“ELÇİYE / PEYGAMBERE İTAAT”

“ELÇİYE / PEYGAMBERE İTAAT”

“Allah’ın dosdoğru yoluna ileten tek kitap Kur’an-ı Kerim’dir…”

Kur’an’ı okuyup anlamayan ve düşünüp aklını kullanmayan, sadece ‘iman ettim’ diyen Müslümanların en çok çarpıttığı konulardan birisidir “elçiye/peygambere itaat”… ‘İman ettik’ dediğimiz kitabımızın birçok ayetinde geçer bu “itaat” emri… Kur’anı’n genelinde “elçiye/resule itaat” olarak geçer. Ama ben yine de elçi/peygamber ayırımı yapmadan konuyu ele alacağım.

Çoğu Müslümanın kitabımızdaki “elçiye/peygambere itaat” kavramından çıkardığı sonuç; peygamberimizin (Kur’an’da olmasa dahi) tüm hal ve hareketlerinin (adım atışı, yemek yemesi, bir yere girip çıkması, saçı, sakalı, giyimi v.b.) taklit edilmesi ve uygulanmasıdır… onun yaptıklarının aynısını yapmaktır.

Peygamberimizin yaptıklarını yapmak tabii ki çok güzel… Keşke onu taklit edebilsek!.. Ancak, elçiye/peygambere itaatten anlamamız gereken bu değil ki? onun sözlerini (hadislerini) “yapın/yapmayın” dediklerini, bir takım velilerin kitaplarından değil, onun nefesi ile iki dudağının arasından çıkan ve “Allah’ın sözleri” olarak bizlere tebliğ ettiği ayetlerden oluşan Kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğreneceğiz.

Şöyle ki; “elçiye/resule itaat”in ne olduğunu anlamak istiyorsak, ilk yapmamız gereken; Kur’an-ı Kerim’i anlayarak, düşünüp aklımızı kullanarak okumaktır. Şayet bunu yapmamış isek; bu konuyu yazmanın, okumanın, tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Herkes dün olduğu gibi bugün de bildiği yoldan gidecektir.

Düşünüyorum da, Allah’ın elçisi Muhammed’e vahyedilen ilk kelime olan “ikra-OKU” ve devamındaki kelimeler Cebrail vasıtası ile Peygamberimizin nefesi ile onun iki dudağından döküldü… Bizlerin, “Yaratan Rab’binin adıyla oku/çağır!” olarak anladığımız cümleyi Allah’ın elçisi/peygamberimiz etrafındaki sahabeye “İkra’ bismi rabbikelleżî ḣalak” diyerek iletti. Bu ayet, onun iki dudağının arasından ve onun nefesiyle sahabenin anladığı dilden söylendi. İşte elçiye/peygambere asıl itaat edeceğimiz konu budur…

“Peygambere itaat” konuları, peygamberimizin nefesi ile bizlere ulaşan ayetlerdir. Kısaca; Allah’ın bütün emirleridir. Yüce Allah onun için bir çok kez bizlere hatırlatmıştır. “elçiye/peygambere itaat Allah’a itaattir.”
Kur’an-ı Kerim’deki altı bin iki yüz otuz altı ayet, Yüce Allah’ın meleklerinden Cebrail tarafından Allah’ın elçisine/peygamberimize vahiy olunmuş ve elçi/peygamberimizin iki dudağı arasından dökülerek, bizlerin Yüce Allah’a, bizleri Yaratan’a, ulaşmasına vesile olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de sık sık hatırlatılan Yüce Allah’ın “elçiye/resule/peygambere itaat” emri, “Allah’ın elçisinin/peygamberin ağzından Kuran adına çıkan sözler benim sözlerimdir. O elçiye itaat ederseniz bana da itaat etmiş olursunuz.” anlamını taşımaktadır.

Yüce Allah, yine elçisi kanalıyla yalnız ve yalnız bizlere tebliğ edilene uymamızı, O’nun berisinden bir takım velilerin peşinden gitmememizi emretmiştir.

Bu emri etrafındaki sahabeye kim söylemiştir? A’raf Suresi 3. ayet kimin iki dudağından dökülmüştür? Tabii ki Yüce Allah’ın elçisi tarafından…
A’raf Suresi 3. ayet: “Rabbinizden size indirilene uyun; O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”

Öyleyse, elçiye/peygambere itaat; bu ayete itaat etmektir.

“Allah’ın ipine sıkı sıkı sarılın!” diye emreden Yüce Allah’ın bu emrini nefesiyle bizlere ulaştıran elçiye/peygambere nasıl itaat etmem ki?

Aşağıdaki ayet de Yüce Allah’ın elçisi/peygamberimizin iki dudağı arasından sahabeye söylenmiştir.

Casiye Suresi 6. ayet: “İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah’dan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?” diyen elçiye/peygambere itaat; bu ayete de itaat etmektir.

Bakınız Yüce Allah, elçisi/peygamberimize neyi emrediyor?

Enam Suresi 106. ayet: “Rabbinden sana vahyedilene uy! O’ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir!”

Ahzab Suresi 2. ayet: “Rab’binden sana vahyedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.”

Allah’ın elçisi/peygamberimiz de bakın ne diyor… (Enam Suresi 50. Ayet, A’raf Suresi 203. ayet, Yunus Suresi 15. ayet)

“Ben yalnız bana vahyolunana uyarım.”

Demek ki; Allah’ın elçisi/peygamberimiz yalnız ve yalnız kendisine vahyolunan Kur’an-ı Kerim’e uymuş. O halde hep birlikte Allah’ın elçisi/peygamberimize itaat edeceğiz.

Allah’ın elçisi/peygamberimizin iki dudağından dökülen iki ayeti daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ahkaf Suresi 23. ayet: “Dedi: “İlimi ancak Allah katındadır. Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran bir toplum olduğunuzu görüyorum.” gaybı yalnız kendisi bilen Yüce Allah bu günümüzü biliyor ve elçisi/peygamberimiz kanalıyla cehaletimizi yüzümüze vuruyor ve bizleri uyarıyor… Tabii ki düşünüp anlayana!.. İbret alanımız var mı?

Allah’ın elçisi/peygamberimiz de hesap günü şunu söyleyecektir:

Furkan Suresi 30. ayet: “Benim kavmim bu Kur’anı terk etti!..”

*

Toparlamak gerekirse; elçiye/peygambere itaat Kur’an’a itaattir. Kur’an’a itaat ise ALLAH’a itaattir.

“Ben de Allah’ın elçisi olan peygamberimize itaat ediyor, tıpkı onun yaptığı gibi, yalnız Allah’ın elçisinin bana tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim’e uyuyor, O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmüyorum.”

Son cümle;
Her gün en az kırk kez, her rekat namazında “Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.” dediği halde, peşlerine takıldıkları velilere kulluk edenlere CENNET HARAMDIR.

En doğrusunu ALLAH bilir.

Selam ve dua ile,

Fikret Arman

fikretarman.wordpress.com


About the Author
Author

Fikret Arman

Comments (3)
Leave a reply

Name (required)

Website