“Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır! O’nun yanında birilerini daha veliler edinerek, ‘Biz onlara, bizi Allah’a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz’ diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.” Böyle emrediyor Yüce Rabbimiz Zümer Suresi 3.
(daha&helliip;)
İman ettiğimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Allah sözleridir” diyerek biz insanlara tebliğ ve emanet ettiği kitaptır Kuran. Evet… İman ettiğimiz, ancak, içinde ne olduğunu çoğumuzun bilmediği bir Kitap. Hiç okumadığımız ya da okumuş olmak için, sevap kazanmak (!) için anlamasak da arapça okuduğumuz fakat çoğumuzun anlamadığı bir Kitap. Kutsal olduğu için sarıp sarmalayarak kimse dokunmasın diye duvarlara astığımız, abdestsiz dokunmanın
(daha&helliip;)
Yüce Rab’bin sana “OKU ve ANLA” diye emretti… Okuyup anladıysan mesele yok. Yüce Rab’bin sana “düşün, aklını kullan” diye emretti… Düşünüp anladıysan ve aklını kullandıysan sorun değil. Sonra sana dedi ki “Elçime itaat et… Elçime itaat bana itaat etmektir.” dedi. Sen de Elçiye itaat ettin mi? Hani Elçi diyordu ya “Ben yalnız bana vahyolunana uyarım.” Hah işte o… Elçinin yaptığı
(daha&helliip;)
“Allah’ın dosdoğru yoluna ileten tek kitap Kur’an-ı Kerim’dir…” Kur’an’ı okuyup anlamayan ve düşünüp aklını kullanmayan, sadece ‘iman ettim’ diyen Müslümanların en çok çarpıttığı konulardan birisidir “elçiye/peygambere itaat”… ‘İman ettik’ dediğimiz kitabımızın birçok ayetinde geçer bu “itaat” emri… Kur’anı’n genelinde “elçiye/resule itaat” olarak geçer. Ama ben yine de elçi/peygamber ayırımı yapmadan konuyu ele alacağım. Çoğu Müslümanın kitabımızdaki “elçiye/peygambere itaat” kavramından çıkardığı
(daha&helliip;)
Rab’bine; “Beni doğru yoldan ayırma Ya Rab’bim.” diye dua ediyorsan, öncelikle doğru yolda olacaksın… Öncelikle yazımın başlığı olan ayetin de bulunduğu Kâfirun Suresini yazıyorum. İyiliği sonsuz, merhameti bol Allah’ın adıyla… 1. De ki: “Ey nankör kâfirler! 2. Kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize. 3. Siz de ibadet etmezsiniz benim ibadet ettiğime. 4. Kul değilim sizin taptığınıza, 5. Ve ibadet edenler değilsiniz
(daha&helliip;)
Hiç düşündük mü, Yüce ALLAH bir kitap daha indirseydi, Peygamberimiz Muhammed’in Müslüman kavmi olan bizler için bir şeyler söyler miydi? Söyleseydi ne söylerdi? Hiç düşündük mü? Öncelikle hemen söylemeliyim… Tabii ki bir Kitap daha inmeyecek… Ve bir Peygamber daha gelmeyecek. Bunu hepimiz biliyoruz. İman ettiğimiz kitap böyle diyor. Yüce ALLAH, son Peygamber Muhammed’den sonra Peygamber gelmeyeceğini söylüyor. Bu yazıyı yazmaktaki
(daha&helliip;)
“ALLAH tüm inananlara tövbe etmeyi nasip etsin.” Müslüman aleminde, anlamakta en çok zorlandığım konulardan birisi aşağıda yazacaklarımdır. Konuşurken mangalda kül bırakmıyoruz… “Bu ülkenin % 99 u Müslüman.” Evet evet!.. Doğru bir cümleymiş gibi sıkıştığımızda bu cümle kullanılır. “Bu ülkenin % 99’u Müslüman.” Gerçekten böyle mi? Tabii ki bir Müslüman; namazını, orucunu, haccını unutmayacak. Ama daha da önemlisi, bir Müslüman ALLAH’ın
(daha&helliip;)
Çoğumuzun yaptığı şeydir “ihtiyacı olana vermek”. Yılın belirli zamanlarında, özellikle mevsim değişikliklerinde, kışlıkları, yazlıkları kaldırırken, indirirken, yerlerini değiştirirken aklımıza gelir ve birbirimize söyleriz. “Giymeyeceklerinizi ayırın!.” Hatta bütün ev halkının o anlarda hep birlikte olmasını isteriz ki, herkes giyeceklerini/giymeyeceklerini ayırsın da şu işi bir seferde bitirelim diye. Bizlerin hamurunda var bu anlayış. Giymediklerimizi, kullanmayacaklarımızı, ihtiyacı olan kimselerin kullanımına sunmak. Bunun için
(daha&helliip;)