Ahlak Yasası

Ahlak Yasası

Önümüzde iki seçenek var. Ya Tanrı’nın koymuş olduğu ahlaki ilkeleri benimseyeceğiz ya da insanların koymuş olduğu ahlaki ilkeleri benimseyeceğiz.

Geçmişten günümüze insanlar tarafından birçok ahlaki sistem ortaya atılmıştır. Bunların başlıcaları utilitarizm, entüisyonizm, ahlaksal determinizm, ödev etiği ve erdem etiğidir. Fakat bu ahlaki sistemlerinden herhangi birini kabul etmemizin rasyonel temeli yoktur. Ahlaki bir sistemin Allah inancı olmadan işlemesi pratikte elbette mümkündür, bu yüzden birçok ateist oldukça ahlaklıdır. Ancak en önemli özelliklerinden birisi bağlayıcılık olan ve insanların şahsi çıkarlarından gerektiğinde fedakarlık yapmalarını gerektiren yasalardan oluşan ahlaki sistemlerin, Allah inancı olmadan rasyonel temeli olamaz. Rasyonel temelden kastım şu; ilgili ahlaki sisteme uyarak ahlaki bir eylemi gerçekleştirmenin ve gerektiğinde şahsi çıkardan vazgeçmenin akılcı bir temelinin olmasıdır.

Nitekim birçok ünlü ateist felsefeci de bunu tespit etmiştir. Örneğin Allah olmadığında ahlaki değerlerin doğruluk değeri kalmayacağına, Nietzsche ve Sartre gibi ünlü ateist filozoflar dikkat çekmiştir. Nietzsche’nin “Ondan, temel bir kavramı, Allah’a inancı çekip aldığınızda, bütününü mahvedersiniz: artık zorunlu hiçbir şey elinizde kalmaz… onun ancak Allah’ın varlığı doğruysa bir doğruluk değeri olabilir; o, Allah ile ayakta durur, Allahsız çöker” gibi sözleriyle ahlak için sergilediği yaklaşımı da böylesi bir tespiti ortaya koymaktadır.

Bir diğer ünlü ateist Sartre’ın şu sözlerinde de bu yaklaşımı görmekteyiz: “Tam tersine, varoluşçu için Allah’ın var olmadığı fikri oldukça huzursuzluk vericidir, çünkü O’nla beraber rasyonel bir zeminde değerler için zemin bulma olasılığı da yok olmaktadır. Bu, bunu düşünecek sonsuz ve mükemmel bir Bilinç olmadığı anlamına geldiğinden, baştan kabul edilebilecek bir iyilik de yok demektir. Sadece insanların olduğu bir zeminde olduğumuzdan; hiçbir yerde iyiliğin var olduğu, kişinin dürüst olması veya yalan söylememesi gerektiği yazmaz. Dostoyevski “Allah olmasaydı, her şey serbest olurdu” diye yazmıştır ve bu da varoluşçuluğun başlangıç noktasıdır. Gerçekten de Allah yoksa her şey serbesttir ve bunun sonucu olarak da insanın bir dayanak noktası yoktur.”

Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün: İnsanların koymuş olduğu ahlak sistemini benimsenin rasyonel bir temeli olmadığına göre rasyonel birinin benimsemesi gerekeni yani Tanrı’nın ahlak sistemini benimsememiz gerekmektedir.


About the Author
Author

Editor 4

Leave a reply

Name (required)

Website