Aksi henüz kanıtlanmamış –ve kanıtlanamayacak- olsa da kabul etmek gerekir ki hepimiz bir gün öleceğiz. Toprağa karışıp gideceğiz. Ahirete inanmayanlar için bu büyük bir sıkıntı olabilir. Çünkü bu ölüm onlar için bir yok oluş anlamına da gelecektir. Öldüklerinde bu dünya hayatıyla birlikte her şey bitecektir onlara göre. Ancak öte dünyaya inananlar için bu ölüm gerçeği bir üzüntü olmamalıdır aslında. Çünkü o insanlar biliyorlardır ki bu dünya gelip geçicidir ve gerçek olan ahirettir.. Sonsuz olan o hayattır. O halde yapmamız gereken bu dünyada iyi bir hazırlık yapmak ve öte dünya hayatını bir bakıma garantiye almaktır. Bunu da ancak ve ancak bize bir kılavuz olması için gönderilen Kitabımıza uygun bir yaşam sürerek mümkün kılabiliriz.
Dünya hayatının bize verdiği dertler, işler, güçler de geçecektir ve yalnız tek önemli kriter kalacak. Ne zengin olmanız, ne gittiğiniz yerler, ne yiyip içtikleriniz, ne çevreniz ne de işiniz gücünüz önemli olacak orada. Yalnızca Allah’a nasıl bir kalple gideceğiniz önemli. Tek kriter bu. Geriye kalanın hepsi yalan.
“Şu iğreti dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değil. Ahiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi!” (64-29)
Yazar : hanife