangıç, kimilerine göre bir son. Gerçek şu ki insanoğlunun dünya üzerindeki tüm canlılarla en eşit olduğu an: “ölüm anı!”

Hepimiz sahip olduğumuz bedenimizin ölümsüzlüğüne kendimizi inandırır ve ölümü bir türlü kendimize yakıştıramayız. Dünya hayatındaki en büyük gerçeklerden biri olmasına karşın ölümü umursamadan yaşamaya devam ederiz. Peki ölüm bir son mu yoksa bir başlangıç mıdır? Tanrı inancına sahip olduğunu iddia eden birinin ölümün bir son olduğunu kabul etmesi elbette beklenemez. Tanrı inancı olmayan birine göre ise ölüm gerçek bir sondur. Çünkü insanın hayvandan bir farkı yoktur. Beden toprağa karışacaktır ve çürüyerek yok olacaktır. Peki Tanrı inancına sahip olan birinin ölümü son olarak kabul etmediği konusunda hem fikir miyiz? Hayır. Ölümü bir son olarak kabul etmeyen biri, ızdıraplı dünya hayatından kurtulan yakını için sevinmelidir. Daha fazla hata yapmadan dünya hayatını terkettiği, dünya ızdırabından kurtulduğu için. Ama durum böyle mi işlemektedir? Tam tersine yakınlar onu bir daha göremeyeceklerini ve onu -sıklıkla kullanılır- “son yolculuğu”na uğurladıklarını düşünerek kendi hayatlarını perişan ederler. Bu durum kişilerin sağlıklı bir Tanrı anlayışı olmadığının bir göstergesidir. Bu demek değil ki ölünün ardından üzülmemeli… Elbette üzülür insan. Ancak onu kaybettiği için değil dünya hayatında kalan ömrü boyunca onunla görüşemeyeceği için üzülür. Genelinin kaygısı bu mudur? Değildir elbette. Feryat figan olanlara dönüp sorulmalı “senin Tanrın kim?” Bu durumda, vakit varken insan Tanrı algısını olabildiğince sorgulayıp sağlam bir temel üzere inşa etmelidir. Yoksa Allah’ın vaadinin hak olmadığını düşünen insanı daha hazin bir sonsuzluk bekleyecektir.

Bir diğer soru ise “ölüm niye var?” Samimi olarak söylemeliyim ki; iyi ki ölüm var. Kısa bir süreliğine de olsa Tanrı’nın var olmadığını düşünelim. Dünya ne kadar da anlamsızlaştı değil mi? Hayat amacınız ortadan kalktı. Ne için yaşıyorsunuz? Bir taştan bile daha değersiz olmadınız mı? Bu hayatı ne diye çekeceksiniz ki? Yaşlanacaksınız, kendi ihtiyaçlarınızı gideremeyecek hale geleceksiniz. Neden yaşıyorsunuz ki sıkın kafanıza gitsin. Evet, iyi ki ölüm var… Düşünün ya bu dünyada ölümsüzlük olsaydı? Oyun ve oynaştan ibaret dünya hayatında, adaletin, erdemin ve daha nice kavramın bir ütopyadan ibaret olduğu, insan elinin karıştığı bu düzende Allah’ın müdahalesiyle herkese eşit muamele yapan tek kavram ölüm…

Ne demiştik: “iyi ki ölüm var…

Sonsuz yaşama uğurladığımız sevdiklerimiz ardından kendimizi yiyip bitiriyorsak Tanrı algımızı tekrar gözden geçirmeliyiz.

“Diriliş günü ödülleriniz size eksiksiz olarak verilirKim ateşten kurtarılıp cennete sokulursazafer kazanmış olurDünya hayatı ancak aldatıcı bir zevkten ibarettir.”
3 Ali İmran Suresi Ayet 185

“Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz(Kudret Sahibi)’dir O, Gafûr(Çok Bağışlayıcı)’dur.”
67 Mülk Suresi Ayet 2

“Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz!”
3 Ali İmran Suresi Ayet 139

 

Erdem Uğur Akbıyık

www.kitapyukluesekler.com

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (4)
Leave a reply

Name (required)

Website