Tarikatlardaki Masallar

Tarikatlardaki Masallar

“Şeyhe kayıtsız şartsız itaat” tarikatın en önemli şartı olduğundan, bunun sağlanması için müritlere hikâyeler anlatılır. Örnek bir hikâye kısaca şöyledir: “Bir şeyh bir müridine ‘Git babanın kafasını kopar bana getir’ der. Mürit de görünürde çok garip olan bu isteği şeyhine olan güveninden dolayı ‘Bir hikmeti vardır’ diyerek yerine getirir. Bir de bakar ki annesiyle yatarken kopardığı baş babasının değil. Annesiyle zina yapan başka birine ait. Demek ki şeyh, uzaktan kerameti sonucu bu olayı görmüş ve müridini denemek için hikmetini açıklamadan böyle bir emir vermiş.” Bu örnek hikâyede görüldüğü gibi şeyh, müride haramı emretse bile onun emrine itaat edilmesi çünkü bunun muhakkak bir hikmeti olacağı telkin edilir. Oysa bir Müslüman’ın böyle bir şey iddia eden kişiye “Ben böyle bir haramı niye işleyeyim? Allah cana kıymayı haram etmişken benden böyle bir şeyi nasıl istersin?” demesi gerekir. Oysa tarikatlarda, şeyhe bu şekilde karşı çıkışlar; normal olmanın değil, imanı zayıf bir kimse olmanın belirtisi sayılır. Hikâyelerle müridi şeyhin robotu yapma, tarikatlarda çok sık kullanılan bir yöntem olduğu için meşhur bir hikâyeyi daha örnek verelim: “Bir gün Hacı Bayram Veli’nin çok müridi olmasından rahatsız olan devrin yöneticileri Hacı Bayram’a gelip bu rahatsızlıklarını, müritlerinin çokluğunu hatırlatıp dile getirmişler. Hacı Bayram da ‘Rahatsız olmayın, benim sadece bir buçuk müridim var’ demiş. Gelenlere bunu ispat için içeride bir koyun kesen Hacı Bayram, kanını da dışarı akıtmış. Müritlerini ise dışarıda toplamış ve tüm müritlerini kesmesi gerektiğini ve sırayla gelmelerini söylemiş. Bir kadın ve bir erkek dışında herkes kaçmış. Erkek bir, kadın yarım sayıldığı için gerçek müritler işte bu bir buçukmuş…” Özetlediğimiz bu hikâye anlatılıp, müritlerden bu “bir buçuk gerçek müritler” gibi olup, şeyhleri öldürecek olsa bile kendilerini teslim etmeleri gerektiği öğretilir. Aklı bir kenara bırakan, şeyhi haram olan bir şeyi istese bile “vardır bir hikmeti” deyip boyun eğmesi gereken kişiler olarak yetiştirilen müritler, artık şeyhleri nasıl Müslüman olmalarını isterse öyle Müslüman olabilmektedirler. Bu tip durumlar sonucunda şeyhler aşırı yüceltilerek, aşağıdaki ayette dikkat çekilen Hıristiyanlık ve Musevilikteki sapmaların bir benzeri, İslam’a inandığını söyleyen kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir:

Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler edindiler. (Tevbe Suresi, 31. Ayet)

Kuran yerine şeyhe tabi olanlar, Kuran’ı ancak ölülerin arkasından üstelik bilmedikleri bir dilde okuyanlar, Kuran’ın manası yerine melodisine önem verenler, ne yazık ki bu ayetlerdeki uyarıyı anlamamakta, Kuran’ı rehber kitap olarak değil, ölülerin arkasından okunan bir okuma kitabı olarak görmektedirler.


About the Author
Author

Editor 2

Leave a reply

Name (required)

Website