Peygambere Hamd Haftası…

Peygambere Hamd Haftası

Kutlu doğum haftasındayız malum ancak bu nasıl bir hafta? Övgüler, naatlar, güzel sözler havada uçuşuyor. Peygamberimizin doğumu bu olacak o kadar. Neler oldu ki bugün. Az bile hatta O’na. Övgülerin en güzeli Peygamberimize olsun. Ne de olsa âlemlerin efendisi.

Evet âlemlerin efendisi (ya da kainatın efendisi), işte bu sözü birkaç gün önce televizyonda kutlu doğum haftasıyla ilgili bir programda duydum. Konuşmacı böyle bir şey söylemişti ve şok olmuştum. Televizyonda yayınlanan bir programdaydı. Üstelik öyle uyduruk bir programa benzemiyordu. Diyanet tarafından denetleniyor olmalı. Bir bomba daha patladı daha sonra ve sunucu olduğunu düşündüğüm bir kişi:

-‘’Ben bu sözlerimle Peygamberi övmedim, övemem.’’ gibi bir cümle söyledi. Daha sonra da sahneye naat okumak üzere biri çıktı.

Övemem demek aslında övgünün havalı bir markanın kıyafetini giymiş haliydi. Marka yani.

Oysa övemezdi ki zaten, müslümansa bunu yapamazdı.

‘’ Hamd(övgü), Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve Din gününün maliki olan Allah’adır.’’
Fatiha 2-4

Sonrasında da başbakan konuşmaya çıktı ne olduğunu da bilmiyorum, o başlangıçtaki muhteşem övgülerden sonra pek de ilgilenmedim. Haberlerden gördüğüm kadarıyla şarkılar söylenmiş, şiirler okunmuş. İyi hoş güzel.

Bugün ise okulda Kutlu Doğum Programı vardı. Birkaç arkadaş gitmek istedi ben de çok kararsız kaldım. Nasıl bir şey olabileceğini tahmin edebiliyordum ve o şey hiç de hoş olmayacaktı. Yine de gittim. Dürüst olmak gerekirse, elimde malzeme olsun diye gittim.

Hep aynı ses tonları, hep aynı mısralar, hep aynı melodiler, arka plandaki benzer fotoğraflar… Mükemmel bir programdı anlayacağınız. Ama ne mükemmel? Ergeniz, liseliyiz vizyonumuz öyle genişledi ki okula sığamadık.

İnsanlar o kadar robotik ki, okunacak şiirler ve okunuş tonları üzerinde düşünülmemiş bile. Farklı bir şey zaten yoktu. Ruh desen keza öyle.

Doğrusu içim sıkıldığı için programa çok yoğunlaşamadım. Malzeme kapabildim ya, yeter o bana. Mesela bir mısra:

—‘’Mecnun gibi peşinden koşan kulun olayım’’

Demek bir müslüman kimin kulu olduğunu bilmekten bile aciz.

Ve bir mısra da kapıda durup el açmaktan falan bahsediyordu. Tabi ki bunlar Allah için söylenmiyordu. Peygamberimiz için söyleniyordu. Oysa:

‘’Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz!’’
Fatiha-5

Bir mısra da rüyada görmekten falan bahsediyordu. Herkes rüyada görmek istiyor O’nu. Herkes Muhammed, Muhammed diyor kimse de ‘’Ayy dur bakiyim Sevgili Peygamberimiz Kuran’ı tebliğ etmişti, Hz. Aişe O’nun ahlakı Kuran ahlakı demiş neler yazıyor acaba?’’ demiyor.

Veee bir bomba daha, bir mısra ‘’Günahkarım, temizle beni..’’ gibi bir şeydi. Artık öfleyip püfleyince yanımdaki arkadaşım sessizce ne oldu diye sordu bende ona, ‘’Temizle beni falan diyor sanki Muhammed affedebiliyor, git tövbe et’’ gibisinden bir şey söyleyiverdim.

Sinirlerim bozuldu ama zaten böyle bir şey bekliyordum ve dediğim gibi aslında malzeme peşindeydim. Bu durum hoşuma gitmedi değil hani.

Bir sonraki ders öğretmenimiz nasıldı diye sorunca azıcık çıtlattım bu konuyu. O da bunu bir özentilik olarak gördüğünü söyledi. Yani Hıristiyanlar Hz. İsa’ya çok değer veriyorlar, Noel falan her şey İsa’yla ilgili diyerekten bunu dile getirdi. Aslında bunu düşünememiştim ilk önce ancak çok doğru bir nokta olmalı.

Esas sorun ise şu, bizler liseli öğrencileriz ve her şeyi dalgaya alarak yaparız. Şakalaşmak en çok yaptığımız şeydir bizim. Bugünlerde yaşadıklarımız da bilinçaltında kalır. Muhtemelen oradaki öğrencilerin bazıları da şakalaşırken ‘’Abi çok sevap kazanıyosun bak hadi yine iyisin, bunlar şu kadar sevap point.’’ gibisinden bir şeyler söylemiştir.

17-Nisan-2014

 


About the Author
Author

violet

Comments (7)
Leave a reply

Name (required)

Website