Allah’ın Nimetleri: Kıyafetler ve Süs Eşyaları…

 

Şu anki bilgimizle M.Ö 10.000 yılına kadar bir geçmişe sahip olan dokumacılık, zaman içersinde sadece mahrem yerleri örtmek amacı değil, bir moda yada kendini ifade ediş olarak tarih içersinde yerini buldu. Bir hasır örmekten esinlenerek gelişen ilk dokumacılık bugünlere kadar gelirken, dünya üzerindeki tüm halkların belki de ilk para harcama unsuru oldu. Kendi yiyeceğini üretebilen, evcil hayvanlar yetiştiren, kendi yaptığı evlerde yaşayıp en azami şekilde para harcayan insanlar belki de dokumacılığın ilerlemesi ile değişik kumaş parçalarından oluşan kıyafetleri satın alarak ilk lüks harcamalarını yapmaya başladı. Hint kumaşları, Çin ipekleri, Mısır ketenleri herzaman insanların değişik giyinme ve güzel, şık olma isteklerini tetikledi. Eskiyen elbisesinin yerine değişik renklerde ve desenlerde başka modellerde kıyafet sahibi olma arzusu binlerce yıldan beri süregeldi. Bugünün insanı belki bir kot pantalon ve üzerine giyilen bir gömlek ile yetinebiliyorken binlerce yıl öncesinin insanları sınıf ayrımları yaratmak, kendini diğerlerinden ayırmak, parasının olduğunu etrafa göstermek için üzerindeki kıyafetler ile bunu yapmaya başladı. İlk dokumanın başladığı yıllarda insanlar kendi ilkel dokuma aletleri ile kendi ihtiyaçları için gerekli olan bez parçalarını üretip üzerlerine giyiyorlardı ama ne zamanki bu bir ticaret malzemesi oldu, bu ticaretle birlikte kıyafetler sadece mahrem yerleri kapatmaktan çıktı. Kat kat kumaşlardan yapılmış, dantellerle, saten kumaşlarla süslenmiş elbiselere baktığımızda anlaşılıyorki ne kadar çok kumaş ve süsleme olursa o kadar zenginlik ve ihtişam göstergesidir.

Adem’in mahrem yerleri kendilerine gözüktükten sonraki yapraklarla örtünme ihtiyacı, yıllar içersinde sadece örtünmekten çıkıp, halkların kültürlerine göre başka anlamlar içermeye başladı. Çoğu toplumda bedeninde daha çok kumaş ve örtüler bulundurmak kendisini diğerlerinden sınıfça ayırmak anlamına geldi. Asil olanı köleden ayırmak için kullanıldı. Zengin olanı fakirden ayırmak için kullanıldı. Özgür kadını cariye kadından ayırmak için kullanıldı. Bazende fuhuş yapan kadını yapmayandan ayırmak için kullanıldı. İşvereni işçisinden ayırmak için kullanıldı. Ne için kullanılırsa kullanılsın Allah katında kıyafetlerin hiçbir önemi olmadığını, O’nun sadece insanların takvasıyla ilgilendiğini açıkça görüyoruz Ayetlerinden. Burada sanılmasın ki Allah sınıf ayırımı yapmak yada insanların kendilerini diğerlerinden üstün olduğunu kanıtlamak için kıyafetleri, süsleri kullanmasını onaylıyor. İnsanlar kendilerini diğerlerinden ayırmak için kıyafetleri kullanmak yerine, Allah’ın nimetini hatırlayarak bir orta yol tutabilir, herşeyin orta yolu en güzelidir, en doğrusudur. Hayatının merkezine Allah’ın dinini almış bir mümin Allah’ın rızasını gözeterek nasıl giyinmesi gerektiğini bilir.

Ayetlerinden anlıyoruz ki insanoğlu ne amaçla kullanırsa kullansın, insanların güzel görünmek istemesi, süslenmesi, takıp takıştırması bu dünya üzerindeki nimetlenmelerden başka birşey değil. Öyleki mescitlere giderken bile süslenmemizi isteyen bir Yaratıcı nasıl olurda güzel görünmeyi, süsü, takıyı haram eder kullarına. Ama Allah’a iftira atmakta yarışan insanoğlu kendi nefsinden uydurup uydurup O’nun nimetlerini sanki kendileri bu nimetleri vermişcesine haram ediyor, yasaklıyor. Aşağıda Allah’ın kıyafetler, süsler ile ilgili ayetlerinden sonra dünya üzerindeki toplulukların kıyafetlerinin resimlerini paylaşıyorum. Maalesef sanattan, matbaadan uzak bırakılmış insanların hayal güçleri gelişmeyeceği içindirki 1400 yıldır Müslüman dünyası bu kılık-kıyafet işini anlayamadı bir türlü. Kuran’ın evrensel bir kitap olduğunu bile bile bu evrensel dini tüm yeryüzü insanlarının nasıl yaşamlarına entegre edeceğini bir türlü kavrayamadı. İngiltere başbakanının yeğenini Müslüman yaptıklarıyla öğünenler, başına bir örtü geçirip eline tesbih vermeyi yada erkekse sünnet edip kafasına takke taktırmayı Müslümanlık zannetti. Ama hiçbir zaman düşünmedi Allah’ın bizden istediği Müslümanlık bu mudur diye. Açıp O’nun Kitabını okuyup, dünya toplumlarını inceleyip bu Kitab evrensel ise bu Kitabı tüm toplumlar nasıl uygulamalı diye düşünmedi. Kafaya bir takke yada bez parçası, yüze bir sakal yeterli gibi düşündü. Bu şekilde bir anlayış ile ne kadar Allah’ın rızasını kazanabiliriz acaba?

Müslümanların düşünmesi gerekmez miydi, bunca felaket, pislik başımızdan boca ediliyor, biz nerede yanlış yapıyoruz diye. Allah’a iftira ediyor muyuz diye düşünmesi gerekmez miydi? O’nun nimetlerine nankörlük ediyoruz, ona haram buna yasak diyoruz, acaba Allah’ın rızasından uzaklaşıyor muyuz diye düşünmesi gerekmez miydi?

Aşağıdaki resimleri  dikkatlice incelememiz ve evrensel bir dini bu toplumlara nasıl anlatabiliriz, onları nasıl İslama davet ederiz, onlara İslamı nasıl sevdiririz diye, Allah’ın sistemini nasıl yeryüzüne hakim kılabiliriz diye tefekkür etmemiz gerekmez mi? Bu toplumlara İslam’ı sevdirmezden önce kendimiz dinimizi öğrenip, Yaratıcımızı anlayıp, dinimizi sevmemiz gerekmez mi?

Araf
31: Adem oğulları, mescitlere giderken süsleniniz. Yiyiniz içiniz; ancak oburluk ve savurganlık yapmayınız. O, oburları ve savurganları sevmez.

Araf
32: De ki: “Allah’ın, kendi kulları için yarattığı süsleri ve güzel rızıkları kim haram edebilir?” De ki: “Onlar dünya hayatında inananlar içindir, ahirette ise sadece onlar içindir.” Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle detaylı açıklarız.

Araf
26: Adem oğulları, size, bedeninizi örtecek ve süsleyecek elbiseler hazırladık. Erdemlilik elbisesi ise daha hayırlıdır. Bunlar, Allah’ın işaretleridir, olur ki öğüt alırsınız.

Nahl
81: Ve ALLAH yarattığı şeylerden sizin için gölgeler oluşturdu. Sizin için dağları sığınak yaptı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve sizi savaşlarınızda koruyacak elbiseler hazırladı. Teslim olasınız diye nimetlerini size böyle tamamlıyor.

Kehf
31: Onlar için, içlerinden ırmaklar akan Adn bahçeleri (cennetleri) vardır. Orada altından bileziklerle süslenirler, ipek ve kadifeden dokunmuş yeşil elbiseler giyerler. Orada koltuklar üzerine yaslanırlar. Ne güzel bir ödül ve ne güzel bir durak…

Fatır
33: Sonsuzluğa dek süren cennetlere gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve inciler takacaklardır, oradaki elbiseleri ise ipektendir.

İnsan
21: Üstlerinde yeşil kadifeden elbiseler ve ipekler vardır. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Rab’leri onlara temiz bir içecek içirir.

www.eliffevziyecaltepe.wordpress.com/2014/04/27/allahin-nimetleri-kiyafetler

 



About the Author
Author

Elif Fevziye Caltepe

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website